Şimdi de Sarı Zeybek krizi!

Elda firmasının Sarı Zeybek rakısının lansman ilanına tüm büyük gazetelerin pazar eklerinde rastladım ve size bu yazıyı yazma ihtiyacını hissettim.

"Ona Yakışan Tat" ve marka tamamen Atatürk’e gönderme yapılarak ortaya konan bir pazarlama stratejisi. Okuyucuya verilen mesaj da bu: "Artık Atatürk’ün içtiÄŸi rakıya kavuÅŸtun."Â

Bu ne kadar doğru veya ahlaki açıdan uygun?

1) Bu memleketteki herkesin ortak ikonunu kullanarak pazarlama yapmak ucuzculuk hatta bayağılıktır. Bunun Zemzem kolasından, Hilal kolasından hiçbir farkı yoktur. Dini duyguları suistimal etmenin ters kutbudur bu taktik.

2) Yarın Atatürk’ün sevdiği kravat, frak, şapka, kitap vs. gibi ürünlerle markaların doğmayacağını kim söyleyebilir? Atatürk’ü bu konularda kullanmanın hiç ama hiç uygun olmadığı düşüncesindeyim. Hatta bu konu yasal düzenlemelere tabi değil mi?

3) Ortada bir telif sorunu yok mudur? Ali Atıf Bir’in içtiği rakı dese telif ücreti hakkı doğacağı gibi Atatürk’ün doğal varislerine de bu hak doğmaz mı?

4) Teknik olarak da Atatürk’ün içtiği rakı bu değil. Tamamen yanlış bir bilgi, önce doğruluğunu ispatlasınlar.

Eminim yurtdışında aykırı örnekleri vardır; Churchill/Castro ve puro gibi. Bunun olması da Sarı Zeybek’i yine de haklı kılmıyor.

Orijinallikten uzak, banal, yurtdışında yapılan güzel örnekleri kopyalamaya çalışan kısa günün kárını gözeten, vizyonsuz, ufuksuz bir pazarlama felsefesine sahip bir ülkeyiz. Devletten özele bu işi maalesef beceremiyoruz, Sarı Zeybek de bu detayda güzel bir örnektir.

Umarım bu konuyu bir sonraki yazınızda ele alırsınız. Son bir eleştirim de size: Seray Sever’le Cine5 gibi bir kanalda program yapmak sizin kişisel markanıza nasıl hizmet ediyor, değerlendirdiniz mi? (Selim Giray)

Atatürk’ün telif hakları

Sevgili Selim, sana bir konuda katılıyorum, bir konuda katılmıyorum. Kesinlikle Elda’nın pazarlama ve reklam fikri son derece yaratıcı. Çok beğendim. Asla Atatürk’ü aşağılamıyor, hakaret etmiyor, aksine ona atfedilen bir konuyu yüceltiyor. Telif konusunda ise haklısın. Atatürk’ün haklarını elinde bulunduranlar kesinlikle dava açabilirler. Ancak yıllardır Kulüp rakısının üstündeki resmin de Atatürk’e ait olduğu, bu resim sayesinde Kulüp rakısının yüksek fiyatlı bir konuma yerleştiğini de unutma...

Seray’ın hayalleri

Seray Sever
konusuna gelince... Onu Cine5’teki programda tanıdım, çok da sevdim... Hiç de imajı gibi "sarışın, ha ha hi hi, seksi" bir kadın değil. Ama her nedense "sarışın, ha ha hi hi, seksi" bir imaj çiziyor. Bu tabii ki onun tercihi... Bence daha doğal olsa daha fazla prim yapar ama dediğim gibi tercih onun...

Seray’ın "sarışın, ha ha hi hi seksi" imajının bana zarar verdiğini ise düşünmüyorum. Programın formatı öyle. Benim de programdaki yerim belli... Onun yeri de...

Yeri gelmişken... Seray’ın son albüm lansmanında da hataları var. Hazırlanmadan Okan Bayülgen’in programına çıkmasını, oradaki "ha ha hi hi" davranışlarını ben de onaylamıyorum. Ama Sabah gazetesinin kapaktan verdiği "Seray’ın sesi İzel’in sesi" haberini Seray Sever hiç de hak etmiyor. İlginçtir, o gün Fatih Altaylı da iç sayfalardaki köşesinde yazıktır bu kıza deyip "Gamze Özçelik"i savunuyordu. Argümanlarında da çok haklıydı.

Peki Seray Sever’e yazık değil mi? Yıllardır tek istediği şey bir albüm yapmak... Arkadaşı, dostu, sevgilisi her neyse Çelik de "Tamam ben varım" diyor ve birlikte bir albüm yapıyorlar. İzel’le çalışıyor, onun sesinden etkilenmesi doğal... Ama "Elektronik hırsızlık yaptı" deyip bir insanın hayalleri, umutları ile oynamak ne kadar doğru? Seray’ın hayallerine sahip çıkmamız için mutlaka Çelik tarafından video görüntülerinin internete konup herkese ilan edilmesi mi gerekiyor?

Bazen... Küçük umursamazlıklarımız, magazini magazin için yapma kaygılarımız insanların hayallerini darmadağın edebiliyor. Kim ne derse desin, ben Seray Sever’in hayallerine saygı duyuyorum. Gerçekten de iki şarkısını çok beğendim. Dinliyorum, keyif alıyorum. Dileğim Seray’ın daha iyi yönetmesi. Kamera arkasındaki Seray’la insanları tanıştırması... Tanıştırırsa kazanır.

Tırtıl

Ölümden sonra yaşama inanamasam da yanıma bir çift don almayı unutmayacağım. (Woody Allen)
Yazarın Tüm Yazıları