BAŞKENT son haftalarda ciddi sel felaketleri ile burun buruna geldi.
Önceki günkü şiddetli yağışlarda, bir alt geçitte araçlar mahsur kaldı, insanlar canlarını zor kurtardı. Çok değil, daha üç hafta önce, tüm kent yarım saatlik yağmura teslim oldu. Üstelik bu yaşananlar yeni değil. Başkent yağmura hep boyun eğiyor. Her yağmur felaketinin ardından da Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “eşi benzeri görülmemiş” yağış oranlarından söz ediyor, hiçbir altyapının böyle yağışlara dayanamayacağını öne sürüyor. Gökçek, önceki günkü yağışlarla ilgili de “Her ana caddeye kanallar mı yapacağız? Üç senede bir yağacak yağmur için bütün tesisatımızı buna göre mi yapalım?” demiş. Uzun lafın kısası Gökçek, bu yağışların istisna olduğunu, böyle istisna durumlar için altyapı inşa edilemeyeceğini savunuyor. Ankara, son yıllarda ilkbahardan yaza, yazdan sonbahara sürekli ağır yağış koşullarıyla karşı karşıya. Bu kadar sık yaşanan felakete istisna denilebilir mi?
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetimi Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu geçen haftalarda çok önemli uyarılarda bulundu. Kadıoğlu, yaşanan iklim değişikliğiyle birlikte dünyada artan en büyük sorunlardan birinin kısa süreli sağanak yağışların yol açtığı “şehir selleri” olduğunu söylüyor. Kadıoğlu’nun anlattığına göre, tüm dünyada kısa süreli, şiddetli olduğu için mazgallar yağışları kaldırmıyor. Dünyada mazgallar büyütülüyor, sayıları arttırılıyor. Örneğin, Japonlar Tokyo’da şehrin altında büyük kanallar açıyor. Kadıoğlu, eski yağış verilerine göre yapılmış mazgal dizaynlarının yeni veriler ışığında yenilenmesinin önemini vurguluyor. Ve Kadıoğlu en önemli uyarısını yapıyor: “Türkiye buna hazır değil!” Ankara’nın da yeni iklim koşullarına hazır olmadığı zaten ortada. Nasıl olsun ki? Her yağıştan sonra suçu yağmura bulan bir belediye başkanına sahibiz.
Bundan 16 sene önce, Hürriyet’in manşeti “Neden uyuduk” idi. Tüm Türkiye’yi etkileyen yağışlar İzmir’de 55 kişinin yaşamına mal olmuştu. O dönemde Devlet Meteroloji İşleri’nin hava olaylarını daha erken tahmin etmesini sağlayacak radar projesinin bir türlü hayata geçirilemediği ortaya çıkmıştı. Yani yağışlar sürpriz olmuş, herkesi hazırlıksız yakalamıştı. Başkent’in karşı karşıya olduğu şiddetli yağışları öngörebilmek için çok bilinmeyenli denklem çözmek gerekmiyor. Sokaktaki çocuğa sorsanız, yoğun yağışları size haber verir. Yapılması gereken, “hukukun etrafından dolanmak için” 35 günde, 70 günde alelacele bitirilen mühendislik faciası alt geçitlerin yeni koşullar ışığında yeniden gözden geçirilmesi. Önceki günkü alt geçit faciasında kimsenin hayatını kaybetmemiş olması sadece şans. Ancak şans her zaman yanımızda olmayabilir.
Hukukun fazla mesaisi
ÖZÜRLÜLER Kanunu altı yıl önce değişti. Kanunda, kamusal alanda engellilerin yaşamını kolaylaştıracak önlemleri almaları için kamu kurum ve kuruluşlarına yedi yıllık bir geçiş süreci tanındı. Bu yedi yıl içinde belediyelerin tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar ile toplu taşıma araçlarında engellilerin rahat kullanımı için gerekli düzenlemeleri yapmaları gerekiyor. Artık belediyelere tanınan sürenin sonuna geldik. Gelecek yıl Temmuz ayında belediyelerin hazırlıklarını tamamlamış olmaları şart. Zaman su gibi akıyor. Bazen de aleyhte işliyor. Biliyoruz ki hiçbir belediye üzerine düşeni yapmadı. Ve hatta tahmin edebiliriz ki, gelecek yıl da yapmış olmayacaklar. İşte o zaman, engellilerin dava açma hakkı doğuyor. Gözüken o ki, belediyelerin hukuk birimleri 2012’nin son aylarını fazla mesai yaparak geçirecekler.