Paylaş
Şirketlerden devletlere, bu çağın en önemli iletişim biçimi haline geldi bu teknoloji.
80’li yıllarda ise tahmin edebileceğiniz gibi böyle toplantılar sadece bilim kurgu fantezisiydi.
Bu fanteziyi gerçekleştiren isim ise dönemin Başbakanı Turgut Özal oldu.
Kalp ameliyatı için ABD Houston’da bulunan Özal, 4 Mart 1987’deki Bakanlar Kurulu’na uydular aracılığıyla görüntülü katıldı.
O dönem için sıra dışı olan kabine toplantısında başbakanın koltuğuna bir ekran yerleştirildi.
Özal, koltuğunda yer alan ekran ile Houston’dan kabineyi yönetti.
Özal, 21 Mart’ta da bu kez Houston’dan, Ankara’daki gazetecilere bağlandı. Özal, 1.5 saat süren basın toplantısında soruları yanıtladı. Ancak kiralanan uydu nedeniyle zaman zaman bağlantı kesildi. (Fotoğraf: Fahir ARIKAN)
RESMEN KATILAMADI
Ancak yasa gereği, yurtdışında olduğu için Özal resmi olarak bu toplantıya başkanlık edemedi. Başbakan vekili Kaya Erdem’in başkanlığındaki toplantıya gözlemci gibi katıldı.
Ama tabii gerçek öyle olmadı. Özal, tek tek bakanlara sorular yöneltti, icraatlarıyla ilgili hesap sordu.
Kabine üyelerine takılmayı da ihmal etmedi.
Çernobil faciasından sonra “Çaylarda radyasyon yok” diyerek bir bardak çay içen Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral’a, “Radyasyon yok, değil mi?” esprisini yaptı.
Konyalı Devlet Bakanı Abdullah Tenekeci’ye ise “Nasıl, yağmur yağdırıyor musun? Konyalı olduğuna göre duan kabul olur” diye takıldı.
Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler ise heyecanını saklayamadı, konuşurken ayağa kalktı. Özal, uydular aracılığıyla gerçekleşen bu toplantıyı büyük bir propagandaya dönüştürmeyi başardı.
5 MART 1987
Hürriyet’in haberinde “İcraatın İçinden programına dönüşen kıtalararası kabine toplantısı” deniyordu.
Bakanlar Kurulu saat 20.05’te başladı, 21.05’te bitti. TRT toplantının ilk 22 dakikasını canlı yayınladı.
Bunu öğrenen Özal, “Bir yolunu bulsunlar, konuşmamızın gerisini de göstersinler” talimatını verdi.
Toplantının 40 dakikalık kısmının boşa gitmesini istemiyordu.
ELEKTRONİK BEYİNLE ÇÖPÇATANLIK
ÇÖPÇATANLIK müessesesi insanlık tarihi kadar eskidir herhalde.
Her dönem, bu işe soyunan kişiler oldu.
16 KASIM 1968
Günümüzde insanları özelliklerine göre birbiriyle buluşturan uygulamalar var. Ama 1968 yılında böyle çöpçatanlık oldukça yeniydi.
16 Kasım 1968 tarihli Hürriyet’te, “İdeal eşleri elektronik beyinle seçiyoruz” deniliyordu.
Hürriyet’in bir hizmeti olarak sunulan haberde sözü geçen ‘elektronik beyin’ aslında bilgisayardı. Bu sistemde evlenmek isteyen kişilerin karakter ve fiziki özellikleri, beklentileri “elektronik beyine” giriliyor, o da en uygun çiftleri seçiyordu.
Haberde evliliğin tesadüflere bırakılmaması gerektiği vurgulanıyor, insanlar “modern çöpçatanlığa” davet ediliyordu.
TÜRKİYE’NİN RENKLİ LENSLE İLK TANIŞMASI
BUGÜN isteyen herkesin gidip alabileceği kontakt lensler 1970’lerde yeniydi.
Aslında insanları gözlükten kurtarmak için keşfedilen kontakt lensler, aynı zamanda göz rengini değiştirmek için de bir fırsat sunuyordu. 18 Aralık 1977 tarihli Hürriyet’te yeni bir teknoloji olarak kontakt lensler anlatılıyordu.
18 ARALIK 1977
Tıbbın estetik cerrahide çok ilerlediği “ameliyatla düzeltilmeyen organ” kalmadığı vurgulanıyordu.
Bir tek göz rengi bunun dışındaydı. İşte lensler buna da çare oluyordu.
Haberden okuyalım:
“Renkli mercekleri kullanmak için gözünüzün gerçek rengi önemli bir konu oluşturmuyor. Gözünüz ne renk olursa olsun, merceğin rengi etkilenmiyor. İsterseniz menekşe, bebek mavisi; deniz yeşili, ela, kahverengi hatta siyah mercek kullanarak göz renginizi değiştirebilirsiniz.”
Bu lenslerin fiyatı oldukça yüksekti.
Ama “birçok kadın bir çift güzel göz uğruna bu parayı” veriyordu.
Paylaş