Paylaş
Gülen ve FETÖ’cüler bir kara kehanetin işaretlerini veriyordu. Bugün bir şey olacak, büyük bir şey, yer yerinden oynayacaktı.
Ama ne?
Bir felaketin yaklaşmakta olduğuna ve bunun 14 Ağustos’ta vuku bulacağına dair söylentilerin varlığı doğru.
İzini sürdüğünüzde de Gülen ve avanesine çıkıyor.
Doğru doğru olmasına da Gökçek’in bu söylentilere getirdiği açıklama dudak uçuklatıcı.
* * *
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, oturup çalışmış, ciddi kafa yormuş.
Nasıl bir felaketin bize önden haber verildiği konusunda iki olasılık üzerinde duruyor.
Birincisi, sarsıcı bir montaj kasedin yayınlanması. Ki bir FETÖ klasiği olacağı için şaşırtıcı olmaz.
İkincisi ise tam bir bomba. ABD yardımıyla Marmara’da bir deprem planlanması ihtimali.
Gökçek, bu ihtimali yabana atmıyor. İnanmayacaklara da Gölcük depremini örnek gösteriyor.
Elektromanyetik ışınlarla fay hattının patlatıldığını, yeraltındaki gaz birikimlerini havaya uçurma deneylerinin daha önce de yapıldığını söylüyor. ABD ve
İsrail, gerekli teknolojiye sahipmiş. İstediklerinde yerin üstünü beşik gibi sallayan zelzeleler oluşturabiliyorlarmış.
Üstelik bunu birden fazla kez denemişler.
O yüzden de eğer Marmara’da maazallah bir deprem koparsa ABD bunun sorumluluğundan kurtulamazmış. Direkt onların üstüne kalırmış.
* * *
Deprem cihazının adını da veriyor Gökçek, Tesla.
Bu cihazın yolladığı düşük frekanslı dalgalar depremi tetikliyormuş.
Bilimsel dayanaklar da sunuyor kendince. Aklından komplo teorisi uydurmadığını üstüne basa basa vurguluyor.
Orasını bilim insanlarına bırakıyorum. Bıyık altından pis pis gülerler mi, cevap vermeye değer bulurlar mı, kendi bilecekleri iş.
Fakat Gökçek’in kehanet yorumundaki mantalite dünyevileşmesi beni etkiledi.
Artık deprem gibi doğal afetlere ilahi takdir olarak bakmıyor.
İlginç olan da asıl bu zihniyet değişimi.
* * *
Başımıza gelenlerin günahlarımızın cezası olduğu ve benzeri kaderci yaklaşımlardan hayli uzaklaşmış.
Onun yerini, deprem felaketini bile kul yapımı olarak gören bir anlayış almış.
Kaderin cilvesi, bu açıklamaları yaptığı gün göktaşı yağmuru vardı.
Kalabalıklar, medya tarafından bu göksel şöleni kaçırmamaya davet ediliyordu.
Eskiden başımıza taş yağması pek hayra yorulmazdı oysa.
Korku ve dehşete kapılırdı insanlar. Yeryüzünde günahların çoğalmasından dolayı cezalandırıldıklarına inanırlardı.
Hatta kıyamet alameti olarak görülürdü.
1800’lerde Amerika’da meteor yağmurunu kıyamet habercisi sayanların yaşadığı paniği okumuştum. Kelimenin tam anlamıyla tir tir titreten bir kıyamet kaçışmacasıydı.
Şimdiyse bir şenlik havasında, havai fişek gösterisi gibi keyifle izleniyor.
İnsanoğlunun tabiat olaylarına bakışındaki farklılaşma etkileyici.
Artık deprem de kontrol edemediğimiz, onun için ölesiye korktuğumuz bir güç olmaktan çıkıyor.
Gökçek’in açıklamasına asıl bu yönden bakın.
* * *
Bana sorarsanız, ben bugün bir deprem beklemiyorum.
Ama kesin bir şey de diyemem. Olup olmayacağını ancak Allah bilir.
Geliş saatini bize önden haber verecek bir teknoloji henüz geliştirilemedi bilebildiğim kadarıyla.
Bize düşen, her an olacakmış gibi evlerimizi sağlam yapmak, şehirlerimizde bilinçli yapılaşmak, felakete hazırlıklı olmak.
Depremi silah gibi kullanan bir teknoloji sayalım ki birilerinin elinde var. Kurtuluş yine aynı, en başta belediyeler tedbir alacak, tedbir tedbir tedbir.
Paylaş