ANKARA geceye karlı yattı, sabaha az kaldı kar felaketiyle uyanıyordu.
Felaket olmadı, çünkü okullan sömestr tatilindeydi. Üstelik günlerdir beklediğimiz, davul zurna çalarak gelen kara teslim olduk yine. Hani klasik yazı konuları vardır ya, takvime, mevsime bağlı. İşte kar yazıları da böyle. Her sene en az bir kez yazmadan olmuyor. Konu sıkıntısı çekildiğinden değil, belediyelerimiz bu konuda bir arpa boyu yol alamadığından. Günlerdir hemen her belediye karla mücadele bülteni yayınlıyor. Şu kadar araç, şu kadar ton tuz, şu kadar personel mücadele hazır diye. Hepsi afilli isimler buluyorlar, karla mücadele timi gibi. İşte kar gelmeden mücadelesini başlatan bu belediyelerin, kar yağdığı zaman ortadan kaybolabilme yeteneklerine hayranım. Biliyorum ki, bütün belediyeler, dün gün boyu ne kadar çok çalıştıklarını anlatan bültenler yayınlayacak. Hatta yayınlamaya başladılar bile. Ama dün bütün Ankaralılar da gördü ki, bu kent karla mücadele çalışmalarında hiç yol katedemiyor.
Cato Fong’un kulakları çınlasın
TİYATRO oyunu sırasında “rol icabı” sahnede sigara içtiği için tiyatrocu Fatih Al’a ve Öteki Tiyatro’ya ceza kesildi. Hani toplum sağlığı öne sürülerek can siperane bizlere dayatılan sigara yasakları kapsamında kesilmiş bir ceza. Baştan söyleyeyim, bu sigara yasaklarına başından beri ciddi biçimde karşıyım. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılamayacağını dünüşünüyorum. Nasıl ki tiryakilerin içmeyenlere göstermesi gereken bir saygı varsa, biz tiryakiler de aynı saygıyı bekliyoruz. Bu sigara karşıtlığı öyle bir noktaya vardı ki, hatırlayacaksınız az kalsın özel otomobillerde bile sigara içilmesini yasaklayacaklardı. Ama tiyatro sahnesindeki bu son olay nedeniyle nutkum tutulmadı desem yalan olur. Tam üzerine “mavra” yapılacak bir konu. Düşünsenize, ünlü oyuncu Müjdat Gezen’in dediği gibi tiyatro sahnesinde içki içilse, sigara denetimi yapan devlet görevlileri bu sefer de içki ruhsatı mı soracaklar? Ya da bir poker sahnesi canlandırılırken, polis sahneyi basıp da kumar oynandığı gerekçesiyle oyuncuları gözaltına mı alacak? Ya da Ankara Devlet Tiyatrosu’nda oynanan Fosforlu Cevriye’deki oyunculara vesika verilmeye kalkışıldığını düşünsenize. Neresinden baksanız elle tutulur bir yanı yok. Üstelik bu ceza kesme işleminin “gizli operasyon” kıvamında yapılmış olması ayrıca komik. Bu sağlık denetçileri bu “gizli operasyona” nasıl hazırlandılar acaba? Nasıl bir taktik-stratejik planlama süreçlerinden geçildi? Ya da acaba operasyona başlamadan önce birbirlerinen gözlerinin içine bakıp saatlerini ayarladılar mı? Gözümün önünde canlanıyor da bu sahneler gülesim geliyor. Peter Sellers’ın Pembe Panter filmleri düşüveriyor aklıma. Üzerinde trençkot bulunan, fötr şapkalı iki adam. Şapkalar, hafiften tek kaşın üstüne düşmüş, şapkaların siperlikleri yüzlerine gölge yapıyor. Tiyatro biletini alıp, hiç dikkat çekmeden salona süzülüyorlar. Bu ülke gerçekten doğal komik. Ve insanın Pempe Panter’deki Cato Fong olası geliyor. Not: Bu arada eğer yukarıda canlandırılan sahne sigara yasaklarından önce çekiliyor olsaydı, iki gizli ajanın dudaklarının kenarından sigara sarkıyor olacaktı.