Paylaş
Örgütün Genel Sekreteri El Sebai, toplantının yapıldığı Hilton Oteli’nin lobisinde otururken, iki kişi içeri girdi. Doğrudan ona yönelip kurşun yağdırdılar.
Hayatını kaybeden El Sebai, aynı zamanda yarı resmi El Ahram gazetesinin Yönetim Kurulu Başkanı ve Yazıişleri Müdürüydü. Mısır Lideri Enver Sedat’ın Kudüs ziyaretine eşlik etmiş, bu seyahate karşı çıkanlara “Teröristlerin kara listeye alma tehditleri bizi korkutamayacak” açıklamasını yapmıştı.
İki Filistinli, El Sebai’yi öldürdükten sonra 30 delegeyi otelde rehin aldı.
Pazarlıklar sonucu Arap olmayan bazı rehinelerle kadınları serbest bırakan Filistinlilere DC-8 tipi uçak verildi. Uçak, 11 rehine ve 4 mürettebatla havalanıp Cibuti’ye gitti.
Ancak Cibuti, gerillaları kabul etmeyeceğini açıkladı. Güney Yemen, Etiyopya ve Somali havaalanlarını kapattılar. Libya, Kuveyt ve Yunanistan uçağın inişine izin vermiyordu. Uçak rehinelerle birlikte mecburen tekrar Larnaka Havaalanı’na döndü.
MISIR’DAN HAVALANAN HERCULES
Uçak Cibuti’den Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne dönerken, aynı anda Mısır’dan C-130 Hercules uçağı havalanıyordu.
Bu uçağın da rotası Larnaka’ydı. Uçakta Mısırlı komandolar vardı. Amaçları rehineleri kurtarmak ve El Sebai’yi öldürenleri yakalamaktı.
Ancak Rum Yönetimi’nin bundan haberi yoktu.
Mısırlı komandolar uçaktan koşarak inip, rehinelerin bulunduğu uçağa ateş açtı.
Kıbrıs Rum askerleri de zırhlı araçlarla Mısırlı komandoları vurmaya başladı.
Ortalık bir anda kan gölüne döndü. 15 Mısırlı komando öldü, 16’sı yaralandı. 41 komando da esir alındı.
İki Filistinli çatışmanın hemen ardından beyaz bayrak sallayarak teslim oldu. Rehineler sağ salim kurtarıldı.
Mısır ile Rum Yönetimi, bir anda savaşın kıyısına geldi.
SAVAŞ KAPIDA
Mısır Devlet Başkanı Yardımcısı Hüsnü Mübarek, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Spiros Kipriyanu’yu aradı. Mısırlı komandolar ile iki Filistinli kendilerine verilmezse adaya ikinci bir harekât yapılacağını bildirdi.
Bu tam anlamıyla bir savaş demekti. Kipriyanu, panik içinde Yunanistan Başbakanı Konstantin Karamanlis’i aradı ve yardım istedi. Yunan gemileri adaya doğru yola çıktı.
Mısır’ın Dışişleri Bakanı, daha sonra BM Genel Sekreteri olacak Butros Gali’ydi. Gali adaya giderek Kipriyanu ile görüştü. Kipriyanu ölü ve yaralı komandolar ile esir alınan askerleri iade etmeyi kabul etti. Ancak iki Filistinli adada yargılanacaktı. Gali, Mısır askerleriyle birlikte ayrıldı adadan. Savaş riski ortadan kalkmıştı ama kriz sürüyordu.
Bu ilginç olayda dikkat çeken bir başka nokta ise, Mısırlı komandoları öldüren silahların geçmişte Mısır tarafından Rumlara verilmiş olmasıydı.
Hürriyet de 21 Şubat 1978 tarihli manşetinde “Mısır ummadığı tokadı Rumlardan yedi” diyor ve ekliyordu:
“Sedat’ın Makarios’a verdiği silahlarla Mısırlı komandolara ateş açıldı.”
Solda: 21 ŞUBAT 1978 - Sağda: 22 ŞUBAT 1978
BÜYÜK İKRAMİYEYİ KAZANDIRAN AYAK
21 Nisan 1970 tarihli Hürriyet’in manşetinde şanslı bir isim vardı.
Nurhayat Karataş, Erenköy Sanatoryumu’nda 440 lira maaşla çalışan bir sekreterdi.
Tek kolon oynadığı Spor Toto’da 13 bilip 619 bin lira kazandı.
21 NİSAN 1970
Beykoz Deri Fabrikası’nda çalışan eşiyle birlikte bir anda hayatları değişti. Hayal edemeyeceği bir paranın sahibi olmuştu.
25 yaşındaki Nurhayat Karataş tam dört yıldır her hafta tek kolonluk kupon yapıyordu.
O hafta kazanmasını sağlayan ise Beşiktaşlı Ahmet’ti.
Toto talihlisi, kuponunda Samsunsupor karşısındaki Beşiktaş’ın kazanacağı tahminini yapmıştı.
Ancak maç 89’ncu dakikaya geldiğinde durum 2-2’ydi. Maçın son saniyelerinde Ahmet’in golüyle Beşiktaş maçı, Nurhayat Hanım da 619 bin lirayı kazandı.
Karataş çifti hafta içinde Şeref Stadı’na giderek Beşiktaşlı Ahmet ile buluştu ve teşekkür etti.
Hürriyet’teki haberin başlığı da şöyleydi:
“Nurhayat son anda attığı golle kendisine 619 bin lira kazandıran ‘ayaklar’a teşekkür etti.”
23 NİSAN 1970
EYVAH RUSLAR GELİYOR
Rus turistler bugün hem Türkiye hem de Avrupa için çok önemli gelir kaynağı.
Oysa 1990’da, yani Sovyetler Birliği’nin son döneminde durum bambaşkaydı. O dönemde Sovyet vatandaşlarının yurtdışına çıkışı çok sıkı kurallara bağlıydı. Yeni açıklık politikası çerçevesinde seyahat özgürlüğü tanınması gündemdeydi.
Ancak bu ihtimal Avrupa’da endişeye neden oldu.
Dünyanın süper gücü Sovyetler’de ekonomik sıkıntı had safhadaydı. Açlık tehlikesi vardı. Seyahat özgürlüğünün batı ülkelerine bir göç dalgası başlatmasından korkuluyordu. Artun Ünsal’ın Paris’ten geçtiği haber Hürriyet’te “Ruslar geliyor” başlığıyla yayınlandı. Sınırlar açılırsa her yıl 1.5 milyon kişinin batıya göç edeceği tahmini yapılıyordu.
Batı o kadar korkuyordu ki Avusturya, Dışişleri Bakanı’nı Moskova’ya gönderip, “Seyahat özgürlüğünü erteleyin, 10 milyon dolar verelim” teklifinde bulundu.
Haberde şöyle deniliyordu:
“Düne kadar Sovyet yöneticilerine ‘Sınırlarınızı açın, dileyen herkese pasaport verin’ diye insan hakları dersi vermeye çalışan Batılılar, seyahat özgürlüğünün ertelenmesi için Kremlin yöneticilerine yalvar yakar oldular.”
Avrupa her zamanki gibi sadece kendini düşünüyordu.
6 ARALIK 1990
Paylaş