Paylaş
DEVLETİ ele geçirmiş bir ‘İran ajanı’ mı, Şii İran’la didişmek uğruna devletin çıkarlarını tehlikeye atan bir Sünni mezhepçisi mi?
Taban tabana zıt iki Erdoğan portresi var elimizde. Biri Paralel Yapı’nın çizdiği Tayyip Erdoğan portresi, diğeri Kemal Kılıçdaroğlu’nun.
İkisi birden mümkün olamayacağına göre...
a- En az biri doğru söylemiyor.
b- İki tez yan yana konduğunda birbirini çürütüyor, biri diğerinde tutarlılık vesaire bırakmıyorsa kesinlikle ikisi de doğru söylemiyor.
* * *
Yemen çıkışından sonra, Cumhurbaşkanı’na yöneltilen mezhepçilik suçlamaları alevlendi.
Erdoğan’ın Ortadoğu siyasetini ‘mezhep eksenli’ buluyor Kılıçdaroğlu.
Çünkü:
BİR: Irak’ta Şii Arap milliyetçisi Maliki’ye karşı Sünni Arap milliyetçisi siyasetçileri destekledi. Mesela Tarık Haşimi’yi himaye etti, Türkiye’de korumasına aldı, Maliki’yle zıtlaşma pahasına arka çıktı. Neticede; Şii yayılmacısı İran’la güç çekişmesine girip ters düşmüş oldu...
İKİ: Suriye’de Nusayri diktacısı Esad’a karşı Sünni selefi gruplara sahip çıktı. Rejime karşı silahlı mücadeleye kucak açtı, onları isyana teşvik etti, Esad’ı devirmeleri için arkadan itekledi, komşu bir ülkeye karşı düşmanca tavır sergiledi. İran, Nusayrici Esad’ı ayakta tutmak için devrim muhafızlarını cepheye sürmek, Lübnan’dan Hizbullah milislerini imdadına koşturmak zorunda kaldı. Neticede; Şii yayılmacısı İran’la tehlikeli bir nüfuz yarışına tutuşmuş oldu...
ÜÇ: Yemen’de İran’ın örgütlediği kalkışmacı Şii Husileri bastırmak için başlatılan Sünni Arap müdahalesinden yana tavır aldı. Başını Suudi Kralı’nın çektiği Kararlılık Fırtınası operasyonuna lojistik ve istihbarat katkısında bulunma sözü verdi. Bir Sünni Arap ordusu kurma fikrini zımnen tasvip etti. Şii-Sünni çatışmasında, Suudi liderliğindeki Sünni cepheden yana taraf oldu. Neticede; Körfez’de Şii kuşağı oluşturma peşindeki İran’la bir kez daha kafa kafaya geldi...
* * *
Eğer Kılıçdaroğlu haklıysa, yani Türkiye’nin Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de İran’la karşı karşıya gelmesi, Erdoğan’ın Sünnicilik yaptığına delilse...
Tüm bu sıcak çatışma alanlarında İran’la aynı tarafı tutan Putin de Şiicilik yapıyor, hatta mezhepçinin önde gideni demektir. Irak’ta Maliki’yi, Suriye’de Esad’ı, Yemen’de Husileri bu yüzden hem askeri hem siyasi olarak kolluyor yani. Konunun, Ortadoğu’da Amerika ve müttefiklerine karşı alan tutmakla filan bir ilgisi, Yemen’in stratejik geçiş yollarında olmasıyla falan bir alakası yok. Rusya’nın bütün meselesi, İran’la omuz omuza Ortadoğu iktidarlarını Şiileştirmek...
Buna mukabil Erdoğan da bölgede Sünnicilik ve seleficilik siyaseti izliyor. Mısır’da Sisi darbesini Suudiler kotardı diye Sünni ve Selefi dünyanın baş hamisi Suudilerle de bozuştu gerçi. Fakat güzelim teoriye bir zararı olmaz böyle ufak tefek detayların...
“Bir İran kalmıştı, en son onlarla da kavga etti” diyor muhalefet. İran’la en son, Suudilerden bile sonra bozuştuysa nasıl ateşli bir Sünnici, nasıl geçimsiz bir selefici oluyor?
Paraleller de tutturmuş bir ‘Acem uşağı’ hikâyesi. Erdoğan’ın Pers yayılmacılığına hizmet ettiği, Anadolu’yu Şiileştirme projesi uyguladığı gibi laflar yayıyorlar.
Oysa Kılıçdaroğlu’na sorsanız yemin bile eder, Şii-Acem istilasına karşı bölgeyi Sünnileştirme davası güttüğünü.
Olan bitene salt Arap-Acem savaşı, salt Sünni-Şii çekişmesi penceresinden bakarsanız, bir dediğiniz öbürünü götürür işte böyle; günün sonunda başabaş gelirsiniz.
KOMŞUMA: Dün yan köşede ‘özel atlatma habercilik’ diye pazarladığın şeyden ne anlayalım komşu? İktidar uçaklarında kulağına üflenenleri yazmak, şayet evden biri yaparsa ‘bomba kulis’ ve ‘süper gazetecilik’... Sıradan yandaş yaparsa ‘mürettebat kişnemesi’ mi sayılacak bundan sonra? Demirlediğin son irtifa bu mudur komşu?
Paylaş