İl Kültür Müdürü’nden yanıt

"Rumelihisarı’nda Ali Kocatepe’ye eziyet" konulu yazılarıma İstanbul İl Kültür Müdürü Doç. Dr. Ahmet Bilgili yanıt gönderdi:

"Sayın Hocam. Bugünkü yazınızı üzülerek okudum. Organizasyon firmasının mali yükümlülüklerini yerine getirememesi yüzünden yaşanan zorlukları, AKP iktidarı ile ilişkilendirmenizin mantığını kurmakta zorluk çekiyorum. Ali Kocatepe ve diğer sanatçılarımıza tabii ki saygımız var. Ancak yazınızda belirtildiği gibi ilgili firma yatırması gereken ücretin az bir kısmını salı günü saat 19.06 itibarıyla yatırmış ve idari risk üstlenerek sözlü talimatım sonucu kapılar açılmıştır. Çünkü bildiğiniz gibi orası müze binasıdır. Firmanın konser programına en küçük bir müdahale edilmemiş, bu konu aklımızın ucundan bile geçmemiştir. Ne il müdürlüğü ne de Hisar yönetimi, firmanın kime bilet verdiği üzerine müdahale etme niyetinde değildir, böyle bir şansı da zaten bulunmamaktadır. Dolayısı ile konunun Musevi olma, mason olma gibi hususlarla ilişkilendirilmesi mümkün değildir. AKP iktidarını savunmak bana düşmez ama çalışma alanı sosyoloji olan bir akademisyen olarak bu ülkede her açıdan özgür ortam bir oluşturduğuna inanıyorum.

Dolayısı ile rezaletin sorumlusu biz değiliz. Rumelihisarı Konserleri’nin devamı için elinden geleni fazlasıyla yapmış, hatta bu konuda idari riske girmiş biri olarak, hiçbir kusurumuz bulunmamaktadır. Fakat keşke böyle sonuçlanmasaydı. Selamlar."

Ahmet Bilgili’ye "Niye teminat almıyorsunuz, niye ben yazana kadar sözleşmeyi fesh etmeyi beklediniz, niye müze müdürünün ileri geri konuşmasına izin veriyorsunuz? Sanki süreçler bilerek iyi yönetilmiyor" gibi ek sorular gönderdim. O da ek yanıt gönderdi:

"Sevgili hocam, Bakanlık Tahsis Yönetmeliği diye bir şey çıkarmış ve il müdürüne bu çerçevede yetki vermiş. Burada ne teminat var, ne de başka bir şey. Dolayısı ile mesai günü içerisinde firma parayı bakanlık hesabına yatırır ve müze müdürü ile protokol yapar ve tahsis yürürlüğe girer diyor. Hisar için il müdürlüğüne başka bir başvuru olmadı ki ben tercih edeyim. Müze müdürü ile ilgili söylediğinizi ciddiye aldım ve tahkik ediyorum."

Biz de "tahkik" sürecinin sonuçlarını bekliyoruz.

Bu klarnet başka klarnet

Oryantal müzik sevenlere müthiş bir albüm öneriyorum bu hafta. Ataşehir Migros’ta alışveriş yaparken kulağıma çalındı. Gidip tezgahta duran gence "Ne bu?" dedim. O da "klarnet" dedi. Önce inanamadım.

Aldım albümün kapağını elime. Üzerinde Made in Klarnet Turgay Özüfler yazıyor. Soyadına bakıp önce biri bana şaka yapıyor sandım. Albümün içinde yazanları okudum. 1952 yılında doğmuş, 7 yaşından bu yana sahnede imiş. Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde Emin Ongan’ın öğrencisi olmuş. İstanbul Radyosu enstrümanisti olarak Zeki Müren, Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla; Muazzez Abacı, Gönül Akkor gibi birçok assoliste eşlik etmiş. 15 yaşında ilk solo albümünü yapmış. Birçok filme ve diziye de klarneti ile duygu katmış.

Parasını ödeyip aldım albümü. Arabaya biner binmez de dinlemeye başladım. Süper güzel olmuş uyarlamalar. Theodorakis, Yannis gibi yakından tanıdığımız sanatçıların eserleri de çok güzel, kan kaynatıcı bir şekilde yorumlanmış, Guimaraes Lins, Giorgos Kozantis gibi daha önce tanımadığım sanatçıların eserleri de...

Albümü sonuna kadar çok keyifli bir şekilde dinledim. Bu hafta sonu için çok iyi bir alternatif olabilir.

Ferda Anıl Yarkın Müslüm Baba olmuş

Ferda Anıl Yarkın’ın "Ayrılmayalım" isimli albümünü rafta görünce, onu dinlerkenki eski mutlu günlerimi anımsadım ve hemen aldım. Ne göreyim... Eski Ferda Anıl gitmiş, yerine ağır ağır çektiren bir Müslüm Baba gelmiş. Hem de ne çektirme ne çektirme. İddia ediyorum Ayrılmayalım şarksını Ferda, Müslüm Baba’yla düet yapsaydı, kesin bu parça liste başı olurdu. Sadece Ayrılmayalım’ı mı? Hepsini, hepsini. Yoksa Ferda ile Müslüm Baba’nın prodüksiyon şirketleri aynı da notalar mı karıştı!

Hayal kırıklığı

Ayrılık’a Jennifer Aniston ve Vince Vaughn gibi iki beğendiğim oyuncu var diye gittim. Gitmez olaydım. Filmde ne romantizm var, ne de komedi.

Ayrılık bittikten sonra bildiğiniz ünlü "romantik komedilerden" sonra içinizde hissettiğiniz o mutlu kalıntıyı asla hissetmiyorsunuz. Sorun senaryoda.

Yönetmen de senaryoyu yalap şap uygulayınca ortaya gerçekten koca bir fiyasko çıkmış. Biliyorum ben ne kadar "asla giymeyin" desem de siz "Ama Jennifer var" deyip gideceksiniz.

Gidin de limonunuzu alın, ne diyeyim ben şimdi size. Hayranlık duymak böyle bir şey. Hatta siz şimdi bu filme gider "ağzı açık ayran delisi gibi" Jen ablamı izler, sonra bir de beğenirsiniz. Ama bir türlü de neyi beğendiğinizi açıklayamazsınız..Yalan mı?

CUMA İTİRAFI

bencillop; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 20; İl: İstanbul

Geçenlerde sevgilimle havuza gittik. Ben selülitlerden yakınırken, "E sende hiç yok ki?" dedi. Başta moral vermeye çalışıyor sanıp itiraz ettim. Fakat iş var-yok inatlaşmasına dönmeye başlamıştı ki, bacağımı sıkıp "Bunlar ne peki?" dedim. Meğer sevgilim onları «bacak gamzesi« sanıyormuş. Saf ve iyimser aşkımı magmaya yollamaya kıyamayacağım!

Yorum: Şimdi adam "evet hayatım ne çok selülitin var" dese bütün günü rezil olacak, uzunca bir süre de seks hayatı bitecek. Sorunsuz yaşamın garantisi selülitlere gamze muamelesi yapmak. Asıl saf ve iyimser olan kim acaba?

CUMA TAKINTISI

Beykoz’a giderken, Çubuklu’ya varmadan, Hıdiv Kasrı’na çıkış yolunda müthiş manzaralı Paysage restorandan daha önce söz etmiştim. Geçen cumartesi yine orada bir akşam yemeği yedim. Mönüye karamel soslu krepte dondurma eklemişler. Çok beğendim. Hafta sonu takılacak kadar var. Gidin ve takın.

CUMA LAKIRDISI

"Dört kitabın anlamını okudum ezberledim; aşka gelince gördüm ki bir uzun hece imiş." (Yunus Emre)
Yazarın Tüm Yazıları