Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı
Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı
Ateş Yalazan - Arşiv BalıkçısıYazarın Tüm Yazıları

Balkondaki orak çekiçli bayrağın sırrı

Soğuk Savaş’ın dünyayı karpuz gibi ikiye böldüğü yıllardı. ABD ile Sovyetler Birliği her alanda muazzam bir mücadele yürütüyordu.

Haberin Devamı

Türkiye de, bir NATO üyesi olarak coğrafi konumuyla bu karpuzun göbeğinde, ABD’nin tarafındaydı.

Komünizm lafı bile ülkede paniğe neden oluyor, biraz sesini çıkartana “Moskof” işaret ediliyordu.

İşte bu nedenle, 27 Haziran 1969 günü İstanbul Samatya Caddesi’ndeki bir apartmanın balkonunda boydan boya asılı orak-çekiçli Sovyetler Birliği bayrağını görenler büyük şaşkınlık yaşadı.

Altı katlı apartmanın çatı dairesindeki bayrağı önce sahil yolundaki vatandaşlar fark etti. Gören inanamıyor, dönüp bir daha bakıyordu. Yarım saat içinde polisin telefonları kilitlendi.

Balkondaki orak çekiçli bayrağın sırrı
28 HAZİRAN 1969

Saat 09.15’te MİT görevlileri ile siyasi polis olaya el koymuş, 17 numaralı apartmana gelmişti bile. Ama kapı kilitliydi. Daireye girilemiyordu.

Haberin Devamı

Polislerin tereddüdünü “resmi üniformalı bir albay” giderdi. Kaybedecek vakit yoktu.

Kapı kırıldı, balkondaki orak çekiçli bayrak indirildi.

Apartmanın önünde toplanan halk, 5 metreye 2 metre büyüklüğündeki bayrağın indirilişini alkış kıyamet kutladı.

ÜTÜCÜ HATİCE HANIM

Balkona Sovyet bayrağı asılmıştı ama evde Amerikan viskisi ve Amerikan sigarası vardı.

Hemen evin sahibiyle ilgili araştırma başlatıldı.

Evde ikisi kız ikisi erkek dört çocuk annesi Hatice Köşken yaşıyordu. Sigara ve viskiden daha ilginci, Hatice Hanım Amerikan konsolosluğunda çalışıyordu.

Komşularının anlattığına göre tam bir Amerika hayranıydı. Sık sık Amerikalıları methediyordu.

Bu bilgilerle birlikte bayrağın sırrı da yavaş yavaş çözülmeye başladı. Hatice Köşken’e ulaşıldı, hemen ifadesi alındı.

ABD Konsolosluğu’nda “ütücü” olarak çalışan Hatice Hanım şöyle diyordu:

“Bayrak olduğunu bilmiyordum. Elime geçti. Yorgan yüzü yapmak için yıkayıp balkona astım. Üzerindeki işaretleri denizcilerin çıpasına benzetmiştim.”

Sovyetler Birliği bayrağını ABD konsolosluğunda çalışan birinin nereden bulduğunun yanıtı bulunamadı.

Bu komik olayın özeti de aslında şöyleydi.

ABD Konsolosluğu’nda çalışan biri, rakip süper gücün bayrağını bulmuş, yorgan yüzü yapmak için almış, yıkayıp balkonuna asmış, İstanbul da ayağa kalkmıştı.

Haberin Devamı

ENFİYE ÇEKEN BAŞBAKAN

Dönemin Almanya Şansölyesi Helmut Schmidt, 1976’da Türkiye’yi ziyaret ediyordu.

Kıbrıs konusu nedeniyle resmi görüşmeler gergin geçmişti.

O günün akşamında da resepsiyon vardı.

Akşam beklenenin aksine kahkahalarla doluydu.

Bunun nedeni konuk başbakanın cebindeki küçük bir kutuda gizliydi.

Balkondaki orak çekiçli bayrağın sırrı

30 MAYIS 1976

Schmidt, sıkı bir sigara tiryakisiydi. Ama Türkiye’ye geldiğinden beri çok az sigara içiyordu. Çünkü cebinde taşıdığı kutudan sık sık enfiye çekiyordu burnuna.

Çürütülmüş tütün tozundan yapılan enfiye peş peşe hapşırıklara neden oluyordu.

Resepsiyon sırasında da Schmidt’in sık sık enfiyeye başvurması, Başbakan Süleyman Demirel’in dikkatini çekti.

Haberin Devamı

Schmidt, Demirel’den elini yumruk yapmasını istedi. Demirel’in kahkahaları arasında ona da bir tutam enfiye verdi.

Ama Hürriyet’in efsane fotomuhabiri Sökmen Baykara oradaydı.

Demirel tam o anda Baykara ile göz göze geldi, duraksadı.

Schmidt o sırada Demirel’e enfiyeyi nasıl çekeceğini anlatıyordu.

Demirel daha sonra kimsenin kendini izlemediğini düşünerek yumruğunun üzerindeki enfiyeyi burnuna götürdü.

Çeker çekmez de hapşırıklara boğuldu.

Sonraki enfiye tekliflerini de reddetti.

Sökmen Baykara tüm bunları fotoğraflamayı başarmıştı bile.

30 Mayıs 1976 günkü Hürriyet’te o gece yaşananlar bol fotoğrafla manşetteki yerini aldı.

80’LERDE FAHİŞ ARTIŞ BÖYLE ANLATILIYORDU

Haberin Devamı

SON dönemde gıdadaki yüksek fiyatlara getirilen açıklamalardan biri de tarladan markete gidene kadar ürünlerdeki fahiş artışlar.

Bu sorun Türkiye için yeni değil oysa. 1980’lerde de ülke yine aynı şeyleri konuşuyordu.

3 Haziran 1984 tarihli Hürriyet’in manşetinde özel çizimlerle bu konu ele alınmıştı. Çizimlerin o dönem için çok başarılı olduğunu söylemek gerek.

Manşetin başlığı “Kazık Zinciri” diye atılmıştı.

Balkondaki orak çekiçli bayrağın sırrı

3 HAZİRAN 1984

Örnek olarak da her zamanki gibi domates alınmıştı.

Zincirin halkaları şöyleydi:

Üretici, üretim yerindeki hal, nakliye, İstanbul hali, perakende satıcı.

O zamanlar çarşı pazar alışverişlerinde file kullanıldığı için “Tarladan fileye kadar fiyatlar 3-4 kat artıyor” yazılıydı sayfanın en üstünde.

Haberin Devamı

Gerçekten de domates 90 liradan 300 liraya çıkıyordu tarladan manava gelene kadar. Haberde bir tek domatesle yetinilmemişti. Kiraz 100’den 500’e, papazeriği 200’den 400’e, maltaeriği 90’dan 300’e yükseliyordu yolculuk sırasında.

Türkiye bugünlerde hal yasasını konuşuyor ya, gerçekten bazı şeyler hiç değişmiyor.

Yazarın Tüm Yazıları