Paylaş
Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın olay konuşmasına bir biçimde dahil olan konulara bakın:
1 Mayıs’ta Taksim’e çıkılamaması, Van’daki deprem konutları, engelli sorunları, çevre meseleleri, ASELSAN Roketsan gibi savunma sanayii işleri, Suriye politikası, 30 Mart seçim sonuçları üzerine telkin ve tavsiyeler, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair görüş ve teklifler, iktidarla muhalefete ayrı ayrı yol yordam öğretmek vesaire şeklinde uzayıp gidiyor liste...
Konuşmasında hemen hiçbir madde yok ki Tabipler Odası, Mühendis ve Mimarlar Odası, ne bileyim zamazingo odası gibi münasebetsiz birçok oda da ilgileniyor olmasın.
Kabahat Metin Feyzioğlu’nda değil yani, böyle gelmiş böyle kara düzen gidiyor işte.
* * *
Barolar Birliği ile Tabipler Odası ya da Ziraat Odaları’nın ortak mevzuları, Türkiye ile ABD gibi stratejik ortakların müşterek ilgi alanlarından bile daha kapsamlı.
İdeoloji ortak olunca gerisi geliyor, gıda mühendisi ile makine mühendisi, inşaat mühendisiyle bir olup ceza avukatıyla aynı siyasi gündem ve tavırda buluşabiliyor.
En önemli ortak yanları, işlerine bakmak yerine siyaset yapmak olan bu meslek odaları düzeninde Metin Feyzioğlu ne yapsaydı?
Herkesin yaptığını yaptı, ama kabak bir tek onun başına patlıyor.
* * *
Memleket kurumlarının 12 yıllık AK Parti tecrübesinden hareketle odaları ve baroları neyin beklediğini kestirebiliriz.
“Statüko değişmedi, sadece el değiştirdi” diye yakınanları, “YÖK yok olmadı, yeni muktedirlerin kurumu oldu” diye serzenişte bulunanları şimdiden uyarıyorum.
Bu gidişle, ideolojik örgütlere dönüştürülen baro ve meslek odalarını da benzer bir akıbet bekliyor.
Siz ele geçirdiğiniz meslek odalarını ideolojik kavgalara alet eder, baroları fütursuzca siyasi hesaplara sokarsanız... Yarın da başkaları gelir, kötü mirasınızla birlikte oraları devralır, sizin yaptığınızı size yapmaya başlar.
Bu vesileyle oturup bir daha düşünün derim...
Tabipler Odası, her siyasi münakaşaya taraf olmaktan tababet mesleğine eğilmeye fırsat bulamıyor handiyse.
Mühendis ve mimar odalarının, iş makinalarının önüne yatıp hükümete devrim bildirisi gibi muhtıralar vermekten önce ele alacak meselesi mi kalmadı?
Son vukuata gelinceye dek örnekleri çoğaltabildiğiniz kadar çoğaltabilirsiniz.
Sonra “Statüko el değiştirdi sadece, oysa hani bu düzeni değiştirecektiniz, hani odalarda ideolojik hegemonyalara son verecektiniz, hani sizin devrinizde barolar siyasetle değil hukukla meşgul olacaktı” demeye hakkınız da yüzünüz de olmayacak, bilesiniz.
Paylaş