Avrupa’da 7 maçta 8 gol atılıyor. Bizde 9 önemli maçta 39 gol. Bu savunmalarla Monaco’daki kura çekiminden öte gitsek iyidir. Rakamlar ortada.. Atan değil, yemeyen kazanıyor.. Alacağınız kupaya kanmayın.
MİLAN-INTER derbisi 1-0 bitiyor.. Barça-Real 1-1.. Şampiyonlar Ligi’nde Barça, Milan’ı 1-0 yeniyor. Arsenal-Juventus ve Benfica-Barça eşleşmelerinde 2 maçta 2’şer gol atılıyor.. Arsenal-Villarreal’de 1 gol.. 8 üst düzey maç toplam 9 gol.. Maç başına gol oranı 1.12..
Bir de geçen haftayı hatırlayın.. Galatasaray-Rize maçında 6, Vestel Manisa-Fenerbahçe maçında 8, Gaziantep-Beşiktaş maçında 4 gol var. 3 maçta toplam 18 gol, yani maç başına 6 gol.. Bu üç takım bizi gelecek sezon Avrupa Kupaları’nda temsil edecek.. Yedikleri toplam gol sayısı 9. Üstelik kalelerde Rüştü, Mondragon ve Cordoba var..
Ligde 9 maçta 36 gol atılmış.. Maşallah, maç başına 4 gol.. Kupadaki en kritik eşleşme Fenerbahçe-Galatasaray maçlarıydı. İki maçta 8 gol.. Maç başına yine 4 gol..
Konsantrasyonun önemi
Kupanın devamında, yarı finalde Fenerbahçe iki maçta 7 gol atıyor, Beşiktaş-Gaziantep eşleşmesinden 6 gol çıkıyor.. İki maçta toplam 13 gol..
Hepsini topluyorum.. Ligde geçen hafta 3 İstanbullu’nun 3 maçında 18, kupada çeyrek finaldeki iki derbide 8, kupa yarı finalindeki 4 maçta 13.. Etti mi size 39 gol.. 9 maçta 39 gol.. Ortalama 4.33 gibi korkunç bir rakam.
Alan memnun, satan memnun.. Lütfen kimse kimseyi kandırmasın.. Bu lig çok heyecanlı geçti. Finali müthiş olacak.. Herkesin bir iddiası var. Kupada da öyle.. Önemli bir final bizi bekliyor.
Ama bu savunmalarla Monaco’daki kura çekimine takılır kalırız.. Zaten şampiyonumuz bile öneleme oynayacak. İkinci, üçüncü sınıf takımlara elenir yine kendi ligimize kendi heyecanımıza döneriz..
Peki kurtuluş nerede? Kurtuluş, konsantrasyonun sağlanmasında.. Takım savunmalarının geliştirilmesinde. Bütün savunma yükünün gerideki 3-4 oyuncuya bırakılmamasında.. Savunmadaki oyuncuların da artık çabuk, mücadeleci ve agresif isimlerden seçilmesinde..
Türkiye’de kanatlardan sert orta yapan hemen hemen bir-iki futbolcu var. Bunların biri Ümit Özat, diğeri Hasan Şaş. Bir de duran toplarda Alex.. Onun dışında sürekli doldur-boşalt oynayan ve savunmaları göbekten delmeye çalışan bir futbol zihniyetine sahibiz. Neden, çünkü kolayı bu.. Sert, kavisli orta yapmak zahmetli iştir. Adam eksiltmeyi gerektirir.. Verkaçı gerektirir.. Sürekli ileri çıkmayı, geri dönmeyi gerektirir.. Hepsi yüksek konsantrasyon ve çalışmayı beraberinde getirir.. Bunlarla kim uğraşır ki..
Savunmacı bile olsanız, atarsınız bir duran top golü, bir hafta manşetlerdesiniz. Soyunma odalarında forma dağıtır, bütün haftayı rahat geçirirsiniz..
İyi hoca maske düşürür
Giray Bulak gibi, Ersun Yanal gibi, Ertuğrul Sağlam gibi, Aykut Kocaman, Mesut Bakkal gibi teknik adamların takımları karşısında maskeniz düşer veya düşer gibi olur..
Ya "Bir yenilgiden ne çıkar" diye avutursunuz kendinizi ya da elle-kolla, kolay penaltılarla gelirsiniz ligin finaline..
Sözüm iki takımın oyuncularına..
Sözüm özellikle "Bana ne savunmadan" diye düşünenlere..
Sözüm onlara milyon dolarla sayan yöneticilere.. Rakamlar ortada.. Atan değil, yemeyen kazanıyor.. Alacağınız kupaya kanmayın.. O yüzden kanmayın alacağınız kupaya.. Bakmayın bu derbiye .. Güzel maç olsun, gözümüz doysun..
Ama bundan sonra bu ülke de biraz da doğru dürüst "savunma" olsun..
Ofsaytı yakalamak...
Bu yazıyı yazdığım sırada hakemler belli değildi. Ama isimlerin çok önemi yok zaten. Yazıyı yazarken Henry topu Villareal ağlarına gönderiyor ama yardımcının bayrağı "nizami" golü yok ediyordu.. Hem de olabilecek en üst düzey maçlardan birinde..
Bir kural ofsayt, hep dilimizdeki.. Hatta zaman zaman futbolun dışındaki unsurlar için bile kullandığımız bir terim. Şimdi bir uygulama yapmanızı isteyeceğim. Tabii olanağınız varsa ve canınız isterse..
Eğer bir odadaysanız tam karşınızdaki renkli bir objeyi hizalayın. Sonra bir arkadaşınızdan o objenin yanına gitmesini isteyin. Ardından elinde top olan bir başka arkadaşınızı odanın diğer ucuna yerleştirin. Ve iki arkadaşınızdan aynı anda hareket etmesini isteyin. Biri eliyle tam topu atarken, diğeri renkli objenin bir adım önüne geçecek..
Kafanızın karıştığını biliyorum. Ama ofsayt bu kadar zor bir iş işte.. İki gözünüz iki olayı aynı anda fark edecek. Yanılma payınız sıfır olacak.. Bir de bunun 50-60 metreden ayakla atılan paslar için düşünün..
Adam koşarken ne yapacağı belli değilken aniden ara pası atıyor.. Siz hem bir forvet kadar çabuk olup ileri-geri koşacaksınız, hem de topun ayaktan çıktığı anı yüzde yüz isabetle yakalayacaksınız.. Of, of, of.. Ben karar verdim. Bundan sonra "ofsayt"tan gol atan hakemlere olumsuz tek kelime etmeyeceğim.. Şampiyonu belirlese bile..