Film gibi izleyin

28 Nisan’da aşağıdaki satırları yazmışım:

Pseudo-event (yapay olay) kavramını 1973 yılında habercilik literatürüne sokan Daniel J. Boorstin. Boorstin’in tanımına göre "yapay olay" uçak düşmesi, tren çarpışması gibi doğal bir olay değil. Yapay olay, önceden haber değeri taşısın diye planlanır, uygulanır. Yaşadığımız çağda okuduğumuz haberlerin neredeyse yüzde 75’i "yapay olay"lardan beslenir. "Yapay olay"da gazeteci "gerçek mi?" sorusunu sormaz. "Haber değeri var mı?" sorusunu sorar.

Hemen bir "yapay olay" örneği verelim. Seda Sayan ve Nihat Doğan kıskançlık yüzünden ayrılmışlar. Nihat Doğan, Seda Sayan’a çiçek gönderen birine kızmış, ona tokat atmış. Seda Sayan da "Aaaaa artık bu kadarı yeter! Ayrılmalıyız" demiş. Ayrılmışlar.

Olayın haber değeri var mı? Var. Peki olay gerçek mi? Olayın haber değeri varsa, gerçekmiş yalanmış kimi ilgilendirir!

Nihat Doğan’ın yeni albümü çıkmış, albüme Seda Sayan’la birlikte klip çekmişler, klibin de albümün de gündeme gelmeye gereksinimi varmış, Seda Sayan’ın programının rating’leri sallanıyormuş, kimi ilgilendirir!

Ve geçen hafta Seda Sayan ve Nihat Doğan katıldıkları Beyaz Show’da barıştılar. Yaklaşık 25 gün önce bir tokatla başlayan "yapay" çiçekçi krizi bitti. Merak ettiğim, tüm bu olaylara gerçek muamelesi yapıp yapmadığınız... Ne olur yapmayın. Bu tür olayların hepsi, sizin ilginizi çekmek için önceden kurgulanmıştır. Bu olayların öykülerini okumayın, görüntülerini izlemeyin demiyorum. Ne haddime! Ama ne olur bir senaryo gibi okuyun, bir film gibi izleyin... Söz mü? Bilmem kaçıncı Banu Alkan-Murat Taşdemir, pardon Seda-Sayan-Nihat Doğan filminde buluşmak üzere...

Sibel Can’ın gözyaşları

Kanal D’de Canlı Canlı’yı izliyorum. Canlı Canlı muhabiri, Sibel Can’a yaklaşıyor ve çiçek veriyor. Daha sonra anlıyoruz ki bu çiçeğin nedeni anneler günü imiş. Ve de Sibel Can’a beş ay önce ölen annesini anımsatmak...

Başlıyor Sibel Can ağlamaya... Muhabir mikrofonu uzatmış konuşuyor. Sibel Can hıçkırıklara boğuluyor. O sırada araya Sibel Can’ın annesinin görüntüleri sokuluyor.

Bu şimdi haber mi? Yoksa yine haber yaratmak mı? Anneler gününde beş ay önce annesini kaybetmiş birine çiçek verip annesini anımsatmakla, yanında soğan soyup ağlatmak arasında ne fark var? Magazinin de bir sınırı olması lazım değil mi? Sibel Can kendi kendine numaradan ağlasa bile haber de, onu tetikleyerek ağlatmak sınırları zorluyor.

Ağır tahrik

Cine 5’teki Başka Yerde Yok’ta Pazartesi akşamı konuğumuz Kaya Çilingiroğlu idi.

Seray Sever de ben de her konuğumuza yaptığımız gibi, aklımızda ne varsa, neyin merak edildiğini düşünüyorsak Kaya Çilingiroğlu’na sorduk. Prof. Dr. Kaya Çilingiroğlu adına düzenlenen golf turnuvası ile ilgili konular dahil... Kaya Çilingiroğlu gözünü budaktan sakınmadı, bütün iyi niyetiyle sorularımıza yanıt verdi.

Cengiz Semercioğlu
dün "(Kaya Çilingiroğlu) Ali Atıf Bir ve Seray Sever’in canlı yayında sorduğu soruların tahrikine kapıldı" diye yazmış. Yani bizi ortada fol yok yumurta yokken "tahrik edici sorular soran" durumuna düşürdü.

Semercioğlu’nun yazısından anladığım kadarıyla, Kaya Çilingiroğlu ile sadece "golf" konusunu konuşmamız gerekiyormuş. Ama biz onu öyle ağır tahrik etmişiz ki o da dayanamamış bize yanıt vermiş.

Sevgili Cengiz’e soruyorum: Deniz Akkaya, Cengiz’in Habertürk’teki programına katılsa ona "engelli çocuklara yardım" kampanyasına yaptığı katkıları mı sorardı yoksa son dönemde bize yaşattığı "alkol" rezaletlerini mi?
Yazarın Tüm Yazıları