Paylaş
Bazı şeyleri anlamakta insan gerçekten zorlanıyor. Deniz Seki mahkum olduğu halde bir dizide yer almış ve cezaevinde ciddi ciddi set kurulmuş. Üzüldüm açıkcası, diğer mahkumlar adına çok üzüldüm. İçeride onlarca insan sesini duyuramazken, belki de bir kağıda, kaleme hasretken birileri bir şeylerin avantajını mı kullanıyor?
Eminim bu durumdan haberdar olan diğer mahkum statüsündekiler “O Deniz Seki tabii ki farkı olur” diye akıllarından geçirmişlerdir.
Deniz Seki adına çok sevindim. Cezaevi ortamında olan biri için çok çok iyi bir motivasyon, çok iyi bir güç kaynağı ve nefes olmuştur mutlaka ama cezaevlerinin amaçları açısından değerlendirdiğimde bir tezatlık yok mu?
Haksa herkese hak olmalı, değilse kimseye olmamalı. Hak olmaması ya da olması neye göre belirleniyor? Statülere göre mi, mesleklere göre mi vs...neye göre?
Bu sorunun cevabı şöyle dursun, ben zaten hiç bir zaman anlayamamışımdır sanatçı olmak neden ayrıcalıklı davranılmayı gerektirir.
Sanatçı olmak her mekanda, her ortamda ayrıcalıklı davranılması için bir gerekçe değildir bana göre. Her insan yeteneği doğrultusunda becerisini sergiler ve emeğinin karşılığını alır.
Bir mekana gidersiniz, ortamda bir sanatçı varsa ilginin, hizmetin en şıkını onlar görür. Bazıları işi abartır korumalarla dolaşır. Baktı eşit muamele görüyor hemen menajerler devreye girer ya da “”sen benim kim olduğumu biliyor musun?” sorusu gelir.
KİMSİN?
Bütün bu anlamsız tavırlara gerekçe olarak kimse bana yurdum insanının görmemişliğinden dem vurmasın. Kendilerini ulaşılmaz olarak gösteren insanların görmemişliği bence ilk sorgulanması gereken şey.
O kadar çok ulaşılmazı oynamışız ki toplum insanına...
Ben sanatçı değilim, sektörde az biraz adından söz ettirmiş kendi çapında bir yazar ve danışmanım. Web sayfamda iş telefonum yazar ve asistanım yoktur. Olmaması da özellikle tercih ettiğim bir şey, insanların enerjisini hissetmeliyim. Duyguları bana geçmeli, benim duygularım da onlara.
Bazen bana ulaşanlar telefonda “Ayça hanım’la görüşebilir miyim?” dediklerin de aldıkları “buyrun, benim” cevabı karşısında kısa süreli şok yaşıyorlar ve ardından gelen cümle hemen hemen aynı oluyor, “gerçekten miiii, ben asistanınız açar diye düşünmüştüm” oluyor.
Üzülüyorum. Kendilerini, onlar sayesinde var olan insanlara ulaşılmaz gösterip bir takım davranışlarının nedeni olarak yine onları göstermelerine çok üzülüyorum.
Sanatı sanat için yapanlarla para için yapanları iyi ayırt etmeli, kimse yaptığı meslekten ötürü üstün değildir bunu da artık öğrenmeli ama karakter , görgü, mütevazalik gibi değerlerin ve sanatı üstün tutanları tartışacaksak gerek yok, ben onları zaten ayakta alkışlıyorum.
Sevgilerimle
Ayça Akın
www.aycaakin.com
www.instagram.com/aycakn
www.twitter.com/aycakn
Paylaş