Paylaş
En kolay satın alınan senaryo buydu.
Güya teşkilatları dağınıktı, MHP iç kargaşa yüzünden seçime hazır değildi. Üstelik anketlerde de baraj sınırında görünüyordu.
AK Parti’nin erken genel seçim planladığını görünce derhal başkanlık kartını masaya sürdü.
Bahçeli’nin amacı, başkanlığa giden yolu açarak erken seçimin önünü kesmekti.
Böylece zaman kazanacaktı...
Fakat bu senaryo, Elif Çakır’ın dün Karar gazetesinde yazdığı bir kulisle çöktü.
Referandumdan geçerse başkanlık seçimiyle parlamento seçimlerini bir arada yapmayı tasarlıyormuş Beştepe.
Başkanlık da gelse erken seçimden kurtuluş yok anlayacağınız.
* * *
Peki Bahçeli bu hamleyi niye yaptı?
En çok rağbet gören ikinci senaryo ise iktidara tuzak kurduğu şeklindeydi.
Yani teklifi Meclis’e getirtecek ama geçirtmeyecekti.
Ya da Meclis’ten geçirtecekti, fakat referandumda sandığa gömüleceğini inanıyordu. Bunun için de canla başla hayır kampanyası yürütecekti.
Dolayısıyla Bahçeli’nin hesabı, AK Parti’yi boş havuza itmek deniyordu.
Elif Çakır’ın Beştepe kulisi bu senaryoyu da kökten çürütüyor.
Çünkü anayasa taslağı son şeklini aldığında, Meclis’ten önce Bahçeli’ye sunulacakmış.
Beştepe’nin aklında, Bahçeli’yle oturup metni istişare etmek ve önden olurunu almak varmış.
Hatta teklifin, AK Parti ve MHP milletvekillerinin ortak imzasıyla verilmesi isteniyormuş.
Bu da MHP’nin hem Meclis’te hem de referandumda arkasında duracağı bir teklifle gelinecek demektir.
Doğruysa, yol haritası buysa, ikinci senaryo da gitti mi çöpe...
* * *
Geriye şu sorular kalıyor...
Öyleyse parlamenter sistemin ateşli savunucusu Bahçeli neden fikir değiştirdi?
Bunu soranlara Twitter’dan patlaması bir sıkışmışlık belirtisi mi?
Ve başkanlığa evet mi, hayır mı diyecek sorusunu niye hâlâ boşlukta bırakıyor?
Görünüşe bakılırsa Beştepe de MHP de işi sağlama almaya bakıyor.
İhtiyatlı açıklamaların cevabı bu.
Bahçeli’nin Twitter’dan veryansını ise eleştiriler karşısında ne diyeceğini bilememe öfkesinden değil.
Aksine oynadığını, gündemi oyalamanın tadını çıkardığını gösteriyor.
Önüne geldiğinde başkanlığa evet mi, hayır mı diyeceği sorusunun karşılığı da şimdiden kafasında net gibi.
TÜRKİYE İLE İRAN O MASAYA OTURMADIKÇA
ESAD rejimi, hava sahasına giren Türk jetlerine ateş açmakla tehdit ediyor.
Bağdat hükümeti, Türk ordusuyla işbirliği yapıyor diye eski Musul Valisi Nuceyfi’ye tutuklama çıkarıyor.
Bu cüreti nereden alıyorlar?
Güvendikleri dağ Rusya değil, ABD de değil.
Söyleyene değil söyletene bakın.
İran’dan bel alıyorlar.
* * *
Dini lider Hamaney’in danışmanı, ‘Başka ülkeler Musul harekâtına karışmasın, bakın biz hiç doğrudan karışıyor muyuz’ diye mesaj sallıyor sallamasına da...
Musul’u kurtarmak Irak merkezi hükümetinin işi dedikleri hükümet, tam tekmil emirlerinde...
Şam’ı zaten 35. vilayetleri olarak görüyorlar, zerrelerine kadar nüfuz etmiş durumdalar...
Milis kuvvetleriyle fiilen iki savaşın da göbeğindeler...
* * *
ABD Savunma Bakanı Carter, dün Ankara’daki temaslarında gerçeği kabullenmiş. Türkiye’nin Musul harekâtında yer alması gerektiğini söylüyor.
Kabul edilmesi gereken bir gerçek daha var.
İran da doğrudan ve resmen yer almalı.
Türkiye ile İran etrafında oturmadıkça, kurulacak hiçbir masa ne Irak’a huzur getirebilir ne de Suriye’ye.
Paylaş