Paylaş
İkinci büyük ordusuyuz, yarım yüz yıllık ortağıyız ve anladığım kadarıyla ittifakla ilişkimiz, kriz sinyalleri veriyor.
Şu veryansına bakın, alarm zillerinin çaldığını göstermiyor mu:
“Adeta ülkemize meydan okur gibi 65 yıllık bir ortaklık ve üyelik hukukunu yok saymak kesinlikle küstahlıktır... NATO bu kadar ucuz mudur?...”
Bahçeli’yi rahatsız eden şey, NATO’nun Suriye’de IŞİD’le savaşa katılacak olması.
Peki neden bir tehlike yaklaşıyormuş gibi teyakkuza geçirdi Bahçeli’yi bu? Niye rahatsız etti, niçin derin endişelere sevk etti?
PKK’YLA NATO BİR SAFTA
Bahçeli’yi erken tepkiye sürükleyen şey, PKK’yla NATO’nun aynı safta yer alacağı düşüncesi.
IŞİD’le mücadelede yan yana düşmüş, kol kola girmiş, silah arkadaşı olmuş, aynı cephede çarpışmış, birlikte askerlik yapmış görünecekler.
Türkiye’nin NATO’su, YPG üzerinden PKK’yla gücünü birleştiriyor, ittifak kuruyor, ortak harekât icra ediyor gibi olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı Brüksel zirvesi kararlarını bu yüzden sorguluyor MHP lideri.
NATO’nun yalnızca IŞİD’e odaklanmasının, kuşku ve kaygıları artırdığını söylüyor.
“NATO’nun Rakka operasyonuna katılması, PKK-YPG’ye bir yönüyle destek, değilse bile eylem ve emellerine göz yumması anlamına gelecektir” diyor.
ÇARE İSLAM NATO’SU MU?
Bu NATO’ya güvenilmez de alternatif bir İslam NATO’suna güvenilir mi peki?
‘Haçlı’ Batı İttifakı’na bel bağlanmaz da İslam İttifakı ülkelerine bel bağlanabilir mi?
Hani...
Bir İslam Ordusu kurulmuştu. Başı Suudi Arabistan’la Türkiye çekiyordu.
Geçen sene 3 haftalık dev bir tatbikat bile yapmış, kudret gösterisine 20 küsur ittifak ülkesi katılmıştı.
200 bin seçkin asker “Kuzeyin Gök Gürültüsü” adı altında savaş senaryoları oynamış, düşmana korku salmışlardı.
Düşmansa sadece IŞİD değil, bölgedeki tüm terör örgütleriydi. PKK da bu ortak düşmana dahildi.
Riyad’da ortak bir karargâh kurulacaktı, Irak ve Suriye’deki IŞİD’le cihat buradan yönetilecekti, icabında kara operasyonları yürütülecekti.
Bölgenin kaderi, ABD ile Rusya ve İran’ın insafsız dizaynlarına bırakılmayacaktı.
Gösteri tatbikatının üstünden bir yıl geçti, ne sesi ne sedası çıktı İslam Ordusu’nun.
Aldığı tek bir askeri inisiyatif duyulmadı.
Musul operasyonunda Şii milislerin adı geçti, onun adı geçmedi.
Şimdi Rakka’ya yürünüyor. ABD’si, Rusya’sı, Esad’ı, NATO’su, YPG’si orada. Fakat İslam NATO’sunun yine esamisi okunmuyor.
Türkiye Fırat Kalkanı harekâtına giriştiğinde de yanında yöresinde görülmedi.
Esti, gürledi Kuzeyin Gök Gürültüsü ama yağmaya gelince yağdı mı?
ARAP BİRLİĞİ AYRI TELDEN
Bu pasifizm yetmedi; kendi göbeğini kendi kesmeye her kalkıştığında, Ankara’nın karşısına Arap Birliği dikildi.
Başika’daki askeri kampımıza en sert onlar karşı çıkmıştı. Arap ulusal güvenliğine tehdit olarak lanse etmişlerdi.
Suriye’de 4 çatışmasızlık bölgesi oluşturmak için İran ve Rusya’yla anlaştı ya Türkiye... Onun için de Suriye’nin birliğine tehdit diye yaygara basıyor, ‘endişeliyiz’ açıklamaları patlatıyorlar.
Sözde İslam NATO’sunda yan yana durduğumuz Suudilerle Körfez ülkelerinin Arap Birliği bu.
Bahçeli, PKK’yı ellemeyip YPG’yi dost tutup sadece IŞİD’e namlu çevirdiği için NATO’ya demediğini bırakmadı.
Oysa ne PKK’sı, tüm üyelerinin ortak tehdit gördüğü IŞİD’e bile el kaldırmayan bir İslam Ordusu var, ona ne demeli?
Bırakın sırt yaslamayı, arkamızı bile dönemeyeceğimiz bu Arap Birliği’ne ne demeli?
Alternatif NATO’ya giderken eldeki NATO’dan da olmamak, iki ittifak arasında ittifaksız kalmamak için yapılacak başka bir şeyimiz yok mu? Gözden geçirilecek bir Suriye politikamız da mı yok?
Paylaş