İKİ hafta önce ‘‘Alfemo ajansını söyleyemedi’’ gibi bir ifade kullanmıştım. Öyle değilmiş. Alfemo bize yanıt vermiş ama biz anlamamışız.
Alfemo'nun ajansı İzmir'den Özgün Reklam. Yine aynı yazıda Alfemo reklamındaki oyuncudan Kerim Afşar diye söz etmiştim. Yanılmışım. Mümtaz Sevinç'miş. Gelen e-postalardan bu hatam karşısında bazı okurların zil takıp oynadıklarının farkına vardım.
Bir tanesi şöyle yazmış: ‘‘80 yaşında annem bile Kerim Afşar'la Mümtaz Sevinç'i ayırıyor, sen ayıramıyon. Bir de Hoca olcan...’’
Böyle bir hatanın bazılarınızı bu kadar mutlu edeceğini bilsem emin olun, daha önce de benzer şeyler yapardım. Yaparım yaparım merak etmeyin, yeter ki siz mutlu olun!
Siz Carlos'u duydunuz mu? Carlos bir horoz. Avrupa'da ünü acayip yayılmış. 15 dakikada 20 piliçle al takke ver külah olma özelliği dilden dile anlatılır olmuş. Bizim organizatörler durur mu? Hemen Carlos'u rekor denemesi için Türkiye'ye çağırmışlar. Hedef 15 dakikada 21 piliç. Müthiş bir reklam kampanyası ile Carlos'un Türkiye'ye geleceği duyurulmuş. Slogan da şu: ‘‘Erkek Carlos şimdi Türkiye'de!’’
Rekor deneme günü Ali Sami Yen Stadı ağzına kadar dolmuş. Türkler ‘‘Aslanım Carlos, erkeğim Carlos’’ diye avaz avaz bağırıyorlar. Santra yuvarlağına 21 piliç dizilmiş. Hakem de ortaya gelmiş. Halk ‘‘Erkek Carlos erkek Carlos’’ diye inlerken hakem start vermiş.
Carlos başlamış rekorları teker teker kırmaya! Bu arada tribünlerin bir kısmı ‘‘Bir..İki..Üç..’’ diye tempo tutarken bir bölümü de ‘‘Erkek Carlos erkek Carlos’’ diye bağırmayı sürdürmüş. Onsekiz, ondokuz, yirmi derken, Carlos birden fenalaşmış yere yığılmış. Rekora saniyeler kala bizimki sizlere ömür.
Tribünler kısa bir süre sessizlikten sonra hep birlikte başlamış bağırmaya:‘‘İ.... e Carlos, i.....e Carlos’’
İşte biz Türklerin durumu bu.. Bilmem anlatabiliyor muyum?
İkinci Kinetix vakası
YAKLAŞIK bir aydır neredeyse hergün öğretmen okurlarım tarafından aranıyorum. ‘‘Hoca hoca.. Kinetix bizimle dalga geçiyor, niye sahip çıkmıyorsun’’ diyorlar.. Anımsarsanız ilk Kinetix filminde, spor ayakkabı giydiği için okula alınmayan bir öğrenci, arkasına bile bakmadan soluğu kayalıklarda alıyordu. Bu reklamın yayından kaldırılmasını istedim çünkü çağrışımları itibariyle istenmeyen sonuçlar doğurma olasılığı vardı. Okul kırma işini de biraz hafife alıyordu..
İkinci filmde ise ne yazık ki bir sorun yok. Bu reklama bir şey söylersek çarpılırız. Markanın kendini ifade etme özgürlüğünü elinden almış oluruz. Yeni reklamda spor ayakkabıya izin vermeyen ucubik bir öğretmen var. Öğretmen ucubik çünkü Kinetix bu öğretmen üzerinden ‘‘okullardaki spor ayakkabı yasağı’’ taraftarlarına ‘‘çağdışısınız’’ demek istiyor.. Yeni Müdiranım ise sarı saçları, boyu posu, gençliği, güzelliği ile spor ayakkabı yasağına karşı çıkmayan ‘‘çağdaş öğretmeni’’ temsil ediyor. Eteğin altına giydiği spor ayakkabılarla hali biraz komik , aslında öğretmen maaşıyla o spor ayakkabıyı alabildiğine şükretmek lazım! Bir iğreti yeri daha söyleyeyim: Öğretmen ‘‘çağdışı’’ ise niye öğrenciyi sıranın üstüne çıkarma gibi ‘‘çağdaş’’ bir yolu deniyor?
Reklamın fikri biraz kaba. Uygulamayı da çok fazla beğenmedim. Öğretmen kitlesinin bu kadar nefretini kazanmanın doğru olup olmadığı konusunda şüphelerim var. Bir de biz bir keresinde saçı sarı diye, genç diye, boylu, poslu diye güzel diye bir kadını daha ‘‘çağdaş’’ zannetmiştik. Sonra o ‘‘çağdaş’’ kadın gitmiş Refah Partisi ile koalisyon kurmuştu. Görüntü yine yanıltmasın? (Reklam Ajans: Kare Ajans, Rating: * *)
Turkcell'den okkalı bir yumruk geldi
NE zamandır ‘‘Niye Turkcell, diğer GSM operatörlerinin yumuşak karınlarına şöyle okkalı bir yumruk sallamıyor’’ diye düşünür dururdum. Beklediğim yumruk en okkalısından geldi. Hem de çok doğru ve hoş bir anlatımla. Raga Oktay, Doğu'da bir yerlerde çocuklarla kartopu oynuyor, teyzesi onu Turkcell hattından arıyor ve yemeğe çagırıyor. Teyzenin ‘‘doğulu’’ şivesinden ve kısa bir süre ekrana gelen baz istasyonu görüntüsünden herkes herşeyi anlıyor. Bence reklam burada bitse çok daha iyi olurdu. Ama bilinen nedenlerle yetinilmemiş reklamın sonuna bir de Türkiye haritası konup reklamdaki mekanın doğunun uç yerleşim yörelerinden biri olduğu kör gözün parmağına vurgulanmış. Yine de stratejiyi ve yaklaşımı çok başarılı oldum. İşte reklam bu. Turkcell bu damarı biraz kaşısın bazıları ciddi yara alır. (Reklam ajansı: Young & Rubicam Reklamevi Rating: * * *)
PINAR Sucuk'un yine ‘‘İllaki’’ diyen ikinci filmi de yayına girdi. İkinci film de ilk film kadar başarılı. Kahve ortamındaki adamlar sucuk göstermeden sucuk hissini veriyorlar ya, daha doğrusu cozurdatıyorlar ya, helal olsun! Hele yine o son kare yok mu.. Koş mutfağa, kopar ekmeğin burnunu, geri gel (burayı senaryoda boşluk olmasın diye yazdım), şimdi daldır ekmeği yumurtanın gözüne... Ayyy... Yazarken yutkunmuyorsam ne olayım... Yoksa ben de mi bu reklamdan gündüz gündüz söz etmesem? Hani pazar pazar.. İçinizde sucuk alabilen var alamayan var... Sizden birşey isteyebilir miyim? Rica etsem yazımın bu kısmını evdekilere gece yarısından sonra okutabilir misiniz? (Reklam Ajansı: Cenajans Rating: * * * *)
Şubat 2003'ün en iyi gazete reklamları
ŞUBAT ayında en beğendiğim gazete reklamı ‘‘Aşk bizim dokumuzda var’’ başlıklı Solo Tuvalet Kağıdı reklamı. Bu reklam Sevgililer Günü'nde yayınlandı. Tuvalet kağıdının dokusundaki küçük kalplerden yola çıkarak, özel olayla ürün arasında esprili bir bağlantı kurulmuş. Gazete reklamında mizah yoluyla duygu yaratmak zor iş. Yaratılmış işte. Reklam Ajansı: Par/McCann, Rating: * * * * *)
İKİNCİ en beğendiğim reklam ‘‘Aç Kanatlarını’’ başlıklı bir yarışma reklamı. Apple i-Can Film ve Müzik Yarışması'nın bir yaratıcılık yarışması olduğundan hareketle bilgisayara kanat takılmış ve gökyüze salınmış. ‘‘Uçanlar! Alın size yarışma’’ bundan daha iyi nasıl söylenebilir. Alt metin, başlık ve görsel kadar iyi kotarılmamış. (Reklam Ajansı: TBWA Rating: * * * *)
ÜÇÜNCÜ en beğendiğim reklam ise UPS'in ‘‘Her Paket Bir Tuğla Reklamı’’. UPS'nin her gönderiden kazandığının bir kısmını eğitim tesisleri yapmaya ayırdığını anlatmak için her gönderi ile bir tuğla ilişkilendirilmiş. Böylece yapılan yatırım sembolik de olsa akıllıca somutlaştırılmış. Görselde UPS'in amblem-logosundan yola çıkılarak duvara tuğla şeklinde paket gömülmüş, tuğlanın altına da eğitimden yararlanacak çocuk fotoğrafı eklenmiş. Çocuğun reklamdaki varlığını biraz zorlama buldum. (Reklam Ajansı: Ad Pergel, Rating: * * * *)
Çocuklara reklamlar tuzak mı?
MEDİACAT'i duydunuz mu? MediaCat pazarlama iletişimi dergisi. Geçen yıl Türkiye'nin oniki ünlü reklam yaratıcısı MediaCat'e kapak yapınca bu kapaklar çok konuşuldu. Bu yıl da MediaCat'in kapaklarını Türkiye'nin ünlü reklam fotoğrafçıları yapıyor. Yine kapaklar çok konuşuluyor. MediaCat'in bu ayki kapak konusu ‘‘Çocuklar ve Reklamlar’’.
Kapakta ise bir kapan ve içine yem olarak konmuş bonbon şekeri var. Kapağı yapan fotoğraf sanatçısı Tülin Altılar'ın ‘‘Çocuk ve Reklam’’ konusuna yaklaşımı beni çok düşündürdü. Hele derginin içinde Prof.Dr. Yankı Yazgan'ın ‘‘3 yaşın altındaki çocuklar reklam izlememeli’’ diyen bir yazısı var ki, okurken ciddi ciddi karnıma ağrılar girdi. Okuduklarımdan çocuklara yönelik yapılan reklamlarla ilgili bir tartışmayı başlatmanın zamanı geldiğini anladım. Haftaya küçük küçük başlıyoruz.
Çekirgelik
Paranın mutluluk getirmediği doğrudur. Ancak burada sözü edilen başkasının parasıdır.