Pehlivanla mindere çıktı

Bu toprakların genlerinde hep efsane güreşciler vardır. Reşit Karabacak da onlardan biriydi. Erzurumluydu. Ailesiyle İzmir’e yerleşti. Orada keşfedildi.

1) Mindere çıktığı günlerde Türk güreşi duraklama dönemindeydi. Türkiye’nin güreşte madalya kazanamadığı süre 11 yıla uzanmıştı.

Ay yıldızlı bayrağın dalgalanmadığı minderde hasreti dindiren isim Reşit Karabacak oldu.

Karabacak, 1983’te Avrupa Serbest Güreş Şampiyonası’nda 82 kiloda altın madalya kürsüsüne çıkmış, güreş tarihine geçmişti.

Avrupa’daki bu başarıdan hemen bir yıl sonra, 1984 Los Angeles Olimpiyatları’ndaki en büyük madalya umudu da Karabacak’tı.

İlk turda ABD’li Mark Schultz’la çıktı mindere. Maçta 4-2 öne geçti.

Ama o gün rakibi öyle bir sahtekârlık yaptı ki... Dünya güreş tarihini değiştirdi.

2) HAKEMLER NASIL İZİN VERDİ?

Yıllar sonra o gün yaşananları Hürriyet yazarı Süleyman Arat şöyle anlatıyordu: “ABD’li rakibi Karabacak’ı bileğinden yakalayıp dıştan çift eliyle makasa alıp öne doğru kıvırmış, Bulgar hakemin durdurmadığı bu faullü oyun sonrası sporcumuzun kolu kırılmıştı.”

O gün güreş tarihinin utanç günlerinden biriydi.

İnternetten girip o anı izleyebilirsiniz. “Hakemler buna nasıl izin vermiş?” diye şaşıracaksınız.

Normalde bu faul nedeniyle Schultz’un diskalifiye edilmesi gerekiyordu. Ama ev sahibi Amerikalıların baskısı, biraz da Türkiye güreş takımının geç kalması nedeniyle sonuç öyle olmadı.

Kolu kırılan pehlivan sonraki turlara devam edemedi. O günkü şaibeli galibiyetin ardından turnuvada yürüyen Schultz da Olimpiyat Şampiyonu oldu.

5 MAYIS 1983

3) UYGULAMALI GÖSTERDİ

Tam 31 yıl sonra, 7 Şubat 2015’te Hürriyet yazarı Uğur Vardan’a o günü anlattı Karabacak: “Bana o günden üzüntüden başka bir şey kalmadı. Benim için olimpiyat şampiyonluğu her şeyden önemliydi. Yüzde 100 altın alacağım diye bakıyordum. Kurada ilk turda Mark Schultz ile eşleştim. Ama faullü güreşti ve kolumu kırdı.”

Karabacak o günü anlatmakla kalmadı. Schultz’un kolunu nasıl kırdığını göstermek için Uğur Vardan’la mindere çıktı.

“İşte böyle” diyerek Vardan’ın kolunu kaptı ve faullü hareketin nasıl gerçekleştiğini uygulamalı biçimde hatırlattı.

Vardan o anı, “Neyse ki Reşit abimiz, Mark Schultz kadar acımasız değildi, İstanbul’a sapasağlam dönmeyi başardık” diye yazdı.

4) EZE EZE YENDİ

Schultz’a dersini dört yıl sonra yine bir Türk güreşçisi, Necmi Gençalp verdi.

1986’da güreşi bırakan Karabacak’ın yedeğiydi Gençalp. 1988 Seul Olimpiyatları’nda yarı finalde Schultz ile karşılaştı.

Uzun uzun, eze eze yendi Schultz’u. Faulcü güreşçinin çırpınmaları da kâr etmedi.

14-0’lık galibiyetle rakibini minderin dışına attı Gençalp.

Ama dört yıl önce Karabacak’ın kolunu kıran Schultz, o gün de Gençalp’in kolunu sakatladı. Gençalp, final maçına iğneyle çıktı ve kaybetti. Gençalp yıllar sonra şöyle diyordu:

“Ne acıdır ki Mark Schultz hem Reşit Abi’ye hem de bana şampiyonluğu kaybettirdi. Bizi sakatlamasaydı 1984 ve 1988 olimpiyatlarında altın madalya kazanabilirdik.”

10 AĞUSTOS 1984

5) MİNDERDE HAVLU ATTIRIYORDU

Hem minderde hem de pehlivan çayırında vardı Karabacak.

1983’te Avrupa Şampiyonu olduktan hemen sonra Kırkpınar’da çayıra çıktı... 36 yaşındayken de, 1990’da Kırkpınar’da başpehlivan üçüncülüğünü kazandı.

Avrupa, Balkan ve Akdeniz şampiyonu Aslan Seyhanlı, 14 yıl milli takımda birlikte forma giydiği Karabacak için şöyle diyordu: “Sovyetler Birliği Milli Takımı antrenörlerine havlu attıran adam olarak tarihe geçmişti. Reşit karşısında güreşçisinin ezildiğini gören Yuri Şahmuradov havlu atmıştı.”

Karabacak, boğazına çok düşkündü. Bir oturuşta 2-3 kilo et yiyordu. Kadayıf dolmasına da bayılıyordu. İşte bu tutkusu onu şeker hastalığına götürdü. Sol ayak parmakları bu hastalıktan kesildi. O dönemde korona dünyayı kafakola almıştı. Tedavi için hastaneye gidip gelirken yakalandığı koronavirüse yenildi.

19 Kasım 2020’de COVID-19 kurbanlarından biri oldu. Sıradışı bir sporcuydu.