Paylaş
Tanımadıkları, bilmedikleri, adını bile bir çırpıda telaffuz edemedikleri bir adayı pimi çekilmiş bomba gibi partisinin kucağına bırakırken ne demişti Kemal Kılıçdaroğlu:
“Sorumluluğu bana ait, riskini şahsen alıyorum...”
Liderlik hakkını kullanmıştı, olabilirdi de...
Fakat çok güvendiği çatı projesi, seçmenin elinde patladı.
Ne beklenirdi Kılıçdaroğlu’ndan?
Kolayından seçmeni suçlamak yerine...
Ekmeleddin İhsanoğlu için partisini yenilgiye uğratma riski alırken gösterdiği cesaretin binde birini, bu yenilginin doğal sonuçlarıyla yüzleşmek için de göstermesi değil mi?
Başlangıçta ayak diremeyi denedi, partisine tıpış tıpış bedel ödetirken kendi hissesine düşen bedeli paşa paşa ödemeye yanaşmadı ama mahsuplaşma kaçınılmazdı, neyse ki fazla uzatmadan pes etti.
Şimdi yakışanı yapıyor, muhaliflerini yokuşa sürmekten vazgeçip hesaplaşma kurultayını kendi elleriyle toplayacağını açıkladı.
***
CHP, çatıdaki bu çatlaklarla, bu çalkantılarla, bu müzmin iç kavgalarla daha fazla gidemezdi.
Yenilginin sorumluluğunu yok tatilci seçmene, yok bilmem fire veren MHP tabanına yıkıp aradan sıyrılmak olacak şey değildi.
Kılıçdaroğlu, nihayet re’sen hareket edip kendi başına karar vermenin mesuliyetini üstüne alıyor. Bununla yüzleşecek ve varsa bir faturası sineye çekecek.
Umarım CHP, bünyesini zayıflatan kısır çekişmeleri artık geride bırakır, bu süreçten iç hesaplaşmasını tamamlamış gürbüz ve sağlıklı bir anamuhalefet olarak çıkmayı başarır.
***
Kılıçdaroğlu’na kurultay çağrısını ilk o yapmıştı. Muharrem İnce, grup başkanvekilliği görevinden istifa edecekmiş.
Bu da yakışan harekettir.
Hem meydan okuyup hem genel başkanı temsil eden bir görevi sürdürmek siyasi etikle bağdaşmazdı.
Muharrem Bey de yakışık almayan bu ahlaki tutarsızlıktan kendini kurtararak en doğrusunu yapıyor, çok yaşasın...
Gerisine, kurultay delegeleri karar verecek. Demokrasimize hayırlı olsun.
Anket rezaletinde son perde
TÜRKİYE Araştırmacılar Derneği TÜAD, seçim anketlerinde manipülasyon yapıldığı iddialarına sonunda el atmış. KONDA’nın talebi üzerine bir inceleme başlatmışlar.
Hatırlarsanız, yaygara şuydu:
“KONDA, Erdoğan’ı yüzde 57’yle açık ara önde göstererek çatı seçmeninin kazanma umudunu kırdı. Gözü yılan tatilciler de, nasıl olsa sonuç belli diyerek rahatlarını bozup sandığa gitmedi. Katılım onun için düştü, Erdoğan da o sayede kazandı...”
***
Rezalet anketlerde filan değil, bu argümandaydı düpedüz.
Ortada nasıl bir pişkinliğin döndüğünü anlatmak için tersinden örnek vermiştim.
O zaman, Erdoğan’ı yüzde 50’nin altında, İhsanoğlu’nu ise yüzde 40’ın üstünde gösteren Metropoll’ün araştırmasına niye bir şey denmiyordu?..
Anket şirketleri için, kazandıracak oy oranını doğru dürüst tutturamamak bir rezaletse kimin kazanacağını tutturamamak daha büyük bir rezalet değil miydi?
Erdoğan’ın kaç puanla kazanacağını hiçbiri bilemedi. Ama hiç değilse ilk turda seçimin biteceğini ve kimin kazanacağını bildiler.
Erdoğan’ın, hem de ilk turda galip çıkacağını tahmin edemeyen tek bir araştırma şirketi vardı, o da Metropoll...
Ekmeleddin Bey’i yüzde 40’ın üstüne çıkaran, Erdoğan’ı yüzde 50’nin altına indiren, boykotçuların oy vermeye ikna olduğunu, tatilcilerin Ekmeleddin Bey konusunda kıpır kıpır heyecanlanmaya başladığını, ilk şoku artık atlattıklarını, sandığa koşmak için sabırsızlandıklarını, AK Parti’den bile Ekmeleddin Bey’e oy kaydığını söyleyen bu ‘Ha gayret, fark kapanıyor’ anketine diyecek söz yok muydu?
***
Metropoll’ün başındaki Özer Sencar Hoca aradı, ağustosun ilk haftası biten son araştırmalarında Erdoğan’ın ilk turda kıl payı kazanacağını kendilerinin de gördüğünü ama yasak nedeniyle bunu yayınlayamadıklarını söyledi.
Kazanacağını onlar da bilmiş. Fakat kamuoyuna açıklayamamışlar.
Ayrıca, sapma payı en düşük ve doğruya en yakın sonucu kendi anketlerinin verdiğinde ısrar etti. Sadece, hiçbir yerde çıkmadığı için bizim haberimiz olmamış.
Seçmeni kandıran, yanıltan, manipüle eden var mı, yok mu, gayri siz takdir edin.
Paylaş