Paylaş
Doğrusu ben de şaşırdım, seçime kadar radikal bir değişiklik beklemiyordum. Ama zaten radikal bir değişiklik de olmadı. Sınırlı bir revizyona gidildi.
İKİNCİ ARGÜMAN: E HANİ BAŞBAKAN DEĞİŞECEKTİ?
Radikal değişiklikçilere soğuk duş oldu, kabul. Fakat zaten hayal âleminde geziyorlardı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu öngörenler bile çıkıyordu.
‘Nasılsa artık başbakanın illa genel başkan olması şartı yok, Cumhurbaşkanı’nın onu da üstlenmesiyle teamül ortadan kalktı. Herhangi bir ismi niye atamasın’ diyorlardı.
Kâğıt üstünde haklıydılar. Fakat başbakan değişikliği, pratikte hiç de gerçekçi bir beklenti değildi.
Her şey bir yana, mevcut koşullarda Binali Bey’den daha sevecen, daha toparlayıcı, sempati toplama gücü daha yüksek kim bulunacaktı?
İkincisi, seçime şunun şurasında sayılı gün kalmışken başbakan değiştirmek, alınacak risk miydi?
Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘dereyi geçerken at değiştirmeme’ siyasetine bağlılığı biliniyorken olacak şey miydi?
ÜÇÜNCÜ ARGÜMAN: İYİ DE DAĞ FARE DOĞURMADI MI?
15 yıllık tarihinde, AK Parti’nin hangi kabine revizyonu bundan kapsamlıydı ki?...
İstatistiklerde bir sapma yok. Kabineye yeni girenlerle içeride rotasyona tabi tutulanlar, sayı ve oranca ortalamayı tutturuyor. Sadece atışlar isabetsiz.
Ha... Gidenlere gelenlere değil de yerini olduğu gibi koruyanlara bakınca beklentilerin karşılanmadığını düşünüyorsanız...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, niye başbakan yardımcısı olmadı diyorsanız...
Hani Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu harcanacaktı diye şaşkınlık geçiriyorsanız...
Aa, Ömer Çelik de AB Bakanlığı’nda çakılı kaldı, oysa AB-Türkiye ilişkilerinin tanıtım bütçesinden daha yeni ‘Argümanlar’ diye 4 kitapçıklı bir set bastırmıştı, kişisel başarısını tanıtıyordu, her tarafına kendi fotoğraflarından koydurmuştu, e hani bu fotoroman Dışişleri’ne terfiyle ödüllendirilecekti diye takılıyorsanız...
Baştan söyleyeyim, siz kesin çakma kulis kurbanısınız. Üfürenlerin üfürmeleriyle yanıltılmış, yanlış beklentilere sokulmuşsunuz.
Berat Bey, yerinden memnun ki hâlâ orada...
Mevlüt Bey’den memnun olması gerekenler memnun ki ayağı kaydırılamadı, kalıyor yerinde...
Ömer Bey, gözü yukarı dikmekle birlikte ancak bu kadar memnuniyet üretebiliyor ki ne uzuyor, ne kısalıyor koltuğu...
Ve fakat, bunların hiçbiri sır değilken siz nasıl farklı beklentilere kapılabildiniz, asıl onu sorgulayın bence.
DÖRDÜNCÜ ARGÜMAN: GELEN AĞAM GİDEN PAŞAM MI?
Siz isterseniz gelene öyle, gidene böyle seslenebilirsiniz ama...
Gelenlerin gelişi, gidenlerin gidişi kadar dikkat çekici görünmüyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ile Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, Erdoğan’ın başbakanlık danışmanlığından yadigâr isimlerdi. Kabinenin kadroluları, sabiteleri arasındaydılar. Kaç revizyon atlattılar, hepsinden ayakta çıktılar. Gidişleri tamamen sürpriz oldu. Belki de kimsenin değişmez ya da vazgeçilmez olmadığını göstermek içindir.
Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile Tarım Bakanı Faruk Çelik de, AK Parti siyasetinin kıdemlilerindendiler. Tahmin şansımı denesem, ilk hakta bilemezdim.
Tek istisna, Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş. AK Parti-MHP yakınlaşmasının kurbanı oldu. Bahçeli’nin ‘istenmeyen adam’ listesinde başı çekerdi. Kabine-toto oynasam, çıkarılacaklar arasında banko işaretlerdim adını.
SON ARGÜMAN: GELENLERE NE ÖNERMELİ
Adalet Bakanlığı’nda Bekir Bozdağ’ın yerini doldurmak kolay olmayacak, çıtayı bambaşka bir düzeye çekti. Ki ancak Abdülhamit Gül oradan daha başka yüksekliklere taşıyabilirdi, tam isabet yani.
Numan Kurtulmuş, hükümet sözcülüğünde gayet iyiydi ama yine de sevindim, belki Kültür Bakanlığı Kurtulmuş’la sonunda kurtulur.
Gidenlerin hepsi tecrübeliydi ama hepsi için ‘başarılıydı’ denilemez. Ancak kalanların hepsi için de bu söylenemez. Tutunma kriterleri farklı.
Farkı yeni deneyimleyecekleri kutlar, başarı ve kolaylıklar dilerim.
Paylaş