DORTMUND Stadı akustik bakımından dünyanın en güzel statlarından biri. Orada oynayan takımlardan biri Brezilya diğeri de biz olunca insanın heyecanı bir kat daha artıyor.
Yıllar önce televizyonlardan dünya kupalarını seyreder, hayran hayran Brezilyalı futbolcuların yaptığı hareketlere bakardık. Onlardan biri Dunga, şimdi takımın başında. Yepyeni bir kuşak yaratmaya çalışıyor. Asıl hedef yalnızca haziran sonunda yapılacak Güney Amerika Kupası’nı kazanmak değil tabii ki. Hedef 2010’da yapılacak Dünya Kupası. Brezilya kimle başlarsa başlasın yine Brezilya’dır. Bir ekoldür.
Brezilya gibi yeniden yapılanmaya çalışan Milli Takımımız dün hem sergilediği futbol hem de yeni yetişen yıldızlarıyla bizden tam not aldı. Colin Kazım’ı, Umut’u, Hakan Arıkan’ı, Sabri’yi dünya devi Brezilya’ya karşı izlemek onur vericiydi. Milli Takımımız’ın en büyük sıkıntısı çok yetenekli oyunculara sahip olmamıza karşın, henüz sezon içinde devamlılık gösteren yıldız sayısının çok az oluşu.
Bu takım final oynar
Örneğin Tuncay. Herkes ondan inanılmaz hareketler yapmasını bekliyor. O da bunların peşinde koşuyor. Basit oynamıyor. Oysa basit oynasa, dünyanın sayılı yıldızlarından biri olabilir. Örneğin Yıldıray. Çok az Brezilyalı’da onun tekniği var. Ancak o da fizik gücü olarak yeterli değil.
Dün özel bir maç oynadık. Ama Bosna maçı puan maçıydı. Dünkü kadro genç ve çabuk oyunculardan kurulu Bosna karşısına çıksa durum çok daha farklı olabilirdi. Eğer futbolcu çabukluğunu ve çevikliğini koruyorsa yaşının hiçbir önemi yok. Vücudu yetene kadar oynar. Ama vücut bir yerde duruyorsa, o futbolcudan her zaman ilk onbirde yararlanmayabilirsin. HakanŞükür ve Rüştü bunların en güzel örnekleri. Bu takım Euro 2008 finallerinde şampiyonluğa oynayacak güçte. Ama asıl hedefimiz 2010 Dünya Kupası’nı kazanmak olmalı. Brezilya bunu yapmışsa 70 milyonluk Türkiye de yapmalı. Yeter ki inanalım.
NOT: Tugay gibi yıllardır Türk futbolunu dünyanın en gözde liginde temsil eden bir futbolcuya böylesine milli jübile yakıştı...