Paylaş
BAŞBAKAN Davutoğlu’nun üstüne titrediği, çok titizlendiği bir kavram, kamu düzeni. Onu mutlak surette tesis edeceklerini söylüyor. Bu konuda hiç şakası ve esnekliği yok.
Terör şebekesinin devlet taklidi yaparak bölgede kendi otoritesini kuruyormuş gibi davranması, kamu düzenini bozan bir girişimdir. Tavizsiz üzerine gidiyor.
Bir bölgede güvenlik zaafa uğradığında, devlet sokak çeteleriyle mücadelede acze düştüğünde, hâkimiyeti gerilediğinde kamu düzeni çökmüştür. Artık orada kimsenin malı da, canı da, hak ve özgürlükleri de emniyette, devlet güvencesi altında değildir. Bunu biliyor.
Ama zırhlı polis aracına ceset bağlayıp sürümek de kamu düzenine bir meydan okumadır...
Ama Ahmet Hakan’ın mafyatik usullerle darp edilmesi de kamu düzeninin bir ihlalidir...
Ama medya patronunun bindiği aracın kurşunlanması da kamu düzenine karşı bir cürümdür...
Kamu düzeni, devlet, her nevi kanun kaçağına sıfır hoşgörü gösterdiğinde tesis ve temin edilir. Yeraltı dünyasına nefes aldırmadığını, tescilli suç makinelerine göz açtırmadığını, kanun nizamını çiğnemeyi alışkanlık haline getirmiş kabarık sabıkalıları başıboş salmadığını, kanunsuzluğu ne pahasına olursa olsun himaye ve örtbas etmediğini dosta düşmana teşhir ettiğinde kamu düzeni korunur...
Şırnak’ta çatışmada öldürülen Hacı Birlik’in cansız bedenini yerde sürükleme görüntüleri haklı bir infial uyandırdı. Başbakan Davutoğlu’nun süratle kınaması, İçişleri Bakanlığı’nın derhal bir soruşturma başlatması önemli. Ancak yetmez.
O soruşturma aynı süratle sonuçlandırıldığında, bu ilkelliği yapanların karanlıkta ve cezasız kalmadığı dünya aleme gösterildiğinde, hiçbir devlet görevlisi terörle mücadelede çizgiyi aşmayı bir daha aklından bile geçiremediğinde kamu düzeni sağlanmıştır. Geçirebiliyorsa kamu düzenine geçmiş olsun.
* * *
Ahmet Hakan’a saldıranların hızla yakalanıp hâkim huzuruna çıkarılması önemli. Ancak yetmez.
Polis ifadelerinde ortaya dökülen detaylar mide bulandırıcı. Mafya çetelerinin sokakta at oynattığı; devletin de buna yol veriyor, göz yumuyor, sırtını sıvazlıyor görüntüsüyle zan altında kaldığı günlere geri dönmek istemiyorsak saldırganların karanlık bağlantıları bütün boyutlarıyla aydınlatılmalı.
Sıfır müsamaha gösterilmeli ki benzer bir cüreti bir daha hiç kimse kendinde bulamasın. Tepesi atan 3-5 herifçioğlunun münferit taşkınlığı olarak kalacak, arkasındakiler yakayı kolayca sıyıracak, gerçek azmettiricilere ulaşmadan dosya kapatılacaksa kamu düzeninin ruhuna Fatiha, tesis mesis edilememiştir.
* * *
Star Medya Grup Başkanı Murat Sancak’ın aracını tarayanlar hâlâ bulunamadı.
Bütün devlet erkânı şiddetle kınamış, başlıca meslek örgütleri ve medya grupları da dayanışmalarını sergilemişlerdi. Ancak yetmez.
Basını susturmaya dönük benzer terör saldırılarının üzerine sıfır toleransla gidilmeli ki bir daha hiçbir melun bu tür alçaklıklara tevessül edemesin.
İstanbul Emniyeti ve İçişleri Bakanlığı bu saldırının faili meçhul kalmaması için elini çabuk tutmalı. Şu ana kadar soruşturmada elde edilen sonuçları da gecikmeden kamuoyuyla paylaşmalı.
Bu saatten sonra, failleri elden kaçırmamak için operasyonel bilgilerin gizli tutulduğu gerekçesi, bir ciddiyet ifade etmeyecektir. 6 hafta geçti, evde oturup polis mi bekler fail? O kanun kaçaklarının isim, eşkal ve adresleri hâlâ belirlenemediyse... Örgütsel irtibatları ve organize ilişki haritaları hâlâ çıkarılamadıysa... O dosya kapsamında tek bir kişi bile henüz gözaltına alınamadıysa... Üstüne yıkılacak bir tetikçi bile elde yoksa... Ortada büyük bir zafiyet var demektir.
Yok, eşkal ve adresler belirlendi de hâlâ yakalanamadılarsa zaten çoktan Meksika sınırını geçip gözden kaybolduklarına delalettir. Her iki halde de düzenden nizamdan filan söz edilemez.
Saldırının nerelere uzandığı ve hangi karanlık amaçlara hizmet ettiği de hiçbir zaman öğrenilemez.
Gün ortasında bir medya patronuna kurşun yağdıranların tepesine binemeyen polis sokak çetelerini de zapt edemez, terör şebekelerinin de hakkından gelemez, gayrimeşru âlemle de baş edemez, MOBESE kameraları da hikâye olur, ne kamu düzeni kalır ne asayiş, devlete güven sizlere ömür.
Paylaş