Advantage reklamına Prag'dan özel köpek

ADVANTAGE Kart'ın yeni reklamında Golden Retriever cinsi bir erkek, Papillion, Poodle, Hairless Terrier cinsi dört dişi köpek oynuyor.

Reklamın yönetmeni Charles Richards. Köpekler, yönetmenin isteği üzerine Brüksel'deki bir köpek casting şirketi (yani filmlerde oynayacak köpekleri bulma şirketi) aracılığı ile Prag'dan THY ile getirilmiş. Yanlarında da üç ayrı eğitmen... 2 gün süren çekimler boyunca da el bebek gül bebek bakılmışlar. Mamaları bile yurt dışından getirilmiş, çekim aralarında da dinlenmeleri için stüdyoda özel bir bölüm ayrılmış. Çekim programı köpeklerin eşref saatine göre ayarlanıp, çekimler sırasında köpeklerin dikkatini dağıtacak aşırı gürültü ve kalabalığa izin verilmemiş. Sonuçta da çekimler dört köpekle başlayıp, dört köpekle bitirilmiş, hiçbiri sette unutulup ölüme terk edilmemiş!

Reklamın esas oğlanı Bobi'nin hayali, köpek olmayan erkeklerle aynı: Harem kurmak! Hayal ettiği dişi köpek sayısının dört olmasının nedeni de tabii ki nostaljik: Bir erkeğe dört kadın!

Bobi'nin dişi köpeklerden daha çok, kocaman bir kemiğin peşinde olduğunu anladığımız reklamın demek istediği şu, ‘‘Bobi bile Advantage kart ile hayallerindeki herşeye ulaşacağını anladı, siz anlamadınız!’’

Reklam çok sevimli, bu nedenle de dikkat çekici. Advantage markasına karşı olumlu duyguları pekiştiriyor. Diğer alışveriş kartlarının iletişim bombardımanı altındaki Advantage kartı sahiplerinin gerilimlerini azaltıyor ve onları Advantage kartla devam etmeleri için haklı bir nedenleri olduğu konusunda ikna ediyor. (Reklam Ajansı: Rafineri, Rating: * * * * )


Kriz işsizlerinin üçte ikisi 35 yaşın altında

CHP Bilim Yönetim Kültür Platformu Başkanı Bülent Tanla aradı. Araştırmacılar Derneği üyesi kuruluşların gönüllü katkılarıyla kriz işsizleri arasında yargısal örneklemeye dayalı bir araştırma yapmışlar. 2 bin 470 kişi ile görüşülerek yapılan araştırmanın sonuçları yarın açıklanacak. Araştırma şunu gösteriyor ki, krizde işsiz kalanların üçte ikisi lise ve yüksek okul mezunu, dörtte üçü ise 35 yaşın altında. Toplumun orta direğini oluşturan bu grup bütün vasıflarına rağmen işlerini kaybedince aileleriyle birlikte büyük çöküntü içine girmişler. Ve bence 2002-2003 okul dönemi başlamadan çözüm üretilmez ise özellikle bu nitelikli insanlardan çocuk okutanlar kafayı yiyecek! Benden uyarması.


Standartların ötesinde bir sevgi

GEÇEN pazar Anneler Günü idi ve birçok ünlü marka bu iletişim fırsatını kaçırmadılar, gazetelere verdikleri reklamlarla kadınlarla bağlarını güçlendirdiler. Bir kere hepsini bu fırsatı kaçırmadıkları için kutluyorum. Ama içlerinden bir tanesi var ki, onu günün şampiyonu ilan ettim, o yüzden iki kere kutluyorum. Hangisi diye merak ediyorsunuz değil mi? Hemen söyleyelim. Çarşı'nın, büyük beden giysileri duyurmaya yönelik ‘‘Annem o kadar tombul olsa ki sarıl sarıl bitmese’’ diyen reklamı. Görselde annesinin beline sarılmış ama ellerini kavuşturamamış bir çocuk var. Söyler misiniz, anne ve çocuk arasındaki sevginin toplumun belirlediği güzellik standartlarının çok ama çok ötesinde bir sevgi olduğu bize bundan daha güzel nasıl hatırlatılabilir?

(Reklam Ajansı: Rafineri, Rating: * * * * * )


Lipton Ice Tea yazda ver!

‘‘İÇİNDEKİ Ateşi Söndür’’ diyen Lipton Ice Tea reklamı tam bir yerel çuvallama. Indiana Jones atmosferinde çöl bedevisi kılıklı bir adamın sapan kılıklı aleti Lipton Ice Tea'nin peşini bırakmıyor. Bir de gıcık mı gıcık bir kahkaha var. Eee.. Sonra?

OMEGALI Luna reklamındaki Ruhi bana her nedense hacıyatmazı andırıyor. Bu reklam, çamaşır makinesinin üstüne ‘‘kedi yıkanmaz!’’ diye uyarılar konan Amerika'da yayınlansa, şimdiye kadar en az bin Amerikalı kızgın yağa ekmek bandırdıkları için dillerinden estetik ameliyat geçirmişlerdi. Allahtan, bizde böyle yapanlar olmuyor!


Rus Ruleti oynamaya devam


GEÇEN hafta yazdığım yazı üzerine Tarım ve Köyişleri Bakanlığı et ve kanatlı hayvan kesimhanelerinden sorumlu Daire Başkanı Özcan Aydın aradı ve 2000-2001 yılında 500'den fazla et kesimhanesini, 38 adet ise tavuk kesimhanesini ilgili kanunlardaki şartları taşımadıkları için kapattıklarını, halen 270 adet kırmızı et, 55 adet ise kanatlı hayvan kesimhanesinin ruhsatlı olarak çalıştığını söyledi. Aydın'a göre Türkiye'de ruhsatsız çalışan kesimhane yok. Benim konuştuğum kırmızı ve beyaz et üreticileri ise hálá ruhsatsız çalışan kesimhaneler olduğu konusunda ısrarcılar. Üstelik de çoğu ruhsatlı kesimhanenin bir kere ruhsat aldıktan sonra bir daha denetlenmediğini iddia ediyorlar. Özcan Aydın, AB konusunda yazdıklarımın doğru olduğu da söyledi. AB standartlarına göre tavuk kesimhanelerinin kesim öncesi ve sonrası 24 saat denetlenmesi, bu denetimi de devletin kendi veterinerlerinin yapması gerekiyormuş. Ancak tavukçular kesime sabahın beşinde başladığı için Türkiye'de mevzuat, o saatte veteriner çalıştırıp ücret ödemeye el vermiyormuş. Çözüm bulunmuş ama henüz uygulamaya konmamış. Veterinerler Odası aracılığı ile tavuk şirketlerine veteriner ataması sağlanacak, parası da yine tavuk üreticilerinden alınacakmış. Bu nedenle ilk veteriner hekim eğitimleri yapılmış. Özcan Aydın bu şekilde kendini denetleten firmalara ‘‘sağlık sertifikası’’ verilip ihracat yapmalarına olanak sağlanacağını söylüyor, ama bu sertifikanın AB ülkeleri tarafından kabul edilip edilmeyeceği konusunda da çok emin değil. Günün sonunda firma kendi parasıyla kendini denetletmiş olacağı için Avrupa'nın bu yöntemi kabul edip etmeyeceği biraz meçhul! Anlayacağınız mevzuat nedeniyle Avrupalının canı korunurken sizin canınızla Rus Ruleti oynanmaya devam! Bakalım bu yaz, kaç düğünde kaç kişi yedikleri ne idüğü belirsiz tavuktan zehirlenip, gazete köşelerine malzeme olacaklar.. Var mısınız iddaya.. Kaç kişi?


Orda bir Büyükerşen var uzakta

YANİ DSP'de Kemal Derviş, Hüsamettin Özkan, İsmail Cem'den başka Bülent Ecevit'in yerine uygun başka aday yok mu da dönüp dolaşıp üç adaydan başka isim telaffuz edilmiyor. Niye bir zamanların efsane rektörü Yılmaz Büyükerşen düşünülmüyor örneğin.O şu anda DSP'den Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı. Bu görevde üçüncü yılını doldurdu. Siyaset üstü birşeyler yapmaya çalıştığı, geleneksel politikacı tipinin ötesine geçtiği, popülist politikalar uygulamadığı için de halk tarafından değil ama özellikle nasırına basılan bazı kişiler tarafından şiddetli bir şekilde eleştiriliyor. O eleştirileri fazla umursamıyor.

Büyükerşen ‘‘Büyükerşenliğini’’ kısıtlı bütçe içinde belediye başkanlığında da yapıyor. Söylemek istediğim şu: Su bulamadığınız bir kuyuyu daha fazla eşelemenin alemi yok, yeni kuyular açmak su bulma şansını arttırır! Orada bir Büyükerşen var uzakta. Belki de daha niceleri...


Çekirgelik


İlgi alanım ‘‘gelecek’’tir. Çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.

(Charles Kettering)
Yazarın Tüm Yazıları