Paylaş
Bu 74 yıla sığan çok olay var. Ama en önemlileri Hürriyet’in Türk basınına getirdiği yenilikler. İlk yayınlandığı 1 Mayıs 1948’den itibaren hep çok ses getiren bir gazete oldu Hürriyet.
Gazetede fotoğraf çoktu. Üstelik o yıllar için hiç de alışılmadık ölçüde büyüktü bu fotoğraflar.
Babıali’de o yıllarda eleştirilere de hedef olmuştu bu nedenle. Ancak Hürriyet bu çizgiden vazgeçmedi. Çok kısa sürede de bunun ödülünü yüksek tirajla aldı. Hürriyet’in basın tarihindeki yerinin en önemli belgeleri bizzat kendi arşivi.
Arşivdeki sayfalarda Türk basınının Hürriyet ile birlikte gösterdiği gelişim çok net görülüyor.
FOTOĞRAFTA EN HIZLIYDI
Bu gelişmelerin en önemlilerinden biri yine fotoğrafla ilgili.
12 AĞUSTOS 1952
Ağustos 1972’de Telecronix tesisini kuran Türkiye’deki ilk gazete Hürriyet.
Bu sistem dünyada bile bir elin parmağını geçmeyecek sayıda gazetede vardı.
Daha önce uçak yoluyla çok zor şartlarda alınan fotoğraflar dakikalar içinde İstanbul’a ulaşıyordu artık.
O yıllarda bir devrimdi bu.
14 EKİM 1952
Bu sistemin ilk ödüllerinden birini Başbakan Adnan Menderes’in 14 Ekim 1952’de Londra’ya yaptığı seyahatte aldı Hürriyet. Menderes’in 13 Ekim’de gece 23.30’da Londra’ya varışının fotoğrafları, 14 Ekim tarihli Hürriyet’in birinci sayfasındaydı.
“Başbakanımızın Londra’ya varışına dair Telecronix cihazlarımızla sabaha karşı aldığımız ve hususî surette giden arkadaşımız Zeyyat Gören’in yolladığı ilk resim ve haberler” başlığıyla yayınlandı bu fotoğraflar.
27 OCAK 1954
Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın iki yıl sonraki ABD seyahatinin haber ve fotoğrafları da çok ses getirdi.
Bayar’ın gemiyle gerçekleştirdiği bu seyahat 20 Ocak 1954’te İngiltere’nin Southampton Limanı’ndan başladı. Bayar’ın 26 Ocak’ta New York’a varışının görüntüleri yine Hürriyet’teydi. “2’nci baskı saat 5.30” notuyla gazetede yayınlanan fotoğraflar yine telefotoyla gelmişti. Ve Hürriyet bunu tam sayfa duyuruyordu. Daha birçok olayda Hürriyet telefotoyla aldığı fotoğraflarla rakiplerine fark attı.
Kore’deki Türk esirlerinin iade edilmesi, Tokyo’daki Dünya Serbest Güreş Şampiyonası’nın görüntüleri, 1954 seçimleri bunlardan bazıları.
ALMANYA’DA BASKI BAŞLADI
17 NİSAN 1969
Hürriyet, 1969’da Almanya Münih’te basılmaya başlandı. Artık Avrupa’daki Türk işçileri gazeteye günü gününe ve daha ucuza ulaşma imkanına kavuştu. Hürriyet, Türkiye ile aynı günde Hollanda, Belçika, Avusturya ve İsviçre’ye ulaşıyordu. 1981’de de Hürriyet ABD’de yayınlanmaya başladı.
31 EKİM 1981
BİR HAFTALIK İŞİ İKİ SAATE DÜŞÜRDÜ
1965 yılına gelindiğinde Hürriyet günün mühim olayının fotoğrafını 4 renkli yayınlayacağını duyurdu.
Hürriyet fotomuhabirleri artık bir renkli bir de siyah beyaz fotoğraf çeken iki ayrı makineyle çalışacaktı.
28 ŞUBAT 1965
Renkli fotoğraflar Amerika ve Avrupa’da ancak beş gazetenin kullanabildiği bir elektronik renk ayırma makinesi ile birkaç saat içinde dört renkli klişeye dönüşüyor ve gerçek renklerle gazetede yayınlanıyordu.
Daha önce de renkli fotoğrafların yayınlandığı oluyordu. Ancak bu sistemden önce, Türkiye’de renkli klişe yapılması tam bir hafta sürüyordu. Bu da günlük haber fotoğraflarının renkli yayınlanmasına imkan vermiyordu.
1 MART 1965
Yeni sistemle ilk renkli fotoğraf 1 Mart 1965’te yayınlandı. Efsane fotomuhabirlerinden Sökmen Baykara’nın imzasını taşıyan fotoğraf Erzurum’dandı. Kar nedeniyle yollarda mahsur kalan araçlardı fotoğraftakiler.
YURTDIŞINDA İLK BÜRO
YURTDIŞINDA büro açan ilk gazete de Hürriyet’ti. Hürriyet’in ilk bürosu 1964’te Münih’te göreve başladı. Almanya’daki bu Orta Avrupa Bürosu’nu, Yunanistan’ın başkenti Atina’daki izledi. Üçüncü büro Londra’daydı. Dördüncü büronun açılış haberi 30 Mart 1965 tarihli Hürriyet’teydi.
30 MART 1965
Ahmet Uran Baran, göreve başlayacağı Moskova’ya 2 bin 700 kilometrelik ve günler süren bir yolculuğun ardından vardı. Sovyetler Birliği’ne Polonya’dan karayoluyla giren Baran, sınırda Moskova’ya gitmek için tarif sorduğunda aldığı yanıtı şöyle yazıyordu:
“1100 kilometre hiçbir yere sapmadan dosdoğru git, bulursun.”
Baran, Sovyet topraklarındaki üç günlük yolculuğun ardından vardı Moskova’ya.
1972 yılına gelindiğinde Hürriyet dünyada 25 büyük şehirdeydi. 9 ülkede bürosu, 16 büyük şehirde de muhabiri vardı. Paris’te Gökşin Sipahioğlu, Londra’da Nuyan Yiğit, New York’ta Doğan Uluç, Münih’te Garbis Keşişoğlu, Frankfurt’ta Aydoğan Önol, Zürih’te Cüneyt Arcayürek, Balkanlarda Yılmaz Çetiner, Atina’da Metin Doğanalp ve Cenevre’de Samim Var’ın yönetimindeydi Hürriyet büroları. Ayrıca Amsterdam, Kıbrıs, Şikago, Roma, Kopenhag, Viyana, Stokholm, Köln, Brüksel, Tel Aviv, Beyrut, Melbourn, Sydney, Philadelphia, Kanada ve Dakkar’daki muhabirlerden haberler geliyordu.
ASRIN FOTOĞRAFI NASIL ÇEKİLDİ
21 Temmuz 1969 pazartesi günü Hürriyet’in birinci sayfasını tek bir fotoğraf ve tek bir başlık kaplıyordu:
21 TEMMUZ 1969
Asrın Resmi.
ABD’li astronotların Ay’a ilk seyahatinin fotoğrafıydı bu. Fotoğraf Paris’ten geliyordu. Paris Temsilcisi Gökşin Sipahioğlu, televizyonun karşısına fotoğraf makinesini kurdu.
Astronotların Ay’da bayrak diktikleri anı ekranda yakalamayı başardı.
Dünya’da “ilk olan” bu fotoğraf, telefoto ile İstanbul Hürriyet’e geçildi ve ertesi günkü gazetede yer aldı.
DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA
HÜRRİYET muhabir ve yazarları birçok tarihi habere imza attı. Hikmet Feridun Es ve Semiha Es, Kore Savaşı’nı günü gününe Hürriyet okurlarına ulaştırdı. Ali Ersan, Londra Olimpiyatları’nı Türkiye’ye hızla ulaştırdı. Sadun Boro ve eşi Oda Boro’nun gezileri, dünya çapında bir olay oldu. Gökşin Sipahioğlu, Vietnam’da, Kızıl Çin’de, Afrika’daydı. Tahsin Öztin, Meksika’dan İran’a, Ekvator’dan Japonya’ya, Hürriyet için dolaştı, olayları izledi. Nuyan Yiğit, kutupların bilinmeyenlerini kaleme aldı.
BASKIDA ÇIĞIR AÇAN SİSTEM
30 Nisan 1973’te Hürriyet’in manşetinde şöyle yazıyordu: “Hürriyet Türk basınında yeni bir çığır açıyor.”
30 NİSAN 1973
Gerçekten de yeni bir dönemdi bu. Spotu okuyalım: “Hürriyet’in uçmak için artık uçağa ihtiyacı yok. Şehirlerarası naklen yayın yapacağız.”
Yeni sistemin adı Faksmile idi.
Hürriyet’in sayfaları artık uçaklara konulup Türkiye’nin dört bir yanındaki matbaalara gönderilmeyecekti.
Faksimile ile hazırlanan sayfalar dakikalar içinde matbaalara ulaşacak ve baskıya girecekti. Artık Anadolu’ya giden gazetedeki haberler bir gün sonrayı beklemeyecekti.
Paylaş