Paylaş
TC-SEÇ kuyruk numaralı Viscount tipi uçak Ankara’ya gitmek için sabah 08.14’te İstanbul’dan havalandı.
Yaklaşık yarım saat sonra Pamukova üzerinde 4 bin metredeyken uçaktaki basınç düştü. Hemen ardından sağdaki motor sustu.
Önce içeriyi duman kapladı, ardından pilot mahallinin gerisindeki sol kapı birden koptu.
Üçüncü pilot Kemal Karapars kopan kapıyla birlikte dışarı fırladı.
UÇAK BAŞ AŞAĞI DÜŞÜYORDU
Uçaktan kopan kapı, çalışır halde olan soldaki tek motorun pervanesini parçaladı. Artık uçakta çalışan motor kalmamıştı.
Uçak artık uçamıyor, baş aşağı yere doğru düşüyordu.
Pilot arkadaşının kapıdan uçtuğunu gören kaptan Mehmet Arabacı, şoku hızla atlattı.
İstanbul’la temasa geçti ve motorsuz uçağı burnunu düzelterek İzmit’teki Cengiz Topel Havaalanı’na yönlendirdi.
Yardımcısı pilot Servet Kurt ile birlikte çok zor bir işi başarıp motorsuz uçağı süzülerek Cengiz Topel Havaalanı’na gövdesi üzerine indirmeyi başardı.
Uçakta bulunan 49 yolcu ile 4 mürettebatın burnu bile kanamamıştı.
Havacılıkta çok nadir rastlanabilecek her şey bir arada olmuştu.
Sehavet Karapars
EŞİ İLK KADIN PİLOTLARDAN
Uçaktan fırlayan pilot Karapars’ın önce kanada oradan da uçağın gövdesine çarptığı belirlendi. Karapars’ın cesedinin sadece bazı parçaları Bilecik’in Osmaneli yakınlarında bulundu.
Pilot Karapars’ın cenazesi 19 Mart’ta Ankara’da şehitliğe defnedildi.
Şehit pilotun eşi Sehavet Karapars da Türkiye için çok önemli bir isimdi.
17 MART 1968
Türkiye’nin ilk kadın pilotu Sabiha Gökçen’in yetiştirdiği 4 kişiden biriydi.
Sehavet Karapars, tarihe Cumhuriyet’in ilk kadın pilotlarından biri olarak geçti.
Oğulları Ayhan Karapars da TRT’nin ilk prodüktörlerinden biriydi. Bir dönem TRT Genel Sekreterliği görevini de üstlenmişti.
ONNO’YU SOKAKTA SİLAHLA KOVALADI
SANAT dünyasının en tutkulu ilişkilerinden biri Sezen Aksu ile Onno Tunç arasındaydı. Onların birlikteliği çok özeldi.
Tunç, 16 Ocak 1996’da bir uçak kazasında hayatını kaybettiğinde Minik Serçe’nin hayatından da bir parça koptu gitti.
Tam 17 gün oturduğu yerden kalkamadı. Kımıldamadı. Gözleri tek bir noktada öylece durdu.
Aksu bu kazadan 3 yıl sonra Hürriyet’ten Yüksel Şengül’e verdiği bir röportajda Onno Tunç ile ilgili çarpıcı bir anısını anlatmıştı.
İkilinin Ulus’taki evleri karşılıklıydı. Sabah saatlerinde başlamışlardı tartışmaya. Akşam olduğunda tartışma hâlâ sürüyordu.
Sezen’in gözleri ağlamaktan şişmişti.
18 Eylül 1999
Kavganın bir anında Onno dönüp Sezen’in kapısını tekmelemeye başladı.
Minik Serçe çok öfkelendi, evin üst katına çıktı, Smith Wesson silahını aldı.
“Ne diyorsun sen Onno?” diyerek elinde silahla kapıya fırlayınca Onno Tunç bir anda kayboldu ortadan. Sokağa fırlamış zigzag çizerek koşuyordu.
Sezen gülmekten yere düştü. Sonra da “Nasıl olsa dönmez” diyerek evine girdi. Ünlü bestecinin talihsizliği o gece Levent’te beş evin soyulmasıydı.
Polis gece karanlığında panik halinde koşan Tunç’u görünce “Hırsız budur mutlaka” diyerek yakaladı. Tunç polislerle birlikte karakolun yolunu tuttu.
Her ne kadar kendini tanıtsa da başarılı olamadı.
Kendisini silahla kovalayan Sezen Aksu’nun adını da vermek istemeyince sabaha kadar karakolda kaldı. Sabah saatlerinde gelen bir polis Onno Tunç’u tanıdı.
Bu sayede serbest kaldı.
Sezen bundan sonrasını, “Bir daha kapımı hiç tekmelemedi” diye anlatıyordu.
Paylaş