Başbakan’ı kim yanıltıyor?

Fakat Başbakan, aynı şeyi Kılıçdaroğlu’na da söyleyince iş ciddiye bindi. Bunun bir dil sürçmesinden kaynaklanmadığı kesinleşti.
Demek ki birileri kendisine, ‘yakaladık ettik, canına okuyoruz efendim’ diyor. Ne aslı var ne astarı oysa, hikâye.
Soruşturmada ya milim ilerleme sağlanamadı. Ya da soruşturmayı yürütenler bir demokraside yaşadığımızı unutup kendilerini Başbakan’a karşı dürüstlüğe mecbur, kamuoyuna karşı sorumlu hissetmiyor. Soruları sessizce geçiştirerek, karartma uygulayarak, dışarıya belli etmeden kendi aralarında hallediyorlar işi.

* * *

Dünkü Hürriyet’te haberi görmüşsünüzdür. Arkadaşlarımız emniyetin, savcılığın, valiliğin kapısını aşındırıyor. Başbakan’ın verdiği bilgiyi teyit edecek bir soruşturma kırıntısına ulaşabilmek için. Ama kapılar duvar olup yüzlerine kapanıyor. En fazla öğrenebildikleri şu; Star Medya Grup Başkanı Murat Sancak’a saldırının faili olarak yakalanmış kimse yok polisin elinde. Bu bilgiyi ne emniyet müdürlüğü doğruluyor ne ilgili savcılık.
Kısacası, Başbakan Davutoğlu’na göz göre göre yanlış bilgi veriliyor. Peki Başbakan’ı, ikidir yanıltan kim? Ve bunu korkmadan, çekinmeden nasıl yapıyor? Gerçeği Başbakan’dan niye kaçırıyor, neyi saklıyor, daha ne kadar saklayabileceğini düşünüyor? Bir suç dosyasını yalan dolanla manipüle etmenin başa açabileceği dertleri geçmiş örneklerden de mi görmüyor?
Arapsaçına döndü bu oyalamaca ama bakalım altından ne çıkacak.

Katil devletse PKK ne?

SELAHATTİN Demirtaş, katilin devlet olduğunda ısrar ediyor.
‘Niye önleyemedi’ demiyor.
‘MİT uyuyor muydu’ demiyor.
‘Emniyet istihbaratı neredeydi’ demiyor. ‘Terörle mücadele şubesi Twitter’da gazeteci kovalayacağına işine baksaydı, bunlar olmazdı’ demiyor.
Ankara tren garındaki katliamda devletin ihmal ve kusurunu sorgulamıyor. Sorumluluğunu masaya yatırmıyor.
Başka bir şey yapıyor.
Devleti, katliamın doğrudan faili, taammüden cinayet suçunun ortağı olarak gösteriyor.

* * *

‘Katil devlettir’ diyor.
‘Devlet halkına saldırdı’ diyor.
‘Devlet vurdu, devlet öldürdü’ diyor.
En hafif suçlamayı, CNN International televizyonunda katıldığı Amanpour şovda yaptı.
IŞİD’in, devlet içinden yardım almadan böyle bir eylemi icra kapasitesine sahip olmadığını söyledi.
Mutlaka işin içinde devlet var. Bilfiil var, azmettirici olarak var, bombacı olarak var, tedarikçi olarak var, planlayıcı olarak var, pimi çeken tetikçi olarak var, fünyeyi patlatan cani olarak var...
Demirtaş’ın kanıtı sağlam; devlet işin içinde olmasa saldırıyı önlerdi.
Bu akıl yürütmeye dayanarak Amerikan televizyonuna bağlanıp devletin IŞİD’le el ele Ankara’daki katliamı yaptığını dünyaya bildirdi.

* * *

Yürüttüğü akla o kadar güveniyor, mantığından o kadar emin ki tereddütsüz konuşuyor.
Madem o kadar sağlam ve güvenilir sonuçlar veren bir mantık düzeneği bu, aynı yolu izleyerek şunu da söylemesi gerekmez miydi:
‘1996 Tunceli saldırısından beri, kendini havaya uçurmadan önce yakalayamadığı bütün PKK’lı canlı bombaların azmettiricisi devlettir...’
PKK ve ‘çözüm ortağı’ örgütlerin 20 yıldır başvurduğu bir yöntem, intihar saldırıları. Ankara Anafartalar Çarşısı’nda da patlattılar, İstanbul Taksim’de de. Bingöl’de de, Diyarbakır’da da.
Öyleyse, PKK’nın ‘ölümsüzler taburu’nu da devlet kurdu, onların bugüne kadar gerçekleştirdiği onlarca intihar saldırısının faili de devlettir.
Ama şimdiye dek ağzından böyle bir suçlama duyulmadı Demirtaş’ın. Aynı mantığı PKK terörü için de işlettiği görülmedi.
‘Önleyemediği bütün PKK saldırılarının suç ortağıdır devlet’ demedi hiç.
PKK’nın katliamları için ‘Devlet askerini vurdu, polisini öldürdü, korucusunu infaz etti, halkını katletti’ demedi.
PKK’nın fedai eylemlerini durduramadığında, dünya televizyonlarına çıkıp devleti katil ilan etmedi.
Yoksa Demirtaş, IŞİD’in devletten yardım görmeden patlatamayacağı bombaları PKK’nın devlete rağmen patlatabileceğinden çok mu emin?
İki terör örgütü arasındaki imkân, kabiliyet ve kapasite farkından dolayı mı aynı mantığı burada çalıştırmıyor?
PKK devleti atlatıp bunları kendi başına yapma gücüne sahip, ama IŞİD destek almadan yapamaz mı diyor bize? PKK’nın üstünlüğü meselesi mi yani olay?