Paylaş
Hatta o lunaparkın ışıl ışıl, pamuk şeker kokan güzel bir köşesi de değil. Lunaparkın kaosunu, ince güvensizliğini, dört bir yandan gelen karmakarışık gürültüsünü, biraz da kalite yoksunluğunu bildiniz mi? İşte orası!
Her yazımı sonlandırıp Hürriyet’e yollarken, bir sonraki köşe yazımı mizahi bir yazı olarak hayal ediyor ve umutla ‘yolla’ tuşuna basıyorum, ama ne mümkün? Lunaparkta her dakika bir sürpriz!
Memleketin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı çıkıyor, tercümesi ‘Sizden topladığımız ve aslında hepinizden aldığımız vergiler var ya, onları sadece AKP’ye oy veren yerlere harcamayı düşünüyorum!’ diye beyanat veriyor!
Haydi bakalım, gitti bizim mizah yazısı!
Daha komik olanlar var çünkü memlekette...
Önce, ‘Bizim şu anda birinci önceliğimiz metro. Metroda da birinci önceliğimiz en fazla oy aldığımız yerler olacak inşallah!’ diyerek içindeki niyeti açıkça ortaya koyduktan sonra, tepkiler alıyor büyük komedyen doğal olarak!
Tepkiler sonrasında da, ‘Herhalde, Sultanbeyli’ye, Arnavutköy’e metro yapılmasını istemiyorlar!’ şeklinde bir klasik slalom yapıyor.
Ne alakası var? Neden İstanbul’un her yerine metroyla ulaşmak istemesin ki İstanbul’da oturan ve vergi veren her seçmen? Pardon vatandaş diyecektim...
Sen iki kalabalık, bir mikrofon görünce ve heyecanla, ‘Reis duyarsa kesin beni çok sever’ diye heveslenerek, tercümesi ‘Bizden olanı kayıracağız, yapacak bir şey yok!’ şeklinde beyanat ver, sonra da ‘Herkesin vergisiyle herkese eşit hizmet vermek zorundasın’ tepkilerine gelişine bir vole daha çak!
Meali ‘Bakın, laikler size hizmet gelsin istemiyor!’
Tam diyorum ki, bu hafta insanların yüzünü güldürecek mizahi bir yazı döşeneyim, bir başka komedyen fırlıyor ortaya. Sahne çalıyor!
Aslında yılların sanatçısı kendisi. Hayatını sahneye vermiş, geçmişinden dolayı saygı duyuyoruz, geçenlerde Mesam Başkanı seçiliyor.
Sosyal medyada Mesam ve seçimlerle ilgili yorumları beğenmeyince, basıyor bizim Coşkun Sabah beyanatı, ‘Elimde olsa Twitter’ı yasaklarım!’
Dur yahu! Daha iki gündür herhangi bir şeyin başkanısın! Hemen bir şeyleri yasaklama!
Tepkiler gelince, hemen klasik ve alıştığımız bir slalom, bir geri vites.
‘Ben, Twitter sadece küfürlerin, hakaretlerin, iftiraların kol gezdiği, yeni doğmuş çocuğa küfredildiği, sekiz tane önemli ve masum insanımızın uçak kazasından sonra binlerce hakaretin ve yürek soğutmanın yazıldığı bir mecrayı konuştum’ demeler.
Hemen popülist konulara dalmalar, sekiz masum merhumu yanına çekerek sıyırma çabaları...
Sayın Sabah, Mesam’da başarılar dilerim.
İnşallah daha yüksek mevkilere gelip medyayı sansüre boğmazsınız!
Esas bana yetki verilse, başkanların abuk sabuk beyanatlar vermesini yasaklarım!
Evet, yeni medya düzeni biraz acımasız. Sahte isimlerin ardına gizlenen ve klavye başında anonim kalarak, sağa sola sallayan milyonlarca kişi büyük bir çoğunluk oluşturuyor.
NOT: Sakın burada ‘sen da mahlasla yazıyorsun’ demeyin. Adım İbrahim Türker. Nette Anlatanadam yazınca resimlerim, bir çok videom çıkıyor. Her sosyal medya hesabım Anlatanadam isminde olsa da, hemen yanında adım sanım belli. Sebebini merak ediyorsanız, tek kişilik gösterilerime beklerim!
Dikkat ederseniz, dangıl dungul beyanatların arkasından hep bir geri vites, bir toparlama çabası. Sosyal medya anında yakalıyor, anında yıkılıyor çünkü. Hata kabul etmiyor!
Onlarca yıl okul okuyup, saçma sapan bir fikir beyan edersin, on beş yaşında süper zeka bir bebe öyle bir yorum yapar ki, madara olursun!
Yılların televizyoncususundur, programından bir parçayı internette paylaşırsın, gelen yorumlardan gece uyuyamazsın.
Yaşam birikimini paylaşmak için bir yol seçersin, beğenilme umuduyla sosyal medyada yayınlarsın. Öyle dalga geçerler ki, içine kaçarsın.
Köşe yazarısındır, yazını kopyalayıp altına da bir yorum yazar ki biri, köşe yazdığına pişman olursun. Köşe bucak saklanmak istersin!
Maalesef ve aynı zamanda iyi ki, yeni düzen budur! Kabul edeceksin, yapacak bir şey yok...
Paralı ya da gönüllü trollerle dolu Twitter bir o kadar da komiktir. Oturduğunuz deri koltuklardan cevap veremeyeceğiniz kadar zeki mizahla doludur. Küfürü boldur, eleştirisi acımasızdır, kaotiktir.
Ama özgürdür!
Bilmiyorsunuz, bilinsin de istemiyorsunuz ama fikir özgürlüğü zaten budur!
Komedyenlerden daha absürt yöneticilerin olduğu bir ülkede yaşıyorsak eğer, mizahçılardan daha komik bir sosyal medyamız olması da çok doğal. Bu zehir gibi zekalardan çıkan, çok hızlı ve son derece yaratıcı eleştirilere alışın artık sayın yöneticiler.
Ne mutlu biz buyuz diyene!
Bir hatırlatma: 24 Mart Cumartesi günü saat 20:30’da Kadıköy Bahane Kültür’de tek kişilik gösterim ‘Hiçbir şey olması gerektiği gibi olmuyor!’ var. Yan etkileri arasında karın ağrısı, yanak acıması, gülmekten yorgun düşme olduğu için hamilelere uygun olmayabilir. Gelmeden önce doktorunuza danışmanız rica olunur.
Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
anlatanadam@gmail.com
Paylaş