O kadro Yanal'da olsa

Zico bekleyecek. Rafael’siz, Borbiconi’siz Yanal da öyle. Hangi tilki daha sabırlıysa peyniri o kapacak.

Ama bir gerçek var ki Zico’nun elindeki kadro Yanal gibi gözüpek bir teknik adamın elinde olsa sarı lacivertli takımın başına ikinci bir facia gelebilirdi.

SOKAKTAKİ vatandaş Vestel Manisa-Fenerbahçe maçına konuşuyor kaç gündür. Bir anlamda Ersun Yanal-Zico düellosunun sonucunu merak ediyor. Bir tarafta

Türkiye’nin yetiştirdiği en yetenekli teknik adamlardan birisi, diğer tarafta dünya futbolunun yıldızı Beyaz Pele.

Futbol olarak iki teknik direktörü masaya yatırmak çok kolay bir iş değildir aslında. 10 maç iyi giden, 10 maçtır kötü gidene yeniliverir. Tüm veriler alt üst olur. Ama biz yine de Yanal ve Zico gözlemlerimizi aktaralım sizlere. Sezonun ilk maçıydı. Beşiktaş Tigana yönetiminde ilk deplasmanına çıkmıştı. Vestel Manisa hemen hiç pozisyon vermeden Meduna’nın golüyle yendi rakibini. İlk derbide ilk galibiyetini aldı.

Ardından Trabzonspor maçında öne geçti ama kazanamadı. Sonra Galatasaray’a karşı 2-0 öndeyken 2-2 berabere kaldı. Galatasaray Türkiye Ligleri’nin en iyi hücum eden takımlarından biri olmasına karşın Yanal savunmada o açıkları vermemeliydi.

Ligin ortalarına doğru gelinirken Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve Kayserispor’un Avrupa Kupaları’nda oynamalarının getirdiği avantajla puan farkını açtı Vestel Manisa. Yanal da ligin en popüler teknik adamı oluverdi bir anda. Hem Fenerbahçe hem de Galatasaray için adı geçmeye başlamıştı. Bütün bu verilerin yanında büyük bir kozu vardı Yanal’ın. Ekibini, takımını tamamen kendi kuruyordu. Eline verilen bütçe doğrultusunda en iyi transferleri yapmaya çalışıyordu. Devre arasında soyunma odasına giren, çıkan yoktu. Rahattı, hedeflerine ulaşmak için hırslıydı.

Futbol anlayışı olarak hiçbir zaman savunmayı benimsememişti Yanal.

Gençlerbirliği’nin başında UEFA Kupası’nda 4. tura çıkarken oynattığı futbolu Vestel’e adapte etmeye çalışıyordu. Topa sahip olur olmaz savunmayı boşaltmak, topu kaptırır kaptırmaz tüm hatlarıyla rakibin karşısına geçmek. Bu taktik Yanal’ın takımını lig liderliğine taşıdı. Ardından Antalyaspor karşısında son dakikada gelen galibiyet ilk uyarıydı. Sivas karşısında hem de 3 gol yiyerek alınan yenilgi ise takımın düşüşe geçtiğini gösteriyordu. Bu arada Rize maçında Borbiconi’nin performansını çok beğenmiştim. Bu oyuncunun da ayak parmağındaki kırık nedeniyle oynamayacak olması Zico’nun avantajı.

* * *

Dönelim Zico’ya. Zico çok ama çok zor bir tercihti Fenerbahçe için. Çünkü, teknik direktörlük kariyerinin tam tersi bir futbolculuk kariyerine sahipti. Pele, Ronaldo ve Romario’dan sonra Brezilya tarihinin en çok gol atan milli futbolcusuydu.. Oynadığı 88 milli maçta 66* gol atmıştı ve bu maçların sadece 3’ünü kaybetmişti.

Ancak Fenerbahçe’ye gelirken "Bravo" diyenler bile birkaç maç sonra eleştirmeye başladı Zico’yu. 5-6 hafta sonra en sert Daum karşıtları, "Keşke Daum kalsaydı" der oldular.

Oysa sorun ne Daum da ne de Zico’daydı. Sorun 100. yılını kutlayan Fenerbahçe camiasının inanılmaz büyük bir baskı altında kalışıydı.

Şampiyonlar Ligi’nden elenirken elinde sadece 3 yabancısı bulunan Zico artık ipin ucundaydı. Onu ipin ucundan alan adam bir anlamda Alex oldu. Gerçi internet sitelerinde zaman zaman Zico’yu eleştiren açıklamalar yaptı ama Randers, Ankaraspor ve Kayserispor maçlarında atılan gollerin hemen hepsinin altında Alex’in imzası vardı. Zico da "Taviz vermem" dediği 4-3-1-2 taktiğini, Daum’un 4-2-3-1’ine döndürüp Deivid’i kulübeye gönderiyordu.

Bu dönemde yönetim teknik direktör için olumsuz açıklama yapmıyor, Alex kulübün ve futbolcuların adına söylenecek her şeyi söylüyordu. Zico medyanın da baskısıyla tek forvet oynamaya başladı. Kanatları Tuncay ve Mehmet’le daha iyi kullandığı Kayserispor karşılaşmasında uzun süre sonra ilk kez taraftarını mutlu eden bir futbol ortaya koydu.

Zico; Deniz, Mehmet Yozgatlı, Uğur, Kemal gibi isimleri takıma adapte etmeye başladıktan sonra takım içinde rekabet daha da arttı. Mutsuz olan tek kişi ise sezona çok iyi başlayan ama yabancılar transfer edildikten sonra yedek kulübesinden çıkamayan Tümer oldu. Zico’nun, Tümer’i kazanmak için ilk onbirde şans verdiği Gaziantepspor maçında yıldız futbolcu tek asisti dışında pek başarılı değildi.

* * *

Pazar akşamı Ersun Yanal’ın en büyük kozu Rafael yok. Fenerbahçe’nin en önemli kozlarından biri Kezman da olmayacak. İki futbolcu da ceza alanı dışından şutla gol atabilen oyuncular. Fenerbahçe kazanmak için oyunu kanatlara yaymak ve Deivid’i beslemek zorunda. Alex, Appiah, Tuncay üçlüsü 8 asist yapmışlar. Bu üçlüden Tuncay’ın haftalardır ligde golü yok. Zico onu gol bölgelerine daha çok yaklaştırmak zorunda.

Ersun Yanal, "Artık dünya hızlı futbol oynuyor. Biz ise orta alanı çok yavaş geçiyoruz. Ve o bölgede fiziksel mücadelede zayıf kalıyoruz" demişti. İlk 8 hafta 4, son iki haftada ise 5 gol yiyen Vestel’in Fenerbahçe’yi tuzağa düşürmek için en önemli planı Lugano-Edu ikilisinin arasına bol bol ara pası atmak olacak.

Fenerbahçe, Koch varken fiziksel gücü en yüksek takımdı. Buna karşın Manisa’ da üstelik 1-0 öndeyken Ersun Yanal’dan 5 gol birden yedi. Zico bir anlamda bu maçın rövanşını almaya çalışacak. Tekrar tekrar o maçın kasetini seyrettiğine eminim. Saldırmayacak. Tıpkı Gaziantepspor maçında olduğu gibi topu dolaştırıp Manisa’nın üzerine gelmesini bekleyecek. Yanal da aynı taktiği uygulamayı düşünüyor bence. İki tilki de bekleyecek. Daha sabırlı olan peyniri kapacak. Ama bir gerçek var ki Fenerbahçe’nin elindeki kadro Ersun Yanal gibi gözüpek bir teknik adamın elinde olsa, sarı lacivertli takımın başına ikinci bir facia gelebilirdi.

* Kendi internet sitesinin verilerine göre.
Yazarın Tüm Yazıları