Ayna ayna güzel ayna!

BU yazıdan sonra beni tanıyan, seven, değer veren birçok meslektaşım bile benden soğuyacak, nefret etmeye başlayacak..

Çoğu kişi bu yazının nedenini başka yerlere çekmeye çalışacak. O yüzden önce şeffaflık. Hayır konu sadece Fenerbahçe değil.. Sadece futbol değil.. Aslında sadece spor değil.. İsteyen istediği şekilde anlar.
5 yıldır Hürriyet’teyim. 5 yıl boyunca istediğim konuyla ilgili yazı yazdım. Kötü günlerimde gazetem hep arkamdaydı. Muhabirlik, editörlük, dergicilik, spor müdürlükleri yaptım. Futbolun, futbolcunun, teknik adamın, yöneticinin iç dünyasını iyi bilirim. Yazarlık ve yorumculuk yaparken arkasında durduklarım da oldu, karşısına geçtiklerim de.. Hakkımda dedikodular ürettiler. Televizyon programlarında, spor sayfalarında inanılmaz suçlamalarda bulundular. Şimdi onların bazılarıyla aynı binada çalışıyor olmak da hayatın bir cilvesi.
Fenerbahçeli’yim ve yayıncı kuruluş Lig TV’de yorumculuk yapıyorum. Yazacaklarımın yine menfaat ilişkisi içine çekileceğini biliyorum. Ama en büyük düşmanlarım bile bu konularda beni iyi tanıdı. Atacakları her okun kendilerine döneceğini iyi bilirler. Tek işim gazetecilik. Kazandığım her şey kayıtlı, ortada. Bazen duygusal tarafım ağır basar.. Fenerbahçeliliğim öne çıkar. Hata da yaptığım olur, yanlış saptamalar da bulunduğum da. O yüzden her gece gözümü tavana diker, bu mesleği bana verdiği için Allah’a şükreder, yaşadığım günün değerlendirmesini yaparım. Aynaya bakarım gizli gizli. Sevdiklerim için dua eder, uyurum.

O hataları Denizli de yaptı

PIRIL pırıl insanlar tanıdım medyada. Bunlardan biri Mehmet Demirkol.. Kişiliği, duruşu, hayata bakış açısıyla örnek biri. Çoğu konuda ayrı fikirlere sahibiz. Ama bu onu takdir etmeme engel değil.
Mehmet, Fenerbahçe-PAOK maçı sonrası, “Bu takım hem fiziki hem de takım organizasyonu açısından son 30 yılın en kötüsü” demiş. Bütün taraftarların “Acaba ne diyecek, ne yazacak” dediği biri Mehmet. Aydınspor’a 6-1 yenilerek başlamıştı Fenerbahçe 90-91 sezonuna. Galatasaray’a 4-1 mağlup oldu.. 53 gol atıp, 53 gol yiyerek sezonu 5. bitirdi. Kalesinde Schumacher vardı, kulübesinde Hiddink. Futbolcular hayalet gibi olurdu bazen. Hani o, “Avrupa şampiyonu Hiddink’e bile zaman verilmedi” dediğiniz sezon.. 87-88 sezonunu bilir misin bilmem? Rıdvan’ın ilk geldiği dönem. 8. bitirdi ligi Fenerbahçe.. Şampiyon Galatasaray’dan 35 puan fark yedi.
80-81 sezonu da giriyor son 30 yıla? Fenerbahçe’nin averajla kümede kaldığı sezonu bilmem hatırlar mısın? O takımın oynadığı futbolu?
Aragones dönemi örneğin.. Kayseri’den yenen 5 golü. İstanbul Belediye maçını. Arsenal faciasını..
Evet Mehmet.. Aykut kötü başladı, hataları var. Ama Mustafa Denizli bile o hataları yapmadı mı? Üç büyüğü de kurtaran, Türk futbolunda zincirleri kıran adam Avrupa’da “sıfır” çekmedi mi? Sezonun ortasında ayrılmak zorunda kalmadı mı?

Onları da severim

HALİL Özer de değerlidir benim için. Habertürk Spor Müdürü şimdi. “Ben Aykut’layım ya siz” başlıklı yazım sonrası gazeteciliğimi sorguladı. “Bundan sonra Kocaman’ı nasıl eleştireceksin?” dedi Halil. Gazeteci tarafsız olmalı değil mi? Mesela bir kulüpte 2. başkanlık falan yapmamalı. Ya da takım kötü giderken, duyumlar üzerine çok ciddi suçlamalarda bulunmamalı? Elindeki kadehle rakip takımın yönetici veya taraftarlarıyla kavga etmemeli? Sen böyle bir gazeteciden, “Gel, spor müdürüm” ol teklifi alsan ne yapardın Halil? Aynaya bakar mıydın?
Ertuğrul’u, Denizli’yi, Terim’i, Güneş’i, Şifo’yu, Rıza Çalımbay’ı, Metin Tekin’i, Ali Gültiken’i, Feyyaz’ı, Ünal’ı, Hakan’ı, Tolunay’ı, Tugay’ı, Abdullah Avcı’yı ve ismini yazmadığım benzer karakterdeki isimleri çok severim ve gözümü kırpmadan onların “yanında” olurum Halil. Ama herkes bilir.. Oğuz ve Aykut’a olan sevgim daha başkadır. Belki de Fenerbahçeli olduğum içindir. Peki senin tuttuğun bir takım var mı Halil? Sevdiğin ve desteklediğin kişiler? Ya da karşısına geçtiklerin? Yoksa bütün kararlar benim mesleğe başlamamı sağlayan genel yayın yönetmeninden mi geçiyor?

Duymadın Gürcan

VE sevgili Gürcan.. Sadece mesleki açıdan değil, bir arkadaş olarak omuz omuza verdiğim bir değer.. Aykut Kocaman’ın, 7-8 gazeteciyle birlikte yediği yemek sonrası bir yazı kaleme almıştı.. “Altan, Aykut’un savunmasını üstlenmişti” imasını yaptı. O yemekte Aykut’a üç can alıcı soru sordum. Birini yazılmamak şartıyla yanıtladı. Lig TV’deki partnerim Tayfun Bayındır bu uyarıyı duymadığından olacak, kaleme alıp bizi atlattı..İkincisi, “Güiza, Deivid, Önder gittikleri takımlarda başarılı olurlarsa, Milli Takım’a yükselirlerse zorda kalmaz mısın?” sorusuydu. “Olabilir. Her kararda risk vardır. Ben bu riskleri almak için buradayım. Hata da yapabilirim” diye yanıtladı Aykut.Üçüncü soru, “Young Boys maçları öncesi transferleri geç yaptınız? Eksik bir kadroyla çıktınız ve elendiniz. Neden takım daha önce hazır hale gelmedi?” şeklindeydi. O da kendince nedenlerini açıkladı Gürcan. Belki o sırada Ömer Temelli ile koyu bir sohbette olduğun için bu soruları duymamış olabilirsin..

Kurallar herkes için

ERMAN Toroğlu benim için önemli biri, önemli bir marka. Onun maç izlemek için harcadığı enerjiyi takdir etmişimdir. Birçok konunun üzerine çekinmeden gidişine de. Son yazısında “elenenleri” yerden yere vurup, “eleyenler” üzerinden prim yapma niyetinde içindeydi Erman Abi. Üzüldüm. Yenen iki talihsiz golü Markus Merk’in gelişine bağlamış.
Erman Abi, F.Bahçe ve G.Saray geçen yıl aralarında oynadıkları derbiye kadar şampiyonluk iddiası taşıyorlardı. İkisi de Avrupa Ligi’nde gruplarını lider bitirdi. Elendikleri takımların biri kupayı aldı. F.Bahçe iki kupayı son anda kaybetti. Diğer branşlarda tarihinin en parlak sezonunu yaşadı.. Sporsorluk konusunda dünyanın en önde gelen hamlelerini yaptı.. Cannes’da bize yaşattığı an’lar seni bilmem ama benim için, Türk kadını için, Türk insanı için gurur an’larıydı.. Nevin Yanıt’ın elinden tutup Avrupa’nın en hızlı kadını haline gelmesini sağlayan kulüptü.
Futbolda yenen iki talihsiz gol üzerine yorum yapmak kolay Erman Abi. Mesela Beşiktaşlı olmak şimdi. Quaresma ve Guti’nin alınışıyla morallenen camianın arkasında durmak. R.Carlos, Anelka, Ortega, Elano, Keita, Dos Santos gibi dünya yıldızlarını görmezden gelmek..
Markus Merk’e kafayı takmak mesela. Almanlar’ın Türk şirketlerine, Türkler’in Alman şirketlerine CEO olduğu bir dönemde. Yabancı futbol adamlarının, spor yazarlarının spor sayfalarımızda boy gösterdiği şu dönemde. Merk’in bazı yorumları tartışmaya açık. Çünkü futbol tartışmaya açık. Ama kurallar herkes için ortak olmalı Erman Abi. Örneğin milyonlarca dolar verip yayın ihalesini alıyorsanız Avrupa Ligi’ni yayınlayan D-Smart’ın, Süper Ligi yayınlayan Lig TV’nin, milli maçların yayıncısı NTV’nin haklarına saygı duymak zorundasınız.. Bu konuda öncülüğü de senin gibi etkili insanlar yapmalı. Yasak yerlere girip çekim yapan Kanaltürk’ün kameramanlarına “sarı kart” göstermeli.

Benim işim maça gitmek

SEVGİLİ Serdar Ali, sevgili Hakkı Yalçın ve diğer meslektaşlarım. Üstü kapalı olarak Aykut Kocaman’ı bazılarından akıl almakla suçluyorsunuz. Hamlelerini kendi futbol zekasına değil de, örneğin benim fikirlerime yoruyorsunuz. Ben de gülüyorum. Aykut’u çok severim. Ama son 10 yılda üç kez oturup konuştuk karşılıklı. Ankaraspor’dayken röportaj yaptım. Daum’un ayrılışı sonrası 2 saat kadar sohbet ettik. Almanya kampında Gürcan’la birlikte kampın son günü bir-iki saat sohbet ettik. Daha sonra telefonla bile görüşmedim. Sonuna kadar yanında olacağım Aykut’un, Oğuz’un, Ertuğrul’un, Güneş’in, Avcı’nın.
Çünkü benim işim; kalemimi inandığım doğrular uğruna kullanmak. İnandığım insanların Ferguson, Wenger, Mourinho olmaları için destek olmak. Bir yandan da hatalarını en can alıcı şekilde önlerine sermek.
Benim işim, “Beni yemeğe çağırmazsan, transfer haberi vermezsen, benimle röpartajı kabul etmezsen, seninle uğraşırım” tehditleri savurmak değil.. Benim işim maça gitmek.. Sahada olmak. Gece ve gündüz.. Yağmurda ve çamurda.. Gölgede ve güneşte..
Benim işim; yeri ve zamanı geldiğinde aynaya bakmanızı sağlamak.. Her gece uyumadan önce benim yapmaya çalıştığım gibi..
Yazarın Tüm Yazıları