Paylaş
Heyecan uyandıran, şaşırtan, kaygılandıran, ‘İslam dünyasına musallat olan terör belasına karşı nihayet anlamlı bir silkinme başlıyor, müslüman toplumlar ayağa kalkıyor galiba’ dedirten bir ataktı...
İran’ı dışladığı için ‘Şii-Sünni çatışması’nı alevlendirmesinden de korkulan, ‘Sünni ordusu’ endişelerine de yol açan, bir mezhep savaşına hazırlanıldığı yorumlarını tetikleyen, canlandıran bir durumdu...
Ama her halükârda IŞİD ve muadili melanetlere artık esaslı bir cevap verileceği umutlarını yeşerten bir kıvılcımdı.
Kimilerince gerçekleştirilemeyecek bir hayal gibi özlenen... İslam âleminin iç ihtilaflarını ve çelişkilerini bastırması umulan... Bölünmüşlüğe, parçalanmışlığa karşı derlenmeye, toparlanmaya vesile olması beklenen... Çok da hesapta olmayan sürpriz bir girişimdi.
Ne ki buralarda rüzgar çok hızlı yön değiştiriyor. Ortadoğu’nun kaypak dengelerine bel bağlamak açısından yazık mı oldu, iyi mi, o ayrı bahis. Fakat yalpalamalarla yürümeyeceği yolun başında görüldü.
* * *
İttifaka Türkiye kafadan dahil olmuş, Mısır son anda eklenmiş, Irak ise dışarıda kalmıştı.
Önceki gün Mısır’ın başkenti Kahire’de Arap Birliği toplandı ve Irak hükümetinin talebiyle Türkiye’yi sertçe kınadı, kaba bir dille uyardı. Başika’daki askerlerini de civar noktalara kaydırmayı bırakıp, kısmi bile değil tam geri çekmeye çağırdı.
Yayınlamaya karar verirken o bildirinin ‘Teröre Karşı İslam İttifakı’nın ölüm ilanı yerine geçeceğini bilmiyorlar mıydı peki?
Nasıl bilmezler. Hatta muhtemelen o kararın lobisini yapanlar, zaten bunu amaçlıyordu.
Başlamadan bitmiş oldu. Ruhunu kaybetti. Varlık sebebiyle ters düşüldü.
Dağılmıştır ittifak; düşmanları, kuşkuyla yaklaşanları, tereddütle izleyenleri sevinebilir, ağır darbe aldı, dikiş tutmaz bu çatlaktan sonra.
* * *
Ne arıyordu Türkiye Irak topraklarında, ne yapıyordu Başika kampında?
‘Teröre Karşı İslam İttifakı’ ne demeye kurulduysa onu.
Barzani’nin Peşmerge kuvvetleri başta olmak üzere, IŞİD’e karşı savaşacak güçlere askeri eğitim ve destek veriyordu.
Arkadan vurulan, işte bu faaliyettir.
Arap Birliği adına yapılan açıklamada, Türkiye’nin Musul’daki asker takviyesi, “Irak’ın egemenliğine bir saldırı ve Arap ulusal güvenliğine tehdit” olarak tanımlanıyor.
Tevil götürür yanı yok. Dürüstçe yüzleşelim. Olan şudur:
Türkiye’yle ‘Teröre Karşı İslam İttifakı’ adı altında askeri pakt oluşturan 33 ülkeden Arap Birliği üyesi olanlar... Pakta son anda giren Mısır’ın ev sahipliğinde ve pakta girmeyen Irak’ın talebi doğrultusunda... IŞİD terörüyle mücadele
kapsamındaki bir hamlesinden dolayı Türkiye’ye karşı birleşiyor, muhtıra veriyor, kınama yayınlıyorlar.
Nerede kaldı ortak cephe kurmak? Nerede kaldı askeri ittifaka girmek? Nerede kaldı terörle mücadele kardeşliği? Nerede kaldı devletler arasında ahde vefa? Nerede kaldı İslam dünyasının IŞİD belası karşısında ortak tavrı, müşterek hareketi, dostluğu, dayanışması, birliği, beraberliği, bağlılığı vesair...
Arap Birliği, bir fiskeyle ittifakı anlamsızlaştırmış, işlevsizleştirmiştir.
* * *
Çıkarılacak ders ikidir.
Birincisi; âlây-ı vâlâ ile kurulan ‘Teröre Karşı İslam İttifakı’nın ömrü, göz açıp kapayıncaya kadar sürmüştür. Henüz 2 haftasını doldurmadan berhava olmuştur.
Resmiyette varlığını idame ettirse de fiiliyatta artık kâğıt üstünde kalacak. Belki de doğrusu adını koymak, pratikte çöktüğü gerekçesiyle ittifaktan çekilmektir.
İkincisi; Türkiye için doğuda sırtını dayayabileceği, sözüne güvenilir, taahhütlerine sadık bir ittifakın, arkasını dönebileceği emin bir paktın kolay kolay bulunamayacağına işarettir. İlk kavşakta satanla yol yürünmez. Batıdaki ittifaklarının,
NATO’nun, AB’nin kıymetini bilmesinde sayısız fayda vardır.
Paylaş