Paylaş
İlklerin markası
Geçtiğimiz hafta soğuk bir New York sabahında 1880 yılından beri faaliyet gösteren Brooks Brothers’ın Times Square manzaralı, tasarım ve renklerle dolu ofisini ziyaret etmek içimi ısıttı diyebilirim.
Brooks Brothers ABD’nin en eski moda markası olmanın yanında terzi usulü özel dikim erkek takım elbisesi üretiminden seri imalat olarak dünyada ilk erkek ceket ve pantolonların fabrikada üretimini gerçekleştiren firma olma unvanını da taşıyor.
Türkiye’de Rahmi Koç’un markaya olan kişisel hayranlığıyla kendisinin girişimleri sonucu ülkemize gelen markanın başında ise Haluk Özmutlu bulunuyor.
ABD moda endüstrisinin mihenk taşlarından olan markanın tasarım üssünü ziyaret eden ilk Türk olmak hem giyimine düşkün bir erkek hem de bir gazeteci olarak açıkçası heyecan vericiydi.
Sürdürülebilirlik vurgusu
Ağustos 2020’de Sparc grubuna 325 milyon dolara satılan Brooks Brothers’taki değişim, dinamizm ve gençleşme, ofise girdiğimde ilk gözüme çarpan noktalar oldu. Tasarım süreçlerinin iki yıl önce başına geçen kreatif direktör Michael Bastian ile Manhattan caddelerine bakan ofisinde bir araya geldik.
Bastian, Türkiye’ye daha önce hiç gelmemiş. Ama İstanbul ve Bodrum’u seyahat listesinin ilk sırasına almış. Ödüllü modacı ile markanın geçirdiği değişimi ve moda sektörünü konuştuk.
Pandemi ve çevre bilincinin etkisiyle “sürdürülebilirlik” kavramının moda sektöründe hiç olmadığı kadar önem kazandığını belirten Bastian “Tasarımlarımızda daha genç, doğaya daha uyumlu, sürdürülebilirlik esasları gözetilerek üretilmiş kumaşlardan yapılan kıyafetler daha fazla mevcut. 21’inci yüzyılın moda zevki sınırların ve milliyetlerin ortadan kalktığı, gösterişten uzak ama halen kaliteli, çevreci ve şık duran çizgileri barındırıyor” dedi.
Markanın önümüzdeki yıl ilk kez parfüm ve aksesuvar üretimine de geçeceğinin haberini veren Bastian hem erkek hem de kadın kreasyonlarında gençleşmeye devam edeceklerinin altını çizdi.
Tavanında 50 bin pipo
Şehre ziyaretimde 1885 yılında kurulan ve New York’un en eski restoranı ünvanını taşıyan Keens Steakhouse isimli mekana tekrar uğrama imkanım oldu.
Eski bir pipo kulübü olan mekanın en şaşırtıcı özelliği restorana dönüştükten sonra depolarından çıkan 50 bin piponun şu an restoranın tavanlarında asılı olması.
Albert Einstein, eski ABD başkanı Roosevelt, banka sahibi JP Morgan gibi ünlü isimlerin üyesi olduğu pipo kulübü bugün şehrin en iddialı et restoranı.
Şömineli odaları ve orijinal ahşap yer kaplamaları ile nostaljik bir ortam sunan restoranda ıstakoz ve antrikottan oluşan “surf & turf” lezzetini denemenizi öneririm.
Zamanda yolculuk
New York seyahatimde bu seferki otel tercihim uzun zamandır konaklamak istediğim The Plaza oldu.
Accor Oteller Grubu’nun Global Ticaret Başkanı Yiğit Sezgin’in önerisiyle tercih ettiğim otel 1907’den bu yana Frank Sinatra ve Madonna gibi yıldızlardan, John F. Kennedy başta olmak üzere birçok ABD başkanına ev sahipliği yapmış tarihi bir yapı. Meşhur 5. Cadde’de yer alan otelin nostaljik tasarımlı odaları kadar The Palm Court isimli restoranı da ilgi çekici. Vitray camları ve kristal avizeleriyle zamanda yolculuk hissiyatı veren mekan, 5 çayları ve kokteylleri ile meşhur. Central Park manzaralı suit odaları ise adeta bir New York filminden kare gibi.
Paylaş