Tuncay Carlos’tan degerli

KENDİMİZİ o kadar çok kötülüyoruz ki, futbol olarak son yıllarda ne kadar büyük bir potansiyel yakaladığımızın bile farkında değiliz.

www.transfermarkt.de adlı internet sitesinde araştırma yaparken bunu bir kez daha fark ettim. Site, Avrupa’nın tüm liglerini en ince ayrıntılarına kadar inceliyor. Bütün faal profesyonel futbolcuların pazar değerlerini hesaplayıp, buna göre takımların ve liglerin değerlerini sıralıyor.

İsterseniz bu sitenin çıkarttığı rakamlardan yola çıkarak elde ettiğim çok çarpıcı bazı ayrıntılara göz atalım..

18 takımla oynanan Türkiye Süper Ligi, 535 milyon 900 bin euro ile İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya ve Fransa’dan sonra Avrupa’nın en değerli 6. ligi..

Türkiye’nin en pahalı kadrosu 89 milyon 435 bin euro ile Fenerbahçe’de.. 25 kişilik kadrosu bulunan Fenerbahçe’yi 27 oyuncunun yer aldığı ve toplam değeri 71 milyon 75 bin olan Galatasaray, 26 oyuncunun bulunduğu ve toplam değeri 55 milyon 700 bin olan Beşiktaş izliyor..

Süper Lig’in en göze çarpan takımlarından biri ise Erciyessspor. Kayseri ekibi ligin en pahalı 5.takımı olmasına karşın düşme hattında.. En az maliyetli takım ise 14 milyon 620 bin euro ile Yılmaz Vural’ın Antalyaspor’u..

Süper Lig’in en pahalı futbolcuları Fenerbahçe kadrosunda yer alıyor. Mateja Kezman 12 milyon 500 bin euro, Alex 9 milyon 775 bin euro, Appiah 11 milyon 225 bin euro.. En pahalı Türk oyuncusu da Fenerbahçe’de.. Sarı lacivertlilerin milli yıldızı Tuncay Şanlı’nın piyasa değeri 8 milyon euro.. Sözleşmesi bu sezon bitecek olan Tuncay’ın dünya piyasalarındaki değerinin Roberto Carlos’tan daha yüksek olduğu da gözümüzden kaçmıyor. Real’deki sözleşmesi bu sezon bitecek olan 34 yaşındaki Carlos’un piyasa değeri ise 6 milyon 500 bin euro.

Tuncay’dan sonra en pahalı Türk futbolcusu ise 7 milyon 500 bin euro ile Necati Ateş. Bu arada 5 milyon euroluk bonservis maliyeti nedeniyle hayli eleştirilen Beşiktaşlı Delgado’nun şu anki piyasa değeri 6 milyon euro olarak gözüküyor aynı sitede. Galatasaray’ın teklif götürdüğü Juninho ise 18 milyon euro ile Fransa’nın en pahalı futbolcusu. Franck Ribery’ye ise 11 milyon euro değer biçiliyor.

* * *

Dünyanın en pahalı takımı 390 milyon 961 bin euro’luk toplam değeriyle Chelsea. İngiliz ekibini iki İspanyol Barcelona ve Real Madrid takip ediyorlar.

Dünyanın en pahalı futbolcusu ise uzak ara Ronaldinho. Barcelonalı oyuncunun piyasa değeri tam 70 milyon euro. Ronaldinho’yu, 49 milyon 500 bin euro ile Milan’lı Kaka, 45 milyon 400 bin euro ile Arsenal’li Henry ve 39 milyon 750 bin euro ile Chelsea’li Lampard izliyor.

Evet, bu liste böyle uzayıp gidiyor. Artık internet vasıtasıyla tüm oyuncuların sözleşme bitiş tarihlerini, yaşlarını, piyasa değerlerini öğrenmek mümkün.

Böylece takımların ve liglerin de ortalama değerlerini çıkartıp diğer ülkelerle karşılaştırmak da olası. Ligimizde dönen para bu kadar büyükken, oyuncularımızın değeri bu kadar yükselmişken artık Avrupa’da da başarılı olma zamanı gelmiş demektir. Başta dört büyükler olmak üzere tüm takımlarımızın transfer politikalarını belirlerken eski şöhretlerden daha çok iş yapacak futbolculara yönelmelerinin zamanıdır. Tuncay gitmeyi düşünürken Roberto Carlos’lar alınıyorsa bir yerlerde hata var demektir.

Seba gibi olmak

ŞAMPİYONLAR Ligi kazanmış, Real’i çalıştırmış biri geldi, olmadı.. Camianın içinden yetişmiş, 20 yıl Beşiktaş’ta forma giymiş biri geldi, yine olmadı.. Dünya çapında bir futbol yıldızı, ünlü bir çalıştırıcı geldi yine olmadı... Yıldırım Demirören artık bu takımı istikrarlı bir çizgiye taşıyacak 2-3 yıl takımın başında kalacak bir teknik adam bulmalı.. Günlük düşünmemeli.. Aynı yollardan Aziz Yıldırım da geçti. Çevresinin dolduruşu, medyanın ve taraftarın baskısıyla her yıl teknik adam değiştirdi. Sonunda Daum’u buldu ve 3 yıldı 2 şampiyonluk kazandı, birini son anda kaçırdı.

Yıldırım Demirören için getireceği isim çok önemli. Dileriz kumaşı iyi, Türkiye’nin şartlarına uyum sağlayacak, Türk futbolunu ileri taşıyabilecek bir isimle anlaşır Demirören.. Yerli ya da yabancı fark etmez.. Önemli olan başkanın sonuna kadar arkasında durması.. Seba’nın 3 yıl ikinci olan Milne’in arkasında durduğu gibi mesela..

Alkış beklemiyorum

BUGÜN Galatasaraylı oyuncuların veya taraftarın Fenerbahçe’yi alkışlayacağını sanmıyorum.. İki takım arasında artık bitmesi gereken büyük bir kin var..

Ama maç öncesi alkışlamamak demek, maç bitiminde tebrik etmemek anlamına gelmemeli. Fenerbahçeli oyuncular derbiyi kaybederlerse şampiyonu yendikleri için rakiplerini kutlamalı.. Galatasaraylı oyuncular kaybederlerse hem şampiyon oldukları, hem de iki kez kendilerini mağlup ettikleri için aynı tepkiyi göstermeli..

Gerçekçi olalım.. Maç öncesi alkışlamak gibi bir şey beklemiyorum.. Ama maç sonu bu güzelliği ve centilmenliği sergilemek iki takımı da daha büyük kılmaz mı?

Oftaş çıkmamalı

iNANAMIYORUM.. Gençlerbirliği Oftaş 1.Lig’e çıktı ve rakipleri dahil hiç kimse itiraz etmiyor.. Oysa dünyadaki örneklerine bakıldığında Oftaş’ın yerinin asla ve asla Gençlerbirliği ile aynı yerde olmaması gerektiği ortaya çıkıyor. Çünkü kurulma amacı tıpkı Real Madrid B veya Bayern Münih Amatör’de olduğu gibi alt yapıdan oyuncu yetiştirmek. Kulübün amaçları içersinde Süper Lig’de mücadele etmek yok. Çünkü uygar ülkelerde bir kulübün sahip olduğu ve alt yapısı olarak kullandığı bir başka takımı destekleyerek aynı lige çıkarma olanağı yok. Ama bu olanak İlhan Cavcav için tanındı. Şimdi Cavcav’ın elinde 3 yıl önce Asaşspor olarak devraldığı şimdi 1.Lig’e çıkarttığı bir takım var.

Ne olmalıydı? Daha önce Bursaspor B Takımı’nın yaşadığı gibi 2.Lig şampiyonu olsa bile Oftaş orada kalmaya ve alt yapı üretim ekibi olmaya devam etmeliydi.

Şimdi bunun sakıncalarını düşünebiliyor musunuz? Aziz Yıldırım Pendikspor, Özhan Canaydın Bakırköyspor, Yıldırım Demirören Kartalspor’u 1.Lig’e çıkartsa... Daha sonra başka başkanlara devredilse... Ne olur bu ligin hali?

Federasyon federasyon olsa, daha baştan alırdı önlemini.. Ama şimdi ligler tescil edilirse ortada çok vahim bir örnek olacak ne yazık ki..
Yazarın Tüm Yazıları