YENİ yılın ilk saatleri televizyonda zap yaparken gördüm seni.. Bir anda gözüm takıldı ekrana.. Ürgüp’te, eşin ve Samet’le birlikte balona biniyordun.. Eşine sımsıkı sarılmıştın..
46 kez Brezilya Milli Takımı’nda oynamak, kaptanlığını yapmak, iki kez Brezilya’da 'yılın futbolcusu' seçilmek, 2004 yılındaki Copa Amerika’nın 'en iyi futbolcusu' ve 'asist kralı' olman aklımda. Fenerbahçe’deki muhteşem performansın.. Şampiyonlar Ligi’nde asist kralı oluşun, 102 yıllık kulüp tarihinde gol kralı olan tek yabancı futbolcu unvanına erişmen..
Bir Türk gibi, büyük bir saygınlıkla Fenerbahçe kaptanlığını yapman.. Kendine özel tribünün olması.. Düşündüğünü, doğru bildiğini çekinmeden söylemen, senin adını duyduğumda ilk akla gelenler..
Yerli-yabancı bütün ülkenin futbolcuları tarafından, 'en değerli yabancı' gösterilmen.. Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli yıldızlarından Hagi’yle kıyaslanacak kadar görkemli istatistiklerin..
Samsunspor’a sağ ayağınla attığın o muhteşem gol.. CSKA filelerini bulan o füzen.. İnter maçında Deivid’e verdiğin gol pasının öncesinde attığın inanılmaz çalım.. Hemen hepsinde skora etki ettiğin Galatasaray maçları.. İnönü’de Rüştü’ye düşe kalka attığın gol..
Geldiğinden beri basına verdiğin her karede inanılmaz görüntü sergilemen.. Saygınlığın, eşine bağlılığın, özel hayatındaki dengen.. Adamlığın.. Kendine bakman.. Profesyonelliğin.. F.Bahçeliliğin.. Alex de Souza, dendiğinde hiçbir zaman unutulmayacak özelliklerinden birkaçı sadece..
* * *
Benim için, sadece benim için değil, taraflı-tarafsız bütün futbolseverler için 'bir değersin' sen.. Zor günlerinde, bütün arkadaşlarının kenetlenip sana gol attırmaya çalışmalarına neden olacak kadar takım içinde sevilen birisin..
Her an, her pozisyonda sahadaki her futbolcunun yerleşimini hissedebilecek kadar zekisin.. Ve hepsinin ötesinde, gerçek bir "lidersin" Fenerbahçe için..
Evet Alex.. Bir aydır sert bir şekilde seni eleştiren biri olarak.. "Barça olmak için Alex’siz bir düzen gerek" diyen biri olarak.. Sana bir teklifim var.. Bu kulübün tarihine geç.. Sözleşmeni uzatıp uzatmamandan çok Fenerbahçe’ye verebileceklerini düşün.. Muhteşem kariyerinin aşağı doğru inmesine izin verme. Takımın kaptanı, beyni, tribünlerin sevgilisi olarak; F.Bahçe’nin geleceğinde yer al!
Hakan Şükür’ün yapmadığını yap. İstersen Fenerbahçe’yle sözleşmeni uzat.. Bir ya da iki yıl.. Ama, yeni bir takım kurulması için geri adım at. 'Yedek oturmayı' baştan kabul et, hatta 15-20 dakikalık süreleri göze al. Türkiye’deki ve dünyadaki genç yetenekleri kulübüne kazandıracak bir beyin ol.. Onlara; Gökhan, Özer, Sercan gibi gençlere, aklını kullanmasını, topu koşturmasını öğret.. Rakiplerinizi çözecek taktikler üret, teknik direktörünün sağ kolu ol..
Başkana git ve "Ben Alex de Souza.. Bu takımın Alex’li ya da Alex’siz çok daha iyi noktalara gelmesi için, Kiev gibi takımlara elenmemek için, Fenerbahçeliler’in en büyük hayali Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu için elimden geleni yapmaya hazırım" de..
Futbolcudan, kaptanlıktan, yıldızlıktan öte bir adım at Alex.. F.Bahçe’nin Beckenbauer’i ol..
Bir stat var orada
PAZARTESİ günü Kayseri’deydim.. Kanal 38’in 5. kuruluş gecesine katıldım. Birçok ulusal kanaldan daha iyi imkanlara sahip olan Kanal 38’in çalışanlarının heyecanını, disiplinini görmek beni sevindirdi.. Kayseri’ye davet sadece geceyle ilgili değildi bu arada..
Avrupa’nın en modern spor komplekslerinden birinin son halini bir kez daha görme şansı buldum. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, stadı gezdirdi Ümit Aktan, Osman Tanburacı ve bana.. Uzun uzun anlatmak istemiyorum.. Ama o kara kışta bile nasıl çalışıldığını görmek beni mutlu etti. Amaç İspanya maçıyla stadı açmak aslında..
Fatih Terim pazartesi günü stadı gezip bilgi alacakmış. UEFA’ya pazartesi günü bildirilmek zorunda olduğu için İspanya maçının orada oynanma şansı pek yüksek değil.. İkinci alternatif Ermenistan maçı.. Yöredeki Ermeni azınlığın da varlığı düşünüldüğünde etkileyici bir fikir gibi geliyor..
Üçüncü ihtimal ise; Arjantin, Brezilya, Almanya gibi dünya devlerinden biriyle hazırlık maçı yaparak stadı açmak.. Hangisi olursa olsun, Kayseri’deki stadın ve dev spor kompleksinin büyük bir kazanç olduğu kesin..
Suni üçlü...
SUNİ çim tartışmaları hiç bitmedi bu sezon.. Açıkçası benim net bir fikrim yok.. Çünkü Ankara’daki takım sayısının çokluğu normal bir çim sahayı bitirecek düzeyde.. Ama suni çimin de futbolcu için çok hoş bir ortam olduğunu düşünmüyorum..
Bir de; "Suni çim evsahibi için avantaj" tezinin çürüdüğünü gördüm.. Nasıl mı? 16 hafta sonunda iç saha puan cetvelinin en alt sırasındaki üç takım hangileri biliyor musunuz? Hacettepe, Gençlerbirliği, Ankaragücü.. Tesadüf mü, hayır.. Ya çimden ya yönetimden gibi geliyor bana..