Hayırlı reytingler olsun hocam

Show TV’de Prof. Mustafa Karataş’ın trollendiği haberlerini okuduk.

“İftardan sahura kadar üfürsek caiz midir” diye zırvalamış kafa yapmaya çalışan bir izleyici.

Canlı yayında yaşanan bu korsanlığa Hoca’nın nasıl hazırlıksız yakalandığı, trollere ne eğlence çıkardığı yazıyordu.

***

Star TV’de Fatih Çıtlak, “Namaz kılmayanın katli vacip midir” sorusunu Allah’tan ayarında savuşturdu da... Fitne ateşinin ağzına, yeni devrilmiş çıtır bir çam daha verilmesinden kurtulduk.

Fakat Cübbeli Ahmet Hoca’nın her vaazı olay, reyting kızıştırmayı biliyor.

‘İftar Özel’ vaazında, “Tepemi attırma, kafamı bozarsan teravih namazını bak 34’e çıkarırım, gününü görürsün” minvalinde hiddet buyurdu.

Cübbeli’nin kızdırmaya gelmediğini ve dilerse geniş yetkiler kullanabileceğini, mübarek gün görülmemiş bir tehdit yiyerek öğrendik.

Medya hocalarından kerli ferli bir profesörün de zorunlu trafik sigortası hariç diğer sigortaların haram olduğuna hükmettiğini duyduk. Sigorta şirketlerinin

İsrail için para topladığına dair desteksiz coşmalarına kulak misafiri olduk.

Sigortalılar dinden, imandan çıkarıldı, ağzımız açık izledik ümmetçe.

***

TRT’de sahne alan İlahiyat Profesörü Mustafa Aşkar ise hepsini aştı, ‘İftar Sevinci’ programında ağzını bozup sevincimizi kursağımızda bıraktı.

“Namaz kılmayan hayvandır” diye bastı fetvayı, boğazımıza dizmekle kalmadı, hepten kaçırdı ağzımızın tadını.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Hoca, kaygılanmakta çok haklı çıktı.

Ramazan programcılarını toplayarak boşuna rica etmemiş, canlı yayında izleyiciden soru alıp anlık fetva vermesinler diye.

İzleyicinin ilgisini çekmek için... Kaynağı sağlam olmayan tartışmalı hadis ve menkıbelerle kafa bulandırmamalarını da istemiş. İlmi bilgilerin yanına doğruluğu şüpheli hurafeler katarak ramazanın içini boşaltmamalarını da istirham etmiş.

Ancak çok azı uydu, çoğu bildiğini okumaya devam etti.

Sonuçtan memnun mu şimdi hocalar, münasip görüyorlar mı bu rezillikleri, yapılanları beğeniyorlar mı?

Daha ramazanın birinci haftası dolmadan vukuat dosyaları kabarmaya başladı. Değiyor mu?

***

Reyting avcılığı ile iftar ve sahur programları... Reyting canavarlığı ile televizyon vaizleri gibi asla yan yana gelmemesi gereken şeylerin birlikte anılmasına kendilerinin de sebep olmak isteyeceğini sanmıyorum.

Kazara sebep olanların hoşnutsuzluğu, bundan duydukları rahatsızlık ortada.

TRT’deki programın sunucusu Serdar Tuncer memnuniyetsizliğini paylaştı, tepkilere hak verdi, o kaba softalıktan dolayı özür diledi.

Mustafa Aşkar da konuştuğuna konuşacağına pişman edildi...

Sorsanız eminim o yayına hiç katılmamış olmayı tercih ederdi.

Ama skandallar patladıktan, yüze göze bulaştıktan, itibar yerlerde süründükten sonra...

Namazın önemini anlatmak için kılmayana hakaret edilebilir miydi?

Ekranda acemice bir artistlik denemesinin ortalığı nasıl birbirine kattığını görüyor musunuz?

***

Oysa kaliteli bir reytingle ramazanı geçirmek de var. Seviyeyi düşürmeden, klas bir din sohbeti yapmak da var. Bu tür nahoş kazalara, pespaye sürprizlere, olmadık densizliklere ekranı hiç açmamak da var.

Sözün şehvetine kapılarak, dikkat çekmek için sansasyonel laf ederek adınızdan söz ettirirsiniz, her yerde programınızı konuşturursunuz, magazin haberlerine bile çıkarsınız. 

Ama kirli reyting pişmanlık getirir.

Reytinge doymayan, eninde sonunda kendi itibarından yer.

Görmez Hoca’nın reyting yarışına girmemeleri, ramazan programlarını reyting çılgınlığından uzak tutmaları için medya hocalarına yaptığı uyarı çok isabetli, çok yerindeymiş.

Bir musibet bin nasihatten yeğdir. Daha önümüzde 3 koca hafta var. Tavsiyeye uymak için hâlâ geç değil.