25 Haziran 1982.. İspanya’nın Vigo kentindeki Balaidos Stadı’nda Dünya Kupası’nın en kritik maçlarından biri oynanıyor..
Grubun son maçlarını aynı güne koymayan FIFA bu uygulamasından en çok pişman olacağı maçın oynandığını 10. dakikadan sonra fark ediyor.
Çünkü Almanya fırtına gibi başladığı maçta Avusturya ağlarını Hrubesch’le havalandırdıktan sonra birden duruveriyor..
İki takım oyuncuları tarihe "kara leke" olarak geçecek bu maçta 80 dakika tek bir önemli akın bile geliştirmeden "top çevirerek" maçı tamamlıyorlar..
"Alan da razı veren de razı" olarak kolkola ikinci tura çıkıyorlar..
Almanya’yı 2-1 yenen Cezayir ise evine dönmek zorunda kalıyor..
Tam 26 yıl geçti bu kötü anının üzerinden..
Ve Euro 2008’de Almanya ile Avusturya yine aynı gruba düştüler..
Yine grubun son maçı onların arasında..
Bakalım dün tel tel dökülen Almanya, Viyana’dan alacağı bir "farklı galibiyet" ve Polonya’nın Hırvatistan’ı yenmesiyle bu kez Portekiz’le eşleşmekten kurtulabilecek mi?
Umarım Viyana’da yerimizi alırız
Her neyse..
Bu işin ahlaki boyutu..
Sportif boyutuna bakacak olursak; Bilic’in iyi bir takım kurduğunu görebiliyoruz..
15 milyon pound’luk yeni Tottenhamlı Modric dışında ilk onbirdeki tüm oyuncularının yurt dışında oynadığı Hırvatlar öncelikle Jansen’in bulunduğu Alman sol kanadını Corluka ile çökerterek başladılar işte..
Ardından orta sahadaki Kovac-Modric-Srna üçgenindeki kısa ve akıllı paslaşmalarla gardını iyice düşürdüler Löw’ün öğrencilerinin..
"Fenerbahçe’de çalıştıktan sonra dünyanın her takımını çalıştırırım" diyerek kendisine "Klinsmann’dan sonra Alman Milli Takımı’nın boşluğunu doldurabilecek misiniz?" şeklinde soru soran gazetecilere iddialı bir yanıt veren Löw,Bilic karşısında tam anlamıyla "tuş" oldu..
Şimdi artık gözler pazarteside..
Umarız B Grubu’nun final maçlarını seyrederken rakibimizi bekleyen ülkenin gazetecisi olarak yerimizi alırız Viyana’da..