HTP’ nin yapmış olduğu Reklam Algı Etki Araştırması’nın geçen haftaki sonuçlarına göre son Cem Yılmaz’lı Opet reklamı % 42 oranı ile en fazla anımsanan, % 63’oranıyla da en çok beğenilen reklam.
Geçen hafta sözünü ettiğim "eşek maskeli hırsızların" başrolde olduğu Total reklamı ise listeye bile girememiş durumda.
Kesinlikle yaratıcı fikri, "potansiyel mesajı" daha iyi bir reklam ama daha az bağırmasını bir yana bırakırsak, "beğenilecek noktaları", dolayısıyla "tutunma" etkisi az..Çünkü akıllara pelesenk olacak "yerel zokası" az.
Reklamın sonunda çıkaracaktı hırsızlardan biri diğerinin maskesini "Anır lan! Hani aldığımız benzin iyi çıkmazsa anıracaktın" diyecekti. Maskesi inen kepçe kulaklı hırsız da "Aiii..Aiiii" diye anıracaktı..
Bak Total reklamını da anımsamayan kalıyor muydu!
Burası Türkiye..Dikkati çekip akılda kalmanın yolu bu! Ha o zaman da Türkiye’de çekilip diğer ülkelerde de yayınlanacak Total reklamının, diğer ülkelerde yayınlanma şansı olurmuydu onu bilemem. Aslında bilirim. Olmazdı. Burası Türkiye ve Türkiye başka yerde yok!
Suyunu çıkarmak
HAVAYOLU firmaları arasındaki rekabet ilginç boyutlar almaya başladı. "Rekabet" kuralları açısından bir sorun yok ama promosyonlar, fiyat indirimleri, indirimlerin duyuruları "tüketici" sınırlarını zorlayacak nitelikte. Bir uçusta sınırlı sayıda koltuğun fiyatı dibe vurduruluyor, reklam yoluyla dikkat çekiliyor, yığın talep yaratılıyor...Sonra?
Sonrasını bilen yok. Promosyondan yararlanma şartları şeffaf değil. Kime "ucuz" bilet satılıyor bilmiyoruz. "Canım, ilk arayana satılıyordur işte daha ne olacak" akla gelen ilk mantıklı yanıt ama nereden bileceğiz öyle olduğunu? Gerçekten her uçuşta kaç koltuğun "dibe vurmuş fiyattan" satıldığını kim denetleyecek?. Promosyondan belki çalışanların eş dost ve akrabaları yararlanıyor tarafsızlılığın garantisini kim verecek?
Hem havayolu şirketleri bunu yapıyorsa yakında sinemalar, konserler, otobüsler, lokantalar, oteller, stadyumlar; yani koltuk satan diğer yerler niye böyle davranmasın?
Ben size yakında ne olacağını söyleyeyim. Gazete köşeleri, ilgili bakanlıklar şikayetten geçilmez. Bir süre sonra da bu tür "koltuk promosyonları" ya milli piyango idaresininin "özel çekilişler" kapsamına alınır ya da tüketiciyi koruma kanunun "kampanyalı satışlar" kapsamına..
Denetlemek için bir yol bulunur anlayacağınız. Ne diyoruz? Liberal ekonomilerde kendini denetleyemeyeni gün gelir denetlerler! Görünmez kural hep çalışır. Ama Türkiye gibi liberal zihniyetin tam da anlaşılamadığı ülkelerde firmalar ipin ucunu kaçırınca bazen yasa koyucular onlardan da vahşi olabiliyor. En iyisi öz denetim..
Herkes üniversitede okuyabilir mi
HER sorunu getirip ÖSS’ye bağlamak moda oldu..Bir haftadır gazetelerde okullardaki şiddet olaylarını okuyorsunuz, televizyonda dinliyorsunuz.
Ben de bu arada boş durmadım. Çok sayıda lise müdürüyle yüz yüze görüşme yaptım. Sorunları dinledim. Ve diyorum ki "sınıfta kalma diye birşeyin olmadığı" bir ilköğretim ve lise sisteminde iyi ki ÖSS var.
Çalışanla çalışmayanı, üniversite eğitimi için yeterli ile yeterli olmayanı birbirinden ayırmak hiç bu kadar önemli olmamıştı. Ve vurucu soru. Üniversite eğitimi her öğrenciye uygun birşey olmayabilir değil mi?
ÇEKİRGELİK
Bir insan düşmanlarını seçerken çok dikkatli olamaz.