Paylaş
İKİNCİ ETAP
1 ay önce yayınlanan belgeselle İngiliz kraliyet ailesinin gündemine bomba gibi düşen Prens Harry, aile bireylerine dair kızgınlığını ve uğradıkları haksızlıkları her ortamda paylaşmaya devam ediyor.
Kraliyetten ayrıldıktan sonra aileyle olan tüm iletişimlerini bir düelloya çeviren Prens Harry ve Meghan, görünen o ki kimseden artık pek de çekinmiyor.
Basına yayım öncesi sızan kitaptaki zehir zemberek açıklamalar bunun kanıtı.
Kitap, henüz belgeselin yankıları dahi dinmemişken aileye karşı açtıkları savaşın ikinci bir etabı gibi.
Saray için artçı bir deprem gibi.
Belgeselde yüzeysel geçilen ve kanımca pek de suya sabuna dokunmayan anlatımların kitapta ciddileşmeye başlaması, aile içi durumun geldiği noktayı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
MÜTHİŞ İDDİALAR
Açıkçası kitabın ismi bile hüzünlü. “Spare” isimli kitap İngilizcede “yedek” anlamına geliyor.
Tahtın asıl varisi olan Prens William’dan sonraki isim olan Harry, kendisine gösterilen değerin “yedekte bulundurulan kişi seviyesi” olduğunun altını çizmiş.
Kitapta Harry, kendisi doğduğu zaman babası Kral Charles’ın annesi Diana’ya “Bana bir veliaht ve bir de yedeğini verdin” sözünü bile yazmış. Keza son 2 yıllık fırtınalı dönemde Prens William’ın Harry’nin yakasından tuttuğu, gömleğini yırtıp yere fırlattığı ve kavga etmek istediği iddia ediliyor.
Bir diğer iddia da hem Harry hem de William’ın anneleri Prenses Diana öldükten sonra Kral Charles’a Camilla ile evlenmemesi için ısrar ettikleri, hatta yalvardıkları yönünde.
Bu arada Harry’nin iddiasına göre, Kral Charles annesinin trafik kazası geçirdiği haberini Harry’ye verdiği an kendisine sarılmamış bile.
Travmatik bir an olsa gerek.
Harry annesinin ölüm sebebini sorguladığı dönemlerde Paris’te kazanın olduğu tünele gitmiş, şoförüne tünelden aynı hızda geçmesini söyleyerek o anı yaşamaya çalışmış. Tüm bu iddialar karşısında kraliyet ailesi her zamanki gibi sessizliğini koruyor.
Ama kanımca Harry yaşadıklarını ne kadar çarpıcı ve trajik anlatırsa anlatsın, ona tüm bu tepkileri gösteren Prens William’ın haklı olup olmadığı belirsizliğini koruyacak.
Her ne kadar dünya bu kitapla bir şok daha yaşasa da İngiliz halkının çoğunluğu Prens William’ın tüm tepkilerinin nedenini kraliyetin bütünlüğü ve devamını korumak olarak gördüğü için bu kitabı kanımca düşünüldüğü kadar ciddiye almayacak.
Sıra dışı bir Hint lokantası
Londra’daki son gastronomik keşfim, Mayfair bölgesindeki Benares oldu.
Hint yemeklerinin füzyon lezzetlerini sunan mekân, Michelin yıldızlı şef Sameer Taneja’nın tarifleriyle oldukça iddialı.
Özellikle deniz tarağı ve baharatlı ıstakozu tavsiye edeceğim restoranda masaya gelen aperatiflerin Asya kıtasına has Bonsai ağacında sunulması ise daha önce hiç karşılaşmadığım bir servis şekliydi.
Yemekleri kadar dekoruyla da göz alıcı olan mekân, girişindeki nilüfer havuzu ve Hint usulü ahşap oymalarıyla dikkat çekiyor.
Londra’ya yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ederim.
Sıfır ego
Londra’da üyesi olduğum bir sosyal kulüpte spor yaparken salonda ünlü İngiliz aktör Luke Evans’ı gördüm.
“Robin Hood”, “Titanların Savaşı” ve daha birçok Hollywood yapımının başrol oyuncularından olan aktör, bulunduğumuz salon özel üyelikli olsa da halkın arasına karışmış bir şekilde spor yapıyor ve yanındakilerle sohbet ediyordu..
Hatta ben de kendisiyle selamlaşıp tanıştım.
Hollywood dünyasına iş yapan ve birçok ülkede tanınan ünlülerin bu mütevazılığına ve erişilebilirliğine hayranım.
Egolarını yenmiş bu isimlerin, bizdeki yeni nesil ünlülere örnek olması gerektiğini düşünüyorum.
Paylaş