Golü kim yiyecek?

ANKARA’da çok ilginç bir gün daha yaşandı. Aslında işin içine Genel Kurul, seçim gibi maddeler girdiğinde Futbol Federasyonu her zaman ilginç boyutlar alıyor. Tıpkı perşembe günü olduğu gibi.

Aslında tüm kulüplerin istediği belli. Daha çok maddi imkan, daha çok tesis için arazi. Hükümetin bu projelere onay vermesi, Federasyon’un yeni atılımlar yapması.

Naklen yayın ihalesi işin şifresi. Kavganın en büyük nedeni. Paranın büyük bir kısmı oradan geldiği için kavganın büyük kısmı da bu nedenden kaynaklanıyor. Bir başka önemli neden, seyircinin tribünden kaçması. Fenerbahçe Avrupa standartlarında bir stada sahip ama stadını dolduramamaya başladı.

Galatasaray en iddialı Avrupa Kupası maçını, üstelik naklen yayın şifreli kanaldayken boş tribünlere oynadı. Beşiktaş de pek farklı değil, Trabzonspor da.

Ligde çekişme az mı deseniz, Üç Büyükler birbirine çok yakın, lider bir Anadolu takımı, Kayserispor yine iyi futbol oynuyor. Kupada çok çekişmeli maçlar var. Ama ortada yine de yeterli seyirci yok. Naklen yayın, seyirci azlığı derken bir başka sıkıntı, takımların altyapıya giderek daha az önem vermeye başlamaları. Ankara’daki Genel Kurul büyük bir sorun yumağının belli bir kısmıydı sadece. Spor adamlarından çok, kulüplerin savaşı haline gelen futbolda, FIFA’nın, UEFA’nın gözlemciliğine ihtiyaç duyulacak hale geldiğimiz, FIFA Başkanı’ndan bir gün arayla birbiriyle çelişkili mektuplar aldığımız, kulislerin, televizyon reklamlarının uçuştuğu ortamda arkama yaslanıp düşündüm.

Bakalım bu işin sonu nereye varacak, bu kez golü kim yiyecek? Hangi kulüp savaştan karlı çıkacak? Federasyon Milli Takım’a sarılmak dışında başka şeylerle uğraşacak mı? Herkes kendi kapısının önünü temizlemeye başlayacak mı? Yoksa tavizler artacak, küpler daha çok mu dolacak?

Bir panelin ardından

GEÇEN hafta Diyarbakır’da "Güneydoğu’nun kalkınmasında medyanın rolü" konulu bir paneldeydik. Patlayan bombanın, ölen çocukların üzüntüsünü yaşıyordu kent. Peki ne olabilirdi Güneydoğu’nun kalkınmasında medyanın rolü? Sporun kalkınmasında medyanın rolü ne kadardı acaba? Bu sorunun yanıtı aslında yerel medyanın gücünde saklı. İstanbul medyasını sürekli büyük bir rakip gibi gören bir çok kent medyası var ülkede. Bu rekabet için faydalı. Ama iş "İstanbul bizi sevmiyor"a varınca tehlikeli. Panelde "İstanbul medyasının umut vaat eden genç isimleri gelip bu bölgede bir süre görev yapmalı" dendi. Biz sporcular zaten görevimiz gereği Türkiye’nin dört bir yanını dolaşmak durumundayız. Az veya çok süreli. Ama yerel medyanın güçlenmesi için asıl onların içlerinden iyi olanların mücadele edip yükselmeleri, İstanbul’a gelmeleri, adlarını duyurmaları ve mücadelelerini daha yüksek noktalarda vermeleri gerekir.

Örneğin panele Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker de katıldı. Neden, çünkü Diyarbakır milletvekili olmasının büyük rolü vardı bunda. Medya o yörede sporun evlere, okullara girmesini destekleyebilir. Yörenin tek sportif motivasyon kaynağının Diyarbakırspor olarak kalmaması gerekir. Belli bir spor dalını hedef seçen çocuklar terörün tuzağına düşmekten uzaklaşır. Zihinleri açılır. Spor medyasının vereceği en büyük destek sporun Güneydoğu’da bir kalkınma aracı olarak kullanılmasına yardımcı olmaktır.

Eşleşme

SEZONUN ikinci yarısı bol bol korner gollerine sahne olmaya başladı. Özellikle şampiyonluğa oynayan takımlar kornerden gelen toplarda ya gol buldular ya da kalelerinde gol gördüler. Ancak bu gollerin önemli kısmı yerleşim ve eşleşme hatasından oluştu. Örnek mi? Galatasaray’ın kornerlerdeki en etkili ismi Servet. Sarı kırmızılı takım Rizespor karşısında tam 3 golü kornerlerden buluyor. Ama Servet’i tutmaya çalışan oyuncu Fahri. Zaten pozisyonu ve fiziği gereği hava hakimiyeti çok fazla olmayan Fahri’yi, "Neden Servet’i durduramadın" şeklinde suçlamak doğru olmaz. Doğru soru, "Neden Fahri rakibin en etkili duran top silahını tutmak üzere görevlendirildi" demek olmalı.

Frikik deyince

AVRUPA’dan futbol programlarında Lyon’un frikikçisi Juninho’yu izliyorum. Bu hafta yine uzaklardan bir gol attı. Bana göre dünyanın en iyi frikikçisi. Fenerbahçe’de ise sol ayağını mükemmel kullanan isimler var. Aynı zamanda sağ ayağıyla isabetli frikik atanlar da kadroda. Kezman, Deivid, Kazım, Lugano sağ ayağını duran toplarda iyi kullanan isimler. Carlos, Alex, Vederson ve Uğur da sol ayağını. İlginçtir sarı lacivertli takımın tek frikik golü şu an kadroda olmayan Tümer’den gelmiş. Bu arada Roberto Carlos bol bol frikik atıyor ama çoğunda isabet bulamıyor. Oynadığı futbol, isabetli ortaları ve hırsıyla alkışlanan Carlos’un frikiklerde aynı başarıyı gösterememesi ise F.Bahçe’nin sonuca gitme şansını azaltıyor.
Yazarın Tüm Yazıları