Paylaş
İçeride tek başına iktidardan, dışarıda ise tek taraflı hareket etme imkânından olduğumuz bir dönem.
Suriye cephesinde tek taraflı hareket, sonu belirsiz bir macera demek. İster sınır ötesi güvenlik harekâtı yapıyoruz, ister obüs toplarıyla bu taraftan dövüyoruz, isterse tampon bölge için giriyoruz deyin... İstediğiniz kadar savaş değil, işgal değil deyin, aynı kapıya çıkar.
Gerekçelerinizin haklı olması da yetmez. Çok taraflı bir savaş var. PYD-PKK, IŞİD, Şam rejimi, İran ile Rusya, ÖSO ve IŞİD karşıtı hava gücü koalisyonu... Birbirleriyle savaşıyorlar. Hepsiyle birden savaşamazsınız, hem sahaya girip hem hiçbiriyle savaşmamazlık da edemezsiniz.
Üstelik zaten tarafınız da belli, Amerika liderliğindeki uluslararası koalisyonun doğal üyesisiniz. Ha, arada farklılıklar, koalisyon içi ihtilaflar mı var? Çıkarlar ve öncelikler mi yüzde yüz örtüşmüyor?
Madem her konuda anlaşamıyorsunuz, anlaşabildiğiniz konulardan başlarsınız. Mevcut koalisyonunuzla ortak paydalarda bir iç uzlaşma ararsınız. Müttefiklerinizle görüş ayrılıkları üzerinden çatışacağınıza, ‘dediğim dedik’ diyerek inada bindirmezsiniz. Gurur meselesi yapmadan talep ve beklentilerinizi birbirinize uydurmaya bakarsınız.
Yeni dönemin ruhu bu. Bütün yollar koalisyona çıkıyor; diklenmeden değil, uzlaşarak dik durmaya.
* * *
ABD, geçen sene tampon bölgeye göz kırpma aşamasına kadar gelmişti. IŞİD’in sadece hava saldırılarıyla yenilemeyeceğini bildikleri için, kara müdahalesi seçeneklerini dışlamıyorlardı. Uçuşa yasak bölge fikrini de tartışmaya değer buluyorlardı. Esad’ın hava saldırılarından sivilleri korumak için...
Fakat hava terse döndü. Aradan geçen sürede, her iki opsiyona da biraz daha yaklaşmış değiller.
Bugün, bir yıl önceki pozisyonlarına göre daha uzaklar Türkiye’nin isteklerinden. Aramızdaki Suriye makası kapanmadı, açıldı. Bu aşamada, uçuşa yasak bölgeyi de tampon bölgeyi de ağızlarına bile almak istemiyorlar.
Oysa Türkiye’nin yabana atılmayacak gerekçeleri vardı ve o günden bugüne zayıflamadı güçlendiler, azalmadı arttılar.
Göç dalgasını durdurmaya, hiç değilse içine almadan sınırın Suriye tarafında karşılamaya hâlâ ihtiyacı var Türkiye’nin.
Sınırında, kendisine rağmen oldubittilerle karşılaşmak istememesi de dibine kadar geçerli bir argüman.
Üstüne, Rojava bölgesinin nüfus yapısıyla oynamak, Arapları ve Türkmenleri yurtlarından sürmek gibi tehlikeli girişimleri de ekleyin...
* * *
ABD Savunma Bakanı Hagel ile Genelkurmay Başkanı Dempsey, bir yıl önceki bir basın toplantılarında şöyle şeyler söylüyordu:
Bir: “Uçuşa yasak bölge ve tampon bölge olasılıklarını tartıştık ve Türkiye’nin gereksinimlerini konuşmaya devam edeceğiz. Belli bir aşamada tampon bölge gerekebilir ama bugünden yarına değil...”
İki: “Kara unsurları olmadan IŞİD’in sadece hava saldırılarıyla yenilgiye uğratılmayacağını biz de biliyoruz...”
New York Times bile “ABD sivilleri Suriye’nin hava saldırılarından korumak için bir uçuşa yasak bölge düşünüyor” başlıklı haberlere imza atıyordu (1 Ekim 2014 tarihli yazımdan).
Geldikleri noktayı biliyorsunuz. ABD Dışişleri sözcüsü son açıklamasında “Şu an ABD ve koalisyon güçleri açısından uçuşa yasak bölge ya da tampon bölgeye gerek yok, uygulanmasında zorluklar var” diye kestirip attı.
Çünkü IŞİD’e karşı savaşta artık PYD var. ABD liderliğindeki koalisyonun kara gücü gibi iş görüyor. Havadan da kendileri vuruyor. Kara unsurunu, güvenli bölgesini bir kere buldu Pentagon. TSK’nın girmesine, tampon bölge kurmasına gerek duyar mı artık? PKK ise IŞİD’le savaş üzerinden biraz uluslararası meşruiyet, bir parça da toprak kazanma fırsatı yakaladı. Bırakır mı?
* * *
ABD de PKK da kendi çıkarlarının hesabını yaparken, kendi menfaatlerinin davasını güderken... Türkiye’den onların ürettiği bedeli hesapsız kitapsız sineye çekmesi mi beklenecek?
Bunun böyle gitmeyeceği de açık.
Ya sınıra asker yığmaktı, kararlılık gösterisiydi derken Allah korusun bir yerde patlar...
Ya da Türkiye, bir maceraya sürüklenmeyecekse, tek taraflı hareket gibi bir çılgınlık yapmayacaksa oturur işleyen bir koalisyon yapar.
O zaman da test edilen gücümüz değil, koalisyon stresine dayanıklılığımız olur.
Hangisinden sınanmak isterdiniz?
Paylaş