Paylaş
Yani... İşlenmemiş, ayıklanmamış ve ilgili makamlara sunulmamış istihbari materyal, teşkilatın analize tabi tutulmamış iç yazışma safhasındaki notları bunlar.
Henüz servise hazırlanırken mutfaktan çalınmış.
Doğruysa daha vahim.
Birileri de, her adımını izleyip fişleme faaliyeti yaparken MİT’i fişliyor demektir.
Ama kim?
***
Gün içinde AK Parti’den Hüseyin Çelik’in benzer açıklaması geldi ve fişleme sorularıma ilk cevap verilmiş oldu.
Dün hükümetin, cemaatin ve muhalefetin payına düşen soruları ayrı ayrı yazmıştım.
Cemaat kadrolarının MİT tarafından fişlendiği ve tasfiye edildiği iddia
ediliyordu.
Hükümetten cevap beklediğim soru şuydu:
“... ‘Cemaati fişlemişler’ etiketiyle tedavüle sokulan evraka baktım. MÜSİAD ve Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’yle temas da geçiyor.
İkisinin de AK Parti’ye yakınlıkları su götürmez.
Bu bir kara listeye benzemiyor...
Onlarla irtibatın, hükümet tarafından sakıncalı yahut kötü referans sayıldığına düşmanları bile inanmaz.
Fakat bu bir kara liste, bir tasfiye listesi olmasa ne yazar.
Hadi, memur alımlarında güvenlik soruşturması yapılmasını anladık diyelim...
Suça girmeyen özel hayat detaylarının, devleti ilgilendirmeyen kişisel verilerin ne münasebetle toplanıp kurcalandığını nasıl izah edeceksiniz?...”
***
Yapılan izahat, bu sorunun esasını ortadan kaldırmıyor ama yepyeni ve capcanlı bir soru daha koyuyor masaya.
MİT’ten, henüz düzenlenmemiş bu ham bilgi notlarını sızdırıp Taraf gazetesine servis eden birileri var.
İstihbarat teşkilatının mutfak çöplerini karıştıran birileri... Kim onlar?
Nasıl bir hayalet şebekedirler ki Milli İstihbarat Teşkilatı’nı iş üstünde sobeleyebiliyorlar?
İstihbarat içinde istihbarat operasyonu çekebilen bu odak neyin nesi, kimin fesidir?
***
Ha, gargaraya gelmesin tabii, cemaat ve muhalefetin payına düşen sorularım da baki...
Cemaatinki şuydu:
‘Kadrolarımız fişlenip tasfiye ediliyor’ dedikleri devlet memurlarını, hükümete karşı hangi tüzel kimlikle temsil ettiklerini söyleyebilirler miydi bize?
Muhataplık statüleri neydi?
Ne adına onların hamiliğini yapıyor, vasiliklerini üstleniyorlardı?
Bir de şu... Operasyonlarda el konulan devletin mahrem evrakı, ihtiyaç planlamasına uygun bir takvimle hep aynı mecradan medyaya sızıyor...
Bu konuda bizimle paylaşmak istedikleri herhangi bir husus var mıydı?
Ne bileyim, işin sihrine dair bir duyumları, masum bir meslek sırrı oluşuna yönelik bir bilgileri filan...
‘Gazetecilik başarısı’, ‘Tesadüf işte’ veya ‘Tevafuk eseri’ şeklindeki cevaplar, geçerli şıklar arasında yer almıyordu yalnız.
***
Muhalefete ise bu tartışmada tutarlı olmak kalıyordu, becerebilirlerse şayet...
Şuna cevap verseler kâfiydi:
Düne kadar... ‘Cemaat poliste, yargıda kadrolaşıyor’, ‘Bürokrasiyi onlara teslim ettiniz’ diye feryat figan hükümete çullananlar kendileri değil miydi?
Nasıl oluyordu da bugün, aynı hükümeti 10 yıldır cemaati fişlemekle suçlayabiliyorlardı?
***
Ne güzel konuşuyoruz bakın, herkes herkese dokunuyor, masada dokunulmaz yok ama kimse de yanmıyor.
Haydi cevaplarınızı gönderin de özgürce tartışalım, serbest serbest yüzleşelim.
Yoksa bu pragmatist tutarsızlıklar, bitirmekten beter edecek
ahlaki meşruiyetinizi.
Paylaş