Köşebaşını Kral’cılar tutmuş..

Cumartesi gece yarısı İstanbul’dan İzmir’e doğru yol alıyorum. Bu saatlerde araba kullanıyorsam en büyük keyfim TRT FM’deki ‘Geceden Sabah’a’ programını dinlemek.

Kusura bakmayın ama ‘Geceden Sabaha’ türü programlarda kimse TRT’nin eline su dökemiyor. Cumartesi gecesi de ‘Geceden Sabah’a’ mükemmeldi. Konuk Şükriye Tutkun.. Konu yeni türkü albümü Gücüm Yetene Kadar.

Tutkun, programda her zamanki enfes yorumuyla yeni albümünden türküler söyledi. Yurdum insanları da arayıp Tutkun’a sorular yönlendirdiler. O da en samimi haliyle sorulara yanıtlar verdi.

Ben de programı dinlerken öyle gaza geldim ki, çektim kenara arabayı, aradım TRT’yi, merak ettiğim soruları bir bir sordum:

n Tutkun sahne soyadınız mı?

Hayır kendi ismim ve soyadım..

n Türküye bu kadar uygun soyadı ilginç.. Sezen Aksu 400 bine yaklaşmış.. Gülşen’in ‘Of.. of’u’ bildiğim kadarıyla 80 bini geçmiş.. Siz ne kadar satıyorsunuz?

Bizimki o kadar olmuyor tabii ama televizyonlarda türküye yer bulmak o kadar zor ki.. Bakın, yeni çektiğim klip iki hafta yayınlansın diye Kral TV’ye 10 bin dolar ödedik..

n Halkla İlişkiler şirketiyle falan çalışsanız..

Müzik şirketim çalışıyor zaten..Ama bu kadar yapabiliyoruz. Türkü’ye bu kadar yer ayırtabiliyoruz.

Sanırım bu konuşmaya niye yer verdiğimi anladınız. Orhan Gencebay da yeni çektiği klibi Seven Affeder’i yayınlamak için Kral TV 15 bin dolar isteyince isyan etti ya. Hatta Başbakan’a gidip TSMF’yi şikayet edecek ya..

Gördüğünüz gibi bu konu müzik dünyasında herkesin ortak yarası. Klip yayınlamak için para talep etme konusunda benim de anlamadığım bazı noktalar var. Sizinle paylaşayım dedim:

Nasıl olur da bir kanal bir klip yayınlamak için para ister? Bu sponsorluk parası mı yoksa reklam parası mı?

Eğer reklamsa reklama dair sürelere müzik kanarlını uyması gerekmez mi? Sponsorluksa bu ne biçim sponsorluk.. Başında sonunda ‘sundu, sunar’ yazması gerekmez mi? Bir müzik kanalında klip parayla yayınlanıyorsa, izleyici bu klibin kanalın özgür iradesiyle yayınlandığını düşünmüyor mu? Parayla yayınlandığını düşünse izleyenlerin tepkileri farklı olmaz mı?

Bana bu işte, teknik açıdan, bir sakatlık var gibi geliyor, biraz daha düşüneyim bakayım..

İkinci sorun yönetim sorunu..

Geçen hafta ‘RTÜK de hatalı, kanallar da’ başlıklı yazımı, ‘RTÜK’ün ‘seviye’ sorununu ‘baskıcı’ yöntemlerle çözemeyeceğini anlaması gerekiyor. İki sorun var: Biri rating ölçümü yapılan hane sayısında. Bu sayının mutlaka RTÜK’ün katkısıyla beş bine çıkması gerekiyor. İkinci sorun.. Haftaya.. Bekleyin.. ‘ diye bitirmiştim.

İkinci sorun televizyon kanallarının yönetimi ile ilgili. Televizyon kanalları diğer işletmelerden farklı kurumlar değil ki.. Onların da yönetilmesi gereken bir kültürleri, güdülenmesi gereken çalışanları, yaratılması gereken bir örgüt iklimleri var? Televizyon yöneticilerimiz program üretmekte, rating almakta başarılı olabilirler?

Peki insan yönetmekte, çalışanlarını iyisini yapmaya güdülemekte, ahlaki standartlara bağlı , toplumsal sorumluluk duygusu gelişmiş bir kurum kültürü yaratmakta ne kadar başarılılar? RTÜK doğru yanlış, sansür ya da değil Digitürk’ün bir sinema kanalını kapattı. Digitürk de bir gecede yeni bir isimle çıkıp hülle yaptı. Şimdi kim o kurumda yasa ve yönetmeliklere saygı duyar. Bilmem anlatabildim mi?

Garipsedim..

Hande Ataizi’nin 24 saatlik evliliğinin üzerinden iki, iki buçuk ay geçti.. İki aydır da kendinden 8 yaş küçük Mert İncekara ile birlikteymiş, hatta nişanlanmışmış.. Garipsedim.. Acaba İstanbul’da bir yerlerde Ataizi’nin bildiği bir ‘damat adayları seç beğen al sergisi‘ var da, bu sergiden bizim haberimiz mi yok!

Kutluyorum..

Mahzun Kırmızıgül durup dururken ‘Bizim aile 25’inden sonra güzelleşiyor’ demiş..Sonra da eklemiş: ‘Şimdi 33 yaşımdayım, yüzüm çok oturdu ve en yakışıklı dönemimdeyim’.. Bravo Kırmızıgül’e.. İnsanın kendini pazarlaması kadar güzel bir şey yok. Nereden de aklıma bir söz geliyor. Neye yavrusu ne görünüyordu?
Yazarın Tüm Yazıları