Paylaş
Zaten referandum stresiyle; ne sinemaya gidilir, ne karnındaki kurtlarla kitaba konsantre olunur, ne de televizyonu açıp aslanlarla, antiloplarla ilgili belgesel seyredilir. Belgeseli ne yapacaksın ki zaten? Biz yeteri kadar birbirimizi yemiyor muyuz?
*
Lafı uzatmayayım. Dost tavsiyem şu: Oy verin!
*
En yakın çevremde bile bir bıkkınlık, duyarsızlık diyemem ama bir geride duruş. Sandığa gitsek ne olacak, bir oy neyi değiştirir kafası.
*
Burada sizlere evet ya da hayır ile ilgili bir şey yazmam asla. Herkes vereceği oyda özgür elbette. Bu bir anayasa oylaması ve eğer bu yazıyı okuyorsanız zaten bir fikriniz vardır. Sizden sadece fikrinizi bizimle paylaşmanızı rica ediyorum. İster evet, ister hayır olsun.
*
Politikayı hiç sevmem, politika oyunlarından da nefret ederim. Ama politikacıyı anlıyorum. Yarın karşımıza gelecek soruyu farklı algılatmak, kendi saflarını sıklaştırmak, karşı taraftan oy apartmak politikanın doğasında var. Her iki taraf da elinden geleni ardına koymuyor zaten. Evetçiler; hayır dersen şunlardansın diye taraf gösteriyor ki, ‘anam, kimlerle nereye düşmüşüm!’ diye yerinden zıplayıp evet tarafına geçesin. Hayırcılar; evet çıkarsa ülkeyi eyaletlere bölecekler, vatan elden gidiyor diye milliyetçi kalplere oynamaktalar.
NE ALAKASI VAR?
Bu bir anayasa oylaması. Topu topu on sekiz madde. Yarım saatinizi almaz, nette her yerde yazıyor. Açıp bir kez okuyun. Yalap şap okuduysanız, herkesin söylediğini unutup, bir kez daha okuyun.
Sonra pazar sabahı kalkıp oy verin.
*
Katılım oranı ne kadar yüksek çıkarsa, demokrasiye inancımız o kadar artacak. İster evet, ister hayır; fikrinizle bağırın. Ben de varım!
*
Sonuç ne olursa olsun, 17 Nisan günü bu ülkede barış dolu uyanmayı ve kardeşçe yaşamaya devam etmeyi temenni ediyorum.
*
İyi hafta sonları ve umut dolu bir gelecek dilerim.
*
Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş