Paylaş
Ebcioğlu İstanbulluydu. 2 Mart 1927’de Cihangir’de, Susam Sokak’ta doğdu. Çocukluğundan itibaren müziğe çok meraklıydı.
Henüz 26 yaşındayken, çalıştığı havayolu şirketi hava trafik uzmanı olması için onu ABD’ye eğitime gönderdi. Üç yıl yaşadığı ABD’de havacılıktan çok müzikle uğraştı. DJ’lik kursuna gitti, televizyonlarda çalıştı. Dönünce müzik yazıları yazdı, İstanbul Radyosu’nda müzik programları yaptı.
Radyodaki programları ilericiydi. Türkiye’de hiç duyulmamış plakları çalıyordu. 1960’ta Hollanda’dan dönerken diline Fransızca şarkı C’est Ecrit Dans Le Ciel’in melodisi takılmıştı. Uçak biletinin arkasına bu şarkı için Türkçe sözler yazdı. Döndükten sonra bir gece Çatı kulübe gitti. Sahnede İlham Gencer vardı. Çok ısrar edilince piyanonun başına geçti.
C’est Ecrit Dans Le Ciel’i yazdığı Türkçe sözlerle seslendirdi. Alkış kıyamet, o gece bu şarkıyı sahnede tam 11 kez söyledi.
Bugün bile nostalji kanallarında sık sık çalınan Bak Bir Varmış Bir Yokmuş işte böyle doğdu.
Türkiye’de ilk kez bir yabancı şarkıya Türkçe sözleri o yazmıştı.
HER YERDE KAR VAR
İkinci şarkı sözünü, o dönemin meşhur seslerinden Adamo’nun Tombe La Neige’i için kaleme aldı: “Her yerde kar var, kalbim senin bu gece / Belki gelirsin sen / Bakarken pencereden / Gözler yalnız özler, karda senden izler.”
Şarkıyı ilk olarak orijinalinin icracısı Adamo, Atlas Sineması’ndaki konserinde seslendirdi. Ortalık yıkıldı. Bu iki şarkıyı onlarca güfte izledi. Bakın, peş peşe okuyunca hem hatırlayacak hem de şaşıracaksınız: İstanbul Kızları, Her Akşam Sarhoş, Deniz ve Mehtap, Arkadaşımın Aşkısın, İki Yabancı, Dünya Dönüyor, Bu Ne Biçim Hayat, Böyle Gelmiş Böyle Geçer, Yaşamak Ne Güzel Şey.
Uzayıp gidiyor liste. Alpay’ın meşhur şarkıları Eylül’de Gel ve Hayalimdeki Resim’in sözlerinde de onun imzası vardı. Kendisi de plak yaptı. Ünlü Sway’i “Nasıl İnandım Hiç Bilmem” ismiyle seslendirdi. Dünya Dönüyor, Tik Tak, Kimdir Bu Sevgili söylediği şarkılardan birkaçıydı.
İTÜ Televizyonu ve TRT’deki şov programları da döneminin çok ötesindeydi.
Son röportajinda üstünde gömlek altında pijama vardı.
O KÖŞEDE DOSTLARINI BEKLEDİ
İlk büyük darbeyi 1985’te geçirdiği felçle aldı. İki yıl boynundan aşağısını hareket ettiremedi. Sonra biraz toparladı. Son röportajını Hürriyet’ten Tahir Yaman’a vermişti.
Levent’teki evinde, pencerenin kenarında oturuyordu. Bütün gün, gelip geçerleri seyrettiğini söylüyordu. “Aman sakın üzüntülü gösterme beni fotoğraflarda. Sonra dostlarım üzülür. Çünkü herkes beni mutlu biliyor. Dostlarım pijamalı görmesinler beni, üzülürler. ‘Bak Fecri iyileşmemiş’ derler. Dur da üzerime bir gömlek geçireyim, pijamamın altı kalsın. Sen yarım çekersin.”
8 MART 1989
Dostlarına da bir mesajı vardı:
“Ben her gün bu köşedeyim, dostlarımı 13.30’dan itibaren bekliyorum.”
Ölümünden birkaç gün önce 2 Mart 1989’da son doğum günü kutlamasını arkadaşlarıyla birlikte evinde yapmıştı. 6 Mart 1989 akşamı kalp krizi geçirdi. Yanında kalan yardımcısı Ruhi Bey, yan komşu Aysu Noyan’a haber verdi. Doktor olan diğer komşu Nejat Bey de çağrıldı.
Durum hiç parlak değildi. Aysu Hanım’ın kollarında, zorlukla nefes alıyordu. Önce dudaklarından, “Ölmek ne zormuş” sözleri döküldü. Ambulans yoldaydı. Son sözleri “Çok geç” oldu.
Türk pop müziğinin babalarından Fecrettin Ebcioğlu sessiz sedasız ayrıldı bu dünyadan.
HÜRRİYET’TE UNUTULMAZ SAYFALAR HAZIRLADI
EBCİOĞLU Hürriyet için de özel bir isimdi.
1963-66 yılları arasında Hürriyet’in “Sinema ve Müzik” sayfasını yönetti. O dönemin yıldızlarını “hop oturtup hop kaldıran” kulis haberlerinin altında onun imzası vardı.
Muzip haberler yapıyor, İstanbul’da en çok dinlenen şarkıların listesini hazırlıyordu.
Ebcioğlu’nun hazırladığı sayfa, o yıllarda Hürriyet’in en sık takip edilen sayfalarındandı.
EN BÜYÜK RAKİBİ SEZEN CUMHUR ÖNAL’DI
FECRİ Ebcioğlu’nun söz yazarlığındaki en büyük rakibi Sezen Cumhur Önal’dı.
Önal, 1994’te Hürriyet’teki röportajında bu rekabeti şöyle anlatıyordu: “Biz Fecri ile hep takışırdık. Tatlı ve hoş bir rekabet idi bu. Ama birbirimizin programlarına da katılırdık. Fecri’yi çok severdim. Onunla aynı dönemde aynı şeyleri paylaştık. Birbirimizi eleştirdik ama destek de olduk. Birbirimizi elbette kıskanırdık.”
FENERBAHÇE MARŞI’NI YAZDI
ÇOCUKLUĞUNDA en büyük tutkusu futboldu. Babasıyla arasının açılması pahasına bu sevdasından vazgeçmedi. Hisar gençleri arasında lakabı Kedi Kaleci’ydi.
Karşıyaka’nın ardından üç yıl Fenerbahçe kalesinin yedek ismiydi. Önünde efsane Cihat Arman vardı, hep yedek kaldı.
Askere gitti Muhafızgücü’nde oynadı. Terhisinden sonra Adalet’te forma giydi.
14 Kasım 1953 günü Galatasaray’a 4-3 yenildikleri maçta kaledeydi. Hürriyet’te o maçla ilgili, “Adalet’in dünkü mağlubiyetinde başlıca rol sahibi kaleci Fecri ile kaptan Selahattin’di” yazıyordu.
O yıl futbolu bıraktı.
İyi bir Fenerbahçeli’ydi. Zaten gazeteciliğe 17 yaşındayken “Öz Fenerbahçe” dergisinin yazıişleri müdürlüğüyle başlamıştı.
Sarı lacivertliler 1973-74 sezonunu 4 kupayla kapatınca meşhur “Yaşa Fenerbahçe” marşının sözlerini yazdı.
Bugün bile taraftarın dilinden düşmeyen, “Mazinde bir tarih yatar” diye başlayan marştaki, “Cihatlar, Lefterler, Canlar, Fikretler/Hâlâ sevilen birer abidedirler” sözleri onundu.
Paylaş