Paylaş
Sovyetler Birliği’nin son lideri Gorbaçov’un ardından Rusya’da Yeltsin dönemi yaşanmıştı.
Yeltsin 2000’de koltuğunu 27 Mart’taki seçimlerle Putin’e bıraktı.
Hürriyet’te Putin’den “1. Viladimir” olarak bahsediliyor ve “Rusya’da yeni ‘Çar’ dönemi” deniliyordu:
“Rusya’nın çar yetkileriyle donatılmış yeni başkanı.”
Putin 7 Mayıs 2000’deki yemin töreninde Ortodoks Patriği 2’nci Aleksey ile birlikte.
Putin, seçim sonrasında ilkelerini şöyle anlatıyordu:
“Güçlü devlet, güçlü ordu, temiz toplum ve yeniden süper güç.”
Hemen ardından da “Devlet sektörü güçlendirilecek. Yasaların diktatörlüğü gelecek” açıklamasını yaptı.
28 MART 2000
2. NİKOLAY İLE AYNI YAŞTA
Hürriyet’in haberinde Putin şöyle anlatılıyordu:
“47 yaşındaki eski KGB subayı Putin, Lenin liderliğindeki Bolşevikler’in 1917’de devirdiği Çar 2’nci Nikolay’dan bu yana iktidara gelen en genç lider. Ve Nikolay ile aynı yaşta. Çar yetkileriyle donanan yeni Başkan Putin’i aziz ilan edenler bile var.”
Dünyanın gözü o günlerde Rusya’nın bu yeni ve genç liderine çevrilmişti.
Eski KGB ajanının hayatı didik didik ediliyordu. Hürriyet de 30 Mart 2000’deki haberinde Putin’in hayatının bilinmeyen noktalarını işledi.
Putin’in dedesi Spiridon, Lenin ve Stalin’in aşçısıydı.
Putin’in dedesi Spiridon, Lenin ve Stalin’in aşçısıydı. Spiridon’a güven büyüktü.
Zaten sonraki yıllarda da Stalin’in yakın çevresinde olup da hayatta kalan ya da Sibirya’ya sürülmeyen ender kişiler arasındaydı.
Putin, 22 yıl içinde zaman zaman sistemin kurallarını değiştirerek iktidarda kalmayı başardı.
Ukrayna’yı işgal kararıyla birlikte şimdi yeni bir sınav veriyor.
ALEVLERDEN ÇIRILÇIPLAK KURTULMUŞTU
ESKİ KGB ajanının felaketin eşiğinden döndüğü anlar da oldu. Nerdun Hacıoğlu’nun haberinden okuyoruz:
“St. Petersburg’da kendisine bir ‘daça’ (kır evi) yaptıran Putin, hamamı ilk ateşlediğinde yangın çıktı. Yüzü gözü sabunlu halde
üst kata çıkan Putin, çarşafları birbirine bağlayarak kızlarını pencereden indirdi. Kendi de komşuların ve
itfaiyecilerin bakışları arasında çırılçıplak çarşafla alevlerden kurtuldu.”
Putin’in 1989’daki hali.
PUTİN'İN ALTIN KURALLARI
Putin’i Kremlin içindeki saray oyunlarında başarıya götüren altın kurallar da şöyle sıralanıyordu:
Az konuş çok dinle.
Sivri çıkışlar yapma.
Bir konuda karar verdiysen sadece sen bil.
Patronuna sadık ol. Sadakatini belli et.
Ön plana çıkma, sürekli geride kal.
Söylemen gerekmeyen şeyleri söyleme.
Sus.
BİR EFSANEYİ HATIRLAYALIM
YİNE bir Oscar töreninin arifesindeyiz. Sinefilleri bugün uykusuz bir gece bekliyor.
Oscar denilince akla gelen efsaneyi hatırlayalım istedim.
1973’te Oscar ödüllerine damga vuran iki film vardı.
29 MART 1973
Biri Liza Minelli’nin başrolünde oynadığı Cabaret... Diğeri ise Marlon Brando’nun unutulmaz filmi Baba.
O yıl en iyi film Oscar’ını Baba kucaklarken, Akademi üyeleri bu filmdeki rolüyle Brando’yu En İyi Erkek Ödülü’ne değer gördüler.
Ancak ödül gecesi Los Angeles’ta Music Center Salonu’ndaki törende Brando yoktu.
Onun adına sahneye Amerikan yerlilerine ait kıyafetle çıkan Sacheen Littlefeather, ünlü yıldızın ödülü ret gerekçesini açıklamıştı:
“Çok üzülerek bu cömert ödülü kabul edemiyor. Bunun sebebi de Amerikan film endüstrisinin günümüzde Amerikan yerlilerine yaptığı muamele ve Wounded Knee’deki (Yaralı Diz) son olaylardır.”
AKSİ ADAMIN TEKİYİM
O tarihte bu ödülü reddeden ikinci isimdi Brando.
İlki General Patton filmindeki rolüyle ödül kazanan George Scott’tu.
16 HAZİRAN 1973
Brando’nun bu protestosu çok ses getirdi.
Hürriyet de tüm dünya basını gibi Brando’nun bu protestosunu okurlarına ulaştırdı.
Brando bundan birkaç ay sonra bir basın toplantısı düzenledi. Ve orada kendisini şöyle anlatıyordu:
“Sinema seyircisi, kafasında yaşattığı bir Marlon Brando ‘efsane’sini seviyor, ona tapıyor ve bu efsane, aslında, ben değilim. Kaldı ki beni gerçekten tanıyan biri, soranlara ‘Hiç de sevilecek biri olmadığımı’ söyleyecektir. Ben sinirli, aksi ve ters adamın biriyim.”
Paylaş