Tuncay’ın yolu

DÜN, Akşam Gazetesi’nde Alaattin Metin’in bir değerlendirmesini okudum.. Tuncay konusunda.. Kendini de yaktı Fener’i de, diyor Alaattin Metin.. Tuncay’ın Roberto Carlos’a kaptanlık yapacakken, Şampiyonlar Ligi’nde oynama fırsatını tepip İngiltere Ligi’nin sıradan takımlarından birine gitmesini eleştiriyor Metin.. Başkan Yıldırım’ın bu konuda Tuncay’a çok nasihat ettiğini de söylüyor..

Tuncay’ın Middlesbrough’ta beklediği ilgiyi göremediği, Fenerbahçe’deyken el üstünde tutulduğunu da ekliyor..

Ben aynı fikirde değilim.. Tuncay bir yol seçti.. Bu yolu seçerken Fenerbahçe ile Middlesbrough kıyaslamasını yapacak konumdaydı.. Zorla gönderilmedi.. O imzayı zorla atmadı..

Sıkıntıyı biliyordu

Ama Fenerbahçe’deki bir takım sorunları çok iyi biliyordu.. Kezman ile yaşadığı sıkıntılar zaten basına yansımıştı.. En ufak top kaybında aleyhine yazılar yazan yazarlar veya onu yuhlayan tribünler vardı.. Koşusu, mücadelesi, çırpınışı, Eintracht Frankfurt maçına kadar çoğu zaman görmezden gelindi.. Gol attığı zaman kahraman oldu..

Doğru, Tuncay şimdi yedek kalıyor.. Ama İngiltere’de Nani de, Tevez de, Schevchenko da, Joe Cole da, Voronin de, Owen da yedek kalıyor.. Orada hiçbir yıldızın ilk onbir garantisi yok.. Hazır olan, performansı iyi olan oynuyor, oynamayan oturuyor.. İstemeyen gidiyor, isteyen çalışıp tekrar ilk onbiri hak ediyor..

Gelelim Tuncay’ın ilgi azlığından bunalıma girdiğine.. Belki de Tuncay böyle bir yolu bilerek seçmiştir.. Birkaç hafta sonra Manchester United, Chelsea, Liverpool maçlarında forma şansı bulursa Tuncay’ın dünya üzerinde yaklaşık 200 ülkede izlenme şansı olacak.. Eğer o maçlarda Tuncay gibi oynar, takım oyununda da etkinliğini gösterirse sadece İngiltere’de değil bütün dünya futbol piyasasında üst sıralara tırmanacak..

Bugün Türkiye’deki hemen her futbolcunun hayali İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya liglerinde futbol oynayabilmek.. Buna büyük takımlardakiler de dahil..

Eğer bu beklentileri azaltmak, F.Bahçe’den, G.Saray’dan, Beşiktaş’tan yurt dışına gidişleri azaltmak istiyorsanız Şampiyonlar Ligi’nde zirveye oynayan takımlar oluşturmak zorundasınız.. Everton 10 milyon Pound’a Middlesbrough’dan forvet alırken, biz hala ne kar ne zararla sezonu kapatma düşüncesindeyiz..

Biraz düşünelim

Tuncay
’ları, Emre’leri, Tugay’ları suçlamadan önce şapkamızı önümüze koyup düşünmekte yarar var.. Önce yasasından, federasyonuna, hakemlerinden yöneticilerine, medyasından kulüplere, statlarından taraftar çetelerine kadar ülke futbolunun seviyesini yukarı çekecek hamleler yapalım, sonra dünyanın en önemli ligine transfer olan futbolcularımızı eleştirelim..

F.Bahçe’nin 10 numarası

FENERBAHÇE’nin 10 numaralı bir transfer yapmaması gerçekten ilginç.. Başkan Yıldırım takıma bu kadar büyük yatırımlar yapmışken, bu sezon taraftarın Avrupa kupalarında başarı beklentisi büyükken transferi kapatması hiç beklenmeyen bir olaydı..

10 numarayı kim giyecek, sorusuyla gündeme gelen bu transfer büyük ihtimalle Şampiyonlar Ligi’ndeki sonuçlara göre Ocak’ta yapılacak.. Tabii işin bir de maddi boyutu var.. Futbolculara ödenen ücretler her geçen gün artarken sarı lacivertli kulüp ekonomik açıdan biraz "nefes alma" isteği içine girmiş de olabilir..

Her neyse.. 10 numara demişken Galatasaray’da Lincoln, Beşiktaş’ta Delgado, Trabzonspor’da Gökdeniz gibi yıldız oyuncuları sayabiliriz.. Fenerbahçe’nin de bir 10 numarası var aslında.. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük 10 numaralarından biri olarak kabul edilen Zico..

Brezilyalı teknik adam bunca eleştiriye, çok büyük transferler yapılmamasına ve önemli oyuncuların kaybedilmesine karşın bu gruptan çıkar, ligde de başarılı olursa Fnerbahçe’nin 10 numara ihtiyacını da ortadan kaldırır.. Yönetim de 10 numara konusunda kararı bu yüzden Zico’nun istekleri yönünde kullanmış olsa gerek!

Şut, şut, şut!

FATİH Terim 90 dakika kapalı savunma yapacak Malta savunmasını açmak için birçok formül deniyordur.. Hakan Şükür gibi hava toplarında çok etkili bir forvet elimizdeyken kanatları iyi kullanmak ilk akla gelen çözüm gibi gözükebilir.

Ama İtalyan anlayışıyla sahaya çıkacak olan ve ilk maçta da bizi oldukça zorlayan Malta karşısında en büyük kozumuzun uzaktan atılan şutlar olması gerek.. Hem Yunanistan hem Norveç maçlarında bu tür golleri bularak sonuç alan Milli Takım Hamit, Gökhan, Nihat, Emre, Sabri, Arda gibi isimlerle sürekli gol aramalı.. İlkini attıktan sonra gerisi zaten gelir..

Faul bile atamamak

İSPANYA’daki Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda "hayal kırıklığı" takımı olduk.. Bunu biz söylemiyoruz.. FIBA’nın resmi sitesinden bizden bahsederken bu kelimeyi telaffuz ediyorlar..

Peki nedeni ne? Dünkü manşetlere yansıdığı gibi basketbolcularımızın disiplinsiz yaşantıları mı? Tanjevic mi? Rakibi veya turnuvayı küçümseme mi? Milli Takım heyecanını kulüp maçlarının ardına bırakma duygusu mu? Sakatlanma korkusu mu?

Belki de hepsi.. Ama bir şey var ki asla göz ardı edilmemeli.. O da bu turnuva öncesi en kötü hazırlık devresi geçiren takımlardan biri olduğumuz gerçeği.. Bakın birkaç istatistik bu gerçeği nasıl gözler önüne seriyor..

3 maçta 88 faul atışının 51’ini sayıya çevirebilmişiz. Yüzde 58’le 16 takım arasında en kötü performans bize ait.. Bırakın mücadele etmemeyi, şut sokamamayı, pres altında top çıkartamamayı, çalışma ve konsantrasyona bağlı bir olayda bile sınıfta kalmışız..

Turnuvada Letonya’yı yenerek sürpriz yapan Portekiz bu istatistikte ilk sırada.. Bizden 30 faul az kazanmışlar ama sadece 10’unu kaçırmışlar ve yüzde 82.8’lik bir isabet tutturmuşlar..

Sadece faul atışları mı? Bir de takım oyununun en belirgin istatistiklerinden biri olan asist var.. Orada da son sıra maalesef bizim.. 3 maçta 22 asist yapmışız. Litvanya 46 asistle lider..

NBA yıldızlarımız, Avrupa’da oynayan yıldızlarımız, milyon dolarlık yıldızlarımız şimdilik sınıfta kaldı.. Önümüzde çok zor 3 maç daha var..

Elenebiliriz.. Ama Türkiye’nin adını son sıralara yazdırmanın utancı içinde dönmeyin Türkiye’ye.. Dev olmayı bırakın, "adam" gibi oynayın yeter!
Yazarın Tüm Yazıları