Paylaş
1 Eylül günü Kore Havayolları’na ait 007 kodlu yolcu uçağı rotasından saparak Sovyetler Birliği hava sahasına girdi.
Sovyetler, askeri uçak zannettiği 269 yolculu sivil uçağı havadan havaya füzeyle vurarak düşürdü.
Uçakta ABD kongre üyesi Lawrence McDonald da bulunuyordu. Uçaktaki kimse kurtarılamadı. 269 kişi öldü.
İşte o andan itibaren iki ülke arasındaki ilişkiler, Soğuk Savaş yıllarının en gergin günlerini yaşamaya başladı. ABD’nin karşılık vermesine kesin gözüyle bakılıyordu. Sovyetler Birliği de olası bir misillemeye karşı hazırlıklara başladı. Eller tetikte geçen 25 günden sonra bir gece yarısı sıradışı bir olay yaşandı.
3 EYLÜL 1983
SOVYET ÜSSÜ’NDE SİRENLER ÇALDI
26 Eylül gecesi, Moskova yakınlarında kod adı Oko olan gizli Serpukhov-15 sığınağında alarmlar çalmaya başladı. Burası Sovyet erken uyarı sisteminin kalbiydi.
Ve uyarıya göre ABD’den birbiri ardında havalanan 5 kıtalararası nükleer füze hızla Sovyet Rusya’ya yaklaşıyordu.
“Siren sesleri bir ölüyü bile mezarından kaldırabilecek düzeydeydi.”
Bu sözler o gün Sovyet üssünde nöbetçi subay olarak görev yapan Yarbay Stanislav Petrov’a ait.
Dünyayı bir felaketin kıyısına getiren bu olayda standart prosedür çok korkutucuydu. Petrov’un ilk görevi, komutanlarını haberdar etmek, ardından ‘Karşılıklı Kesin Yıkım Doktrini’nde yer alan ‘Uyarı Anında Ateşleme’ sistemiyle hiç zaman kaybetmeden anında karşılık vermekti.
Yani, Sovyet nükleer füzeleri ateşlenecek, bir nükleer savaş başlayacaktı.
Petrov’un tek yapması gereken, önündeki kırmızı düğmeye basmaktı.
22 EYLÜL 1983
‘İÇİMDE TUHAF BİR DUYGU VAR’
O zamanki radarlar yeterli değildi. Yani ortada uyarı sisteminin tespit ettiği gibi bir füze saldırısı olmayabilirdi.
Petrov 15 saniye içinde bir karar vermeliydi.
Eğer gerçekten bir füze saldırısı varsa ve Petrov gecikirse Sovyetler karşılık veremeyebilirdi.
Nöbetçi subay Petrov aynı zamanda bir bilim insanıydı. Hızlıca bir analiz yaptı. ABD saldırmak istese sadece 5 füze mi gönderirdi?
Petrov o anı sonraki yıllarda şöyle anlatıyordu:
“İçimde tuhaf bir duygu vardı. Yanlış yapmak istemiyordum.”
Sirenlerin çaldığı o gergin, kaotik ortamda Petrov bir karar verdi. Verdiği karar şuydu: “Hiçbir şey yapmamak.”
Evet, Petrov hiçbir şey yapmadı, füzeleri ateşlemedi.
Ve hemen ardından doğru yaptığı ortaya çıktı.
Erken uyarı sistemi, güneş ışınlarının yüksek bulutlardaki yansımasını füze olarak algılamış, alarma geçmişti.
Ortada bir saldırı falan yoktu.
DOĞRU ZAMANDA DOĞRU ADAM
Petrov çok zor bir karar vermiş, gerçekten de dünyayı kurtarmıştı.
Ama bu kahramanlığı tabii ki cezasız kalmadı.
Sovyet erken uyarı sisteminin açıklarını ve eksiklerini ortaya koyan bu olaydan sonra sert sorgulama süreçleri yaşandı.
Petrov geri hizmete çekildi ve erken yaşta emekli edildi.
O gece yaşananlar, eski Sovyet Generali Yury Votintsev’in 1990’da yayınlanan anılarıyla ortaya çıktı.
Birleşmiş Milletler, 2006’da Petrov’a “Dünya Vatandaşlığı Ödülü”nü verdi.
Yıllar sonra Petrov yaşananlar için şöyle diyordu:
“Ben sadece görevimi yapıyordum. Doğru zamandaki doğru adam oldum o kadar. 10 yıllık eşim bile konu hakkında bir şey bilmez. Öğrendiğinde ‘Sen ne yaptın peki?’ diye sordu. Ben de ‘Hiçbir şey’ dedim.”
Zamanımızın bir kahramanı olan Petrov, Eylül 2017’de, 77 yaşında evinde sessiz sedasız hayatını kaybetti.
Onun gerçek bir kahraman olduğunu dünyada çok az insan biliyordu.
Paylaş