Hap şeklinde popüler kültür mantarı

Ben de bazı özel yazarlar dışında, ‘Sınıf Öğretmeni’ köşemin altına mail adresini yazanlardanım ya, doğal olarak arada sırada yazdığım yazılarla ilgili elektronik postalar geliyor o adrese.

Bu aralar en çok, ‘Popüler kültür mantarı köşenizi niye yok ettiniz?’ diye elektronik postalar alıyorum. (Hoş zaman zaman ‘yer yokluğu’ sebebiyle köşem toptan yok oluyor ama olsun!)

Oysa ki benim popüler kültürü bırakmak gibi bir niyetim yok, olamaz da. Kendisi tamamı ile popüler kültür ürünü olan birisinin, üstelik popüler kültürle para kazanan birisinin böyle bir niyeti olabilir mi hiç? Üstelik bundan birkaç hafta önce, tüm köşeyi kapsayan bir ‘mantar’ yazısı yazdığımı bile hatırlıyorum. Ama sanırım kesmemiş bir sürü okuyucuyu bu yazı.

***

Bu uzun girizgahtan sonra gelelim ‘hap şeklindeki popüler kültür mantarı’ köşesine...

Şiddetle seyretmenizi önereceğim film, ‘Osama’...

Osama, Afganistan, Japonya, İrlanda ortak yapımı. Afganistan’da Taliban yönetimi sırasında kadın olmanın zorluklarını anlatıyor.

Şu sıralar herkesin dilinde ve kaleminde olan ‘Gönül Yarası’ filmini de seyrettim tabii ki. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, bir ‘Eşkıya’ yok karşımızda. Ama ‘Eşkıya’ şablonunun neredeyse aynısı var. İkinci yarıdaki fazlasıyla didaktik, gözümün içine sokularak verilmeye çalışılan hayat dersleri(!) kısmı biraz baydı beni. Yeni bir ‘Eşkıya’ beklemeden gidin, görün derim.

***

Şu aralar elimde birkaç kitap var. (Çok havalı durdu bu cümle!) Birincisi, yeni değil, eski bir kitap, Sel Yayıncılık’tan çıkan Allain De Botton’un ‘Romantik Hareket, Seks, Alışveriş ve Romantizm’ isimli romanı. Aşkın evrelerini tanışmadan itibaren acayip eğlenceli bir şekilde anlatıyor kitap. Eğer benim gibi popüler olduğu zamanlarda okumadıysanız mutlaka okuyun derim...

İkincisi, İlknur Özdemir’in Can Yayınları’ndan çıkan öykü kitabı ‘Senin Öykün Hangisi.’ İyi bir çevirmenden, çok da iyi olmayan öyküler, okumak isteyenler için.

Üçüncüsü, Müjdat Gezen’in yine Can Yayınları’ndan çıkan anı kitabı ‘Ben Sanatçı Değilim.’ Ben bu anılarını yazanların, niye yazdığını hiç anlamıyorum. Hayatı yaşarken, doğal olarak bazı insanlarla bazı ‘özel’ şeyler yaşıyorsunuz. O yaşadıklarınız o insanla aranızda kalıyor. Doğal ‘gizlilik anlaşması’ yani. Ama sonra birisi çıkıp o yaşanılanları niye yazıyor? Ne sebeple? Hangi ihtiyaçla? Hangi duygularla? Bunu gerçekten anlayamıyorum. Sanırım anlayamayacağım da!

***

Işın Karaca’nın yeni çıkan ‘İçinde Aşk Var’ isimli albümünü şiddetle, ama şiddetle tavsiye ediyorum.
Evirip çevirip büyük bir keyifle bu olağanüstü sesi, yorumu ve şarkıları dinleyeceğinize garanti veririm. Ben özellikle ‘Yetinmeyi Bilir misin?’ ‘Kayıp Gölgeler’, ‘Bekleyelim de Görelim’ ve ‘Gece’ye bayıldım. Bu albümü alın ve keyifle dinleyin. Dinleyin ki kulaklarınızın pası silinsin.

Bir diğer beğendiğim albüm Zeynep Casalini’nin ‘Nihayet’ isimli albümü. Özellikle açılış şarkısı ve ‘Duvar’ çok başarılı.

Kayahan’ın yeni çıkan ‘Kelebeğin Şansı’ albümü ise iflah olmaz Kayahan hayranları için. Kayahan bildiğimiz, artık ezberlediğimiz Kayahan şarkıları yapmış yine, herhangi bir sürprizi yok albümün. Hele şiir olarak okuduğu ‘Kelebeğin Şansı’ içini bayım bayım bayıyor insanın. (Şu tutmuş klişelerden niye vazgeçemeyip, kendimizi tekrarlamakta ısrar ediyoruz ki?) İlle de Kayahan diyorsanız!
Yazarın Tüm Yazıları