Paylaş
Belki de Twitter’da tam bir gün TT olmanın keyfini sürerek şöyle sırtını bir koltuğa yaslıyordur Nilgün Hanım, bilemiyorum.
Halbuki ‘Herkes bir gün on beş dakikalığına ünlü olacak’ diyen vizyoner sanatçı Andy Warhol’un öngördüğü herkeslerden biri izlediğim, parça parça okuduğum kadarıyla.
*
Sevgili Andy Warhol da zaten, ‘herkeşler bir gün yaptıkları çok önemli işlerle ünlü olacaklar!’ dememiş. Medyayı, yeni düzeni öngörmüş; bir gün herkesin kısa bir popüler hayatı olacak, geldiği gibi püf diye geçecek, demek istemiş.
*
Nilgün Hanım çok iyi eğitimliymiş, iki kitap yazmış falan da, aforizmaları da videoları da süper geyik ötesi bence, kimse kusura bakmasın, şahsi fikrim bu. Son derece yüzeysel, benim için keçinin sevmediği ot burnunda bitermiş misali işler. Olabilir, kimisi geyiktir, kimisi de geyik sever.
*
Nilgün Hanım dünden beri de, kitaplarındaki ‘benim için’ sığ ötesi aforizmalarından birinin, bir başkasına ait olması ile gündeme geldi. Twitter yıkıldı, bu kadar dalga geçilen insan az olmuştur.
Evlerinin çatısında iki yılı aşkın, hiç dışarı çıkmadan Nazi zulmünden saklanan, saklandığı yerde bir günlük tutan, bir toplama kampında hayatını kaybeden ve Yahudi soykırımının simge isimlerinden biri haline gelen küçük Anne Frank’ın bir sözünü kitabında kullanınca oldu olanlar.
Dün intihal iddialarına da açıklama getirdi kendisi;
‘...Anonim olduğunu sandığım bir sözü uzun bir yazının içinde kullandım ve başlık olarak editörüm o cümleyi seçmiş ve tüm başlıkların altında ismim ve kitabın ismi yazıyor. Yani bu cümle bana aittirin açıklaması değildir altında bulunan imza. Cümle uzun bir yazının içinde geçmektedir. ‘Ayağını yorganına göre uzat’ konulu bir yazı yazabilirim. Çünkü ben roman yazmıyorum...’
*
‘Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır, çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür’ cümlesini ‘Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır, çünkü pişmanlık minnetten daha çok acıtır’ şeklinde kopyala – yapıştır yapmak, birazcık değiştirmek, altına da adını yazmak, editörüm şey etmiş demek, ayağını yorganına göre uzat konulu bir yazı yazmak demek olmuyor Nilgün Hanım.
Google’a sadece ‘ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek’ yazınca Anne Frank çıkıyor zaten. Resmi falan da var! Editörüm de bilmiyormuş, ben de anonim sandım, olmaz yani.
Özlü sözler içeren bir kitap yazarken, yazdığınız özlü sözleri anonim sanmayacaksınız, çok basit.
Ne demiş Goethe? ‘Cahilliğin eyleme geçişinden daha korkunç bir şey yoktur.’
*
Bakınız yukarıda ben de cümle içinde ‘keçinin sevmediği ot burnunda bitermiş’ gibi bir anonim söz kullandım. Ben buldum bu cümleyi demiyorum ama.
Anonim sanıp ‘Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni’ yazıp altına isminizi koyamazsınız misal. Yunus Emre’nin şiiri bu. Daha çok bilinir olduğu için anonim sanmayıp, kullanmadıysanız o başka tabi.
*
Bu olanı biteni eleştirirken;
Acemi katır kapı önünde yük indirir – Anlatanadam yazamam mesela. Atasözü bu.
Minareyi çalan, kılıfını hazırlar – Anlatanadam diyemem size aynı şekilde. Bu da atasözü.
Kitap yazıyorsanız ve bu kitap aforizmalardan, özlü sözlerden oluşuyorsa, her birini araştırmanız, kaynak belirtmeniz gerekir. Kendinizinmiş gibi çalakalem ilerleyemezsiniz. Arkadaş arasında ya da Twitter’da yiyebilir, kitapta olmaz ama...
*
Nilgün Bodur hanımefendinin bir videosunu izledim bu vesile ile. Şöyle diyor aynen; ‘Konum atmış olsam bile, sakın vazgeçtiğim anda gelme. Umumi WiFi misali bağlanması kolay görünüp, sonradan çekmeyip sakın beni germe. Beni WhatsApp ses kaydı gibi çabasız, bazı emojiler gibi anlamsız, bayramlardaki toplu mesajlar gibi ruhsuz ve Instagram fenomenleri gibi tutarsız sevme. Olur ya beni üzersin, sonra neden bloklandım diye yerinme. Peşin peşin söylüyorum, ahımı alırsan like’ların azalır, demedi deme.’
*
Bu derin sözlerin sahibine bir çift lafım var; ‘Tek bir iyilik varsa bilgi, tek bir kötülük varsa cehalettir.’
Yanlış anlaşılma olmasın, benim sözüm değil!
Herodot var ya, hani tarihin babası da derler, Yunan bilgini. Hani Milattan Önce 5.YY’da yaşamış, o işte.
Köşe yazısı yazarken bile bin tane yere bakıyoruz, aman bir yanlış yapmayalım diye. Kitap yazarken biraz daha dikkat edelim, öyle değil mi?
Yüz elli bin bastı ve sattı, okuyanlar da iyi hissetti diye yanlışlık ve intihal savunması olmaz.
Andy Warhol abimizin dediği on beş dakika geçer, kitaplar baki kalır çünkü...
*
Not: Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş