Paylaş
“Sevan Nişanyan için izan talep ediyoruz” başlıklı, ilham verici bir metindi.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dün cuma namazı çıkışında söyledikleri de düpedüz bir izan talebi.
Boydaklara operasyon hakkında söylediklerini duyar duymaz adını koydum.
İzan demeden, doğruca lafzını kullanmadan yapılmış, son derece diplomatik bir izan davetiydi.
* * *
Kendimi bildim bileli ‘birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz şu günler’den geçeriz.
Milletçe hiçbir şeyimiz hiçbir zaman birlik ve beraberliğimiz kadar az olmamıştır.
Ekmeğimiz de azdır icabında, suyumuz da soluduğumuz hava da.
Fakat hiçbirinin eksikliğini birlik ve beraberliğimizdeki azalma kadar hissetmeyiz.
Yokluğunu değilse bile darlığını, kıtlığını mütemadiyen çektiğimiz bir şeydir birlik ve beraberlik.
Galiba milletçe açlığını çektiğimiz şeyler sıralaması, ilk kez radikal bir değişim geçiriyor.
Acil ihtiyaçlar hiyerarşimizde başka bir tedarik kalemi, izan denen şey, birlik ve beraberliğimizi temin etme gereğinin önüne geçiyor ilk kez.
‘Milletçe izana her zamankinden daha şiddetle ihtiyaç duyduğumuz şu acayip günlerde’ kalıbını sık sık işiteceğe benziyoruz artık.
Onu tümüyle kaybettik gibi, azalma da değil üstelik bu kez. Karaborsada bile bulunmaz oldu.
* * *
İzan davetini, ismen anılmasa dahi gördüğünüz yerde tanıyacak duruma siz de gelmişsinizdir muhakkak.
Soyuna kıran girmiş, yer yarılmış da içine girmiş gibi birdenbire tükenmesi, gözünüzden kaçmış olamaz.
Benim farkındalığım, bu konuda ekstra gelişkin bir yetiye sahip olmamla açıklanamaz herhalde.
Ne yana baksam izan davetleri görüyorum. Her birini de termal dedektör gibi sıcaklıklarından, samimiyet ısılarından o lahza algılıyor, teşhisi yapıştırıyorum.
Evet, Abdullah Gül’ün dünkü çıkışı, hiç şüphe yok ki Boydak ailesine reva görülenler karşısında daha fazla sessiz kalamayan bir izanın isyanıdır.
Dili yumuşaktır, mesajı ölçülüp biçilmiş, tatlı serttir. Cümleler dağınık değil olabildiğince kısa ve derli toplu, sözcükler pek bir özenle seçilmiştir.
Tipik bir Abdullah Gül demecinden farklı değildir belki bu yanıyla.
Fakat tepkisi, dikkatli olduğu kadar çok da konsantre bir tepkidir.
Denilebilirse, bir kontrollü taşma halidir.
Bu da içinde kopan fırtınaların, yaşadığı duyguların yoğunluğunu dışavurur.
* * *
Sabah saatlerinde Boydak Holding’in 4 yöneticisi, paralel yapı soruşturmasında gözaltına alındı.
Memleketi Kayseri’nin ileri gelenlerinden, verdiği vergi ve ürettiği istihdamla Türkiye’nin medar-ı iftiharı olmuş, ‘yerli ve milli’ sanayinin devlerinden, yüz akı bir aile bilinir Boydaklar.
Konu, cuma sonrası Abdullah Gül’e de soruldu.
Belli ki cevabı kafasında hazır.
Daha evden çıkarken tasarlamış, belki de abdest alırken ne diyeceğini kurmuş kafasında.
Yalın ve kısa tuttu. Üç cümlede koydu noktayı.
Şöyle dedi Gül: “Boydak ailesi çalışkanlığıyla, dürüstlüğüyle, hayırseverliliğiyle bilinen bir aile. Türkiye’nin önemli sanayicilerinden. Ümit ederim ki daha fazla rencide edilmezler.”
İzanın ortadan kayboluşu, memleket sınırlarını temelli terk edişi karşısında belli ki canı yanmış, içi içini yiyor.
Gül cuma namazına hazırlanırken Zaman gazetesine henüz el konmamıştı. Savcılık talebi ve sulh ceza hâkimliği kararıyla kayyum atanmamıştı daha oraya da.
Haber cumadan önce ajanslara düşseydi, muhtemeldir ki o da sorulacaktı.
Dayanabilir miydi bir şey demeden, tek cümlelik bile olsa ona da izanlı bir çift laf etmeden durabilir miydi, kestiremiyorum.
* * *
İzan kelimesinin hangi kökenden geldiğini, kallavi bir Türkçe etimoloji sözlüğü de yazan Sevan Nişanyan’a havale ediyorum. Üzerinde bilgisayar aparatı yakalattığı için, hapiste hücre cezası yatıyor şu an, bitirdiğinde mevzuya el atar umarım.
Geçmişte izandan yoksunluğun kimi örneklerini sergilemişliği de var ayrıca. Şimdi onun da bizzat tattığı üzere, izan açığı, kuraklık vurmuş da kökü kurumuş gibi her gün daha da büyüyor.
Beklerken, izan egzersizi niyetine, “Peki ya izan da mı yok, bir parça da mı yok” diye biten imza metnini internetten bulup en az bir kere okumanızı öneririm.
Paylaş