GEÇEN pazar THY’nin ‘hakim durumunu kötüye kullanarak’ Tayyip Erdoğan’a baskı yaptığını, Atlasjet’in İstanbul-Ankara uçuşlarını engellediğini yazdım.
Pazartesi günü THY Genel Müdürü Candan Karlıtekin, doğrudan yazıma göndermeler yaparak, traji-komik bir basın açıklaması yaptı. Yok efendim THY’nin ‘tarihi’ slot hakları varmış da, Atlasjet bu hakları fiili durum yaratıp sistematik olarak çiğniyormuş da, her aklına gelen Esenler Otogarı gibi perona yanaşıp yolcu indirip bindirmezmiş de, THY yönetimi 72 yıllık kazanımlarını meşru ve rasyonel neden olmaksızın altın tepside diğer havayollarına sunamazmış da, alaturka liberallerin kazanılmış slot haklarını THY’den emrivakilerle koparmalarına izin veremezmiş de, THY’nin fiyatları iyiymiş de, THY sadece hissedarlarının ve çalışanlarının hakkını koruyormuş da, elleri arkadan bağlı THY’yi ringde gömmek isteyenler nafile bir bekleyiş içindelermiş de...
THY’yi elleri bağlı görmek istediğim falan yok. Ne THY’nin yanındayım ne de özel hava yollarının. THY’yi daha çok yurtdışı uçuşlarda kullanırım, her yurtdışı uçuşumda da servis kalitesi nedeniyle takdir ederim. Ancak takdirim THY’nin özel havayollarını ezmesini görmezden gelmeme engel değil. Tek isteğim Türkiye’nin her sektörde serbest piyasa ekonomisinin kurallarının tam anlamıyla uygulaması. ’Liberalim, demokratım’ diyeceksin ‘türbana özgürlük’ naraları atacaksın, peşinden ‘tarihi slot haklarının’ arkasına sığınıp ayak oyunlarıyla özel havayollarını yok etmeye çalışacaksın. Bu nasıl demokratlık! Bu nasıl liberallik! Bu düpedüz alaturkalık...
Bu kez Ulaştırma Bakanı’na alkış
THY yıllardır iniş kalkış saat tahsislerini yapıyor. Özel havayollarının bir yere sefer yapması için Sivil Havacılık’tan permi, THY’den iniş kalkış saati (slot) izni alması gerekiyor. Düşünebiliyor musunuz özel hava yollarının durumunu. Bir yere sefer kararınız en büyük rakibinizin elinde.
Atlasjet İstanbul-Ankara arası sabah iki, akşam iki kez uçmak istiyor. THY’ye başvuruyor. THY önce yanıt vermiyor, sonra uçuş için en ‘ölü’ zamanları öneriyor. Bu arada slotlar dolu görünsün diye de günde 9 olan Ankara-İstanbul seferlerini 17’ye çıkarıyor. Sivil Havacılık ‘Olur mu böyle acımasızlık’ diyor isyan ediyor. Ulaştırma Bakanı ’Olur mu böyle alaturkalık’ diyor isyan ediyor. THY sözlü olarak Atlasjet’e ‘Uçamazsın’ mesajı iletiyor. Atlasjet de kararını yazılı ver diyor, direniyor. THY ‘hakim durumu kötüye kullanma’ belgeleneceği için belge veremiyor. Sonunda Candan Bey ve arkadaşları Başbakan’a baskı yapıp Ulaştırma Bakanı’nı ve devletin diğer kurumlarını sindiriyor...
Araştırdım. Atlesjet’in uçuşları ne bir THY uçuşuna engel ne de THY müşterisine. Sadece THY’ciler güçlü rakip istemiyorlar. Dertleri de şu: Atlasjet’in Genel Müdürü Tuncay Doğaner tüm standartları sağlayıp şirketini ilk özel IATA üyesi yapmış. IATA üyeliği gereği de KLM, British Airways benzeri 28 havayolu şirketi ile anlaşma gerçekleştirmiş. Artık bu 28 şirket yurtdışı Ankara bağlantılarında sadece THY’yi değil Atlasjet’i de öneriyorlar. Candan Karlıtekin de hizmetle, fiyatla, iletişimle rekabet edeceği yerde büyümesinler diye devlet eliyle özel hava yollarını boğazlamaya çalışıyor. Niye özel havayollarına izin verildi o zaman?
Candan Karlıtekin basın açıklamasında açıkça ‘Evet, Ulaştırma Bakanı’nı, DHMİ Genel Müdürü’nü ve Sivil Havacılık Genel Müdürü’nü sindirmek için Başbakan’a baskı yaptım’ demek istiyor. Başka bir ülkede olsa Candan Karlıtekin bu traji-komik açıklamasıyla görevden alınırdı. Türkiye’de sadece Slot Koordinasyon Merkezi THY’den alınıp, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne bağlanıyor. Bu karara aracılık ettiğim için son derece mutluyum.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı cesur kararından ötürü kutluyorum. Şimdi Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü THY’nin işletme ölçeğini, haklarını da düşürerek adil bir ‘slot’ planı yapmalı, isteyen de istediği yere uçmalı.
Umut var mı
GEÇTİĞİMİZ pazar günü yazdığım yazı üzerine THY Genel Müdürü Candan Karlıtekin açıklama yaptı. Pazartesi Atlasjet’in Ankara-İstanbul uçuşu tamamen durduruldu. Salı günü tüm gazetelerde Karlıtekin’in açıklaması yer aldı. Atlasjet-THY çatışması sayemde su yüzüne çıktı. Ulaştırma Bakanı slot planlamasını Sivil Havacılık Kurumu’na vereceklerini açıkladı. Ama bazı gazeteci arkadaşlarımızın elleri haberlerinde adımı geçirmeye varmadı. Bildikleri halde hiçbiri bu olayı ‘Ali Atıf Bir yazmıştı’ diyemedi. Onları vicdanları ile baş başa bırakıyorum. ‘Doğru yaptık’ diyorlarsa sorun yok. Ama içlerinden küçücük bile olsa ‘Yazmalıydık’ diye geçiriyorlarsa... Çözüm yine onlar... Vicdan gazeteciliğin de ilacı...
Kırmızı doğru kararmış
BASIN reklamlarındaki yaratıcı gelişme Hürriyet’in Kırmızı’yı düzenlemekle ne kadar doğru bir iş yaptığını gösteriyor. Kristal Elma’nın yeri belli. Her dalda yaratıcılığı teşvik ediyor. Kuruculara, sürdürenlere saygımız sonsuz. Kırmızı Kristal Elma’yı tamamladı, basın reklamlarındaki yaratıcılık gözle görülür bir biçimde arttı. Bu reklamverenin de, reklam ajansının da, medyanın da lehine. Daha fazla yaratıcılık, daha iyi çalışan basın reklamları demek.
Örneğin bir süredir Garanti KOBİ Bankacılığı’nın reklamlarını görüyorum. Başarılı işadamları, Üzeyir Garih’in, İshak Alaton’un, Vural Öger’in siyah beyaz fotoğrafları var. Metinde ‘Onlar da bir zamanlar KOBİ’ydi. Hatta o zaman İşyeri Yenileme Kredisi bile yoktu’ deniyor. Ve hem dikkat çekiliyor hem de büyümeye, krediye olan güdülenme sağlanıyor. Çok başarılı bir kampanya. Daha böyle niceleri var. Artık başarılı basın kampanyalarını da iyice mercek altına almanın, başarılı reklamla başarısız reklamı ayırt etmenin zamanı geldi. Çünkü başarısızlar iyice sırıtmaya başladı.
Hürriyet, Kırmızı Basın Yaratıcılık Ödülleri’nin tek sahibi ‘kendi çalıyor, kendi oynuyor’ diye eleştiriliyordu. Sonucu gördük. Hürriyet çalıyor, yaratıcılık oynuyor. Sonuç herkese yarıyor. Kırmızı Basın Reklamları Yaratıcılık Yarışması’na verdikleri emek, zaman ve katkı için reklam sektörü hem Vuslat Doğan Sabancı’ya hem de Ayşe Sözeri Cemal’e ne kadar teşekkür etse az. Ben ediyorum. Eğer reklam bölümü öğrencileri için Kırmızı’ya özel bir ödül koyarlarsa daha fazla da edebilirim...
Babalar ve spermler
BUGÜN Babalar Günü. Himinilerle (Gülce 17, Görkem 12) geçen hafta buluştuğumuzda yanlarında hediyeleri ile geldiler. İkisi birden ağzı birliği etmişçesine ‘Babamız biz senin spermlerinden olduk.Bu gerçeği değiştirmeyiz.Atsak atamayız, satsak satamayız.Seni çok seviyoruz...’ dediler. Ben ‘hüngür hüngür’ doğal olarak... Sonra öpüşmeler koklaşmalar... Babalar günleri böyle bir gün. Sevgileri tazeleme günleri. Bugün babanızı arayın, ona içi dolu dolu ‘Babammm..’ deyin ve sevginizi tazeleyin. Hiçbir hediye içi dolu dolu söylenen bir ‘Babammm’dan daha değerli olamaz! Himinilerin söylediğinden yola çıkarak Durex’in çok beğendiğim bir basın reklamını tüm babalara armağan etmek istiyorum. Müthiş bir konumlandırma, müthiş bir fikir. Kullanırken patlamaz ancak bu kadar güzel söylenebilir. Hem de ürün tematik bir reklamla bu kadar iyi örtüştürülebilir.
Alet çantası
HAZIR söz Babalar Günü’nden açılmışken ‘Her Takıma Uyar’ sloganıyla devam eden OK kampanyasından söz etmek istiyorum. OK prezervatifleri Eczacıbaşı Holding ve RPM/cdp europe reklam ajansı tarafından yaratılan bir başarı öyküsü. Çok doğru bir reklam stratejisiyle yıllarca ne olduğu bile söylenmeden, hafiften mizahi kampanyalarla OK, OK dendi, OK çok başarılı hafif ‘yaramaz’ bir prezervatif markası oldu.
‘Her Takıma Uyar’ gibi bir sloganda herkes ‘Takım’ kimin takımı anlıyor. Ancak marka ‘yaramaz’ OK olunca bu ‘Takım’ hoşgörülüyor. OK’de yıllardır markasına yaptığı yatırımın keyfini sürüyor. Kutlarım. Bu arada bir öneride bulunmak isterim. Rekabet iyice kızıştı. OK daha da yaramaz bir marka olup, daha da pazar kazanabilir. Yeni kampanya için önerim: OK... Alet çantası... Nasıl reklam ama?
Çekirgelik
Çocuklar asla büyük sözü dinlemezler ama büyüklerini taklit etmekten de geri kalmazlar.