Paylaş
Bizim Nişantaşı ahalisi hayretlere gark olmuş, rezil olmuştuk Manhattan sosyetesine...
New York Times’ı, Washington Post’uyla Amerikan medyası yerinden fırlamış, müstehzi gülücüklerle ‘Sansüre hayır’ yaygarası basıp, Twitter firmasından, ikinci sınıf bir ülke olan Türkiye’nin hukuki taleplerine kesinkes direnmesini beklemişti...
Aşağılana aşağılana en nihayet faşist diktatörlükler klasmanına kadar düşürülmüş, Kuzey Kore ile Çin’in hizasından bile geriye çekilmiştik...
Bizim ‘DirenTwitter’cılar da Twitter’a basit bir ticari şirket gibi davranılamayacağını, onun küresel bir özgürlük platformu olduğunu söyleyip, kutsal Twitter’cıklarına dokundurmamak için esip gürlemişlerdi.
“Zaten istesen de dokunamazsın, fiilen imkânsız, yel değirmenlerine savaş açan Don Kişot gibi komik duruma düşersin ancak, âleme maskara olursun, baş edemezsin onunla, bu Twitter realitesiyle yaşamaya alışmak zorundasın” mavraları almış da yürümüştü...
Şimdi aynı dert Amerika’nın başında...
Twitter, silahsız zenci çocuğu vuran polisin adını açıkladı ve protesto çağrılarıyla şiddeti kışkırtıp insanları galeyana getirdi diye ‘Anonymous’ isimli bir hesabı, mahkeme kararı olmadan resen kapattı.
Şirketin, “Kullanıcılar, başka birilerinin özel veya hassas bilgilerini ifşa edemez” ve “Şiddet çağrısı içeren mesajlar gönderilemez” şeklinde kuralları varmış meğer, ihlal edilmiş...
Ne bir aşağılama, ne bir tahkir... Bizim ‘Diren ey Twitter’ tayfasından tıs yok, yer yarıldı içine girdiler sanki.
***
Bizim İstanbul şehrinin Beyoğlu ilçesinin Taksim Meydanı’nda biber gazı bulutları yeri göğü kapladığında, insan hakları örgütleri ayağa kalkmıştı. “İstanbul’da karanlık günler”, “Türkiye alev alev yanıyor” ve sair sloganlar arşı alaya yükselmişti ta...
Amerika’nın Missouri Eyaleti’nin St. Louis kentinin Ferguson semtinde adalet isteyenlerin patırtısı, uğultusu, gürültüsü gaz bombası bulutlarına karışıp yeri göğü tuttu.
Ne bir gaz yiyenlerle dayanışma, ne bir gaz fişeği sıkanlara ayıplama sesi... Bizim insan hakları şamatacılarından hâlâ tıs yok...
***
Başbakan Erdoğan, Gezi eylemcilerine üç-beş çapulcu dediğinde ‘Okyanus Ötesi’nden lafa karışıp onlara çapulcu dememek lazım geldiğini söyleyen muhterem Fethullah Gülen Bey de sükût duruşa geçti...
Başkan Obama, 18 yaşındaki silahsız bir zenciye polisin kurşun yağdırmasına isyan eden eylemcilere höykür babam höykürüyor, “Polise mukavemetin, çapulculuğun ve vandalizmin haklı bir gerekçesi olamaz. Bir trajediyi kılıf gibi kullanarak toplumun huzurunu bozmak kimsenin hakkı değil” diyor...
Missouri Eyalet Valisi Nixon, meydanı çapulculara bırakmayacaklarını, adalet için önce asayişin sağlanması gerektiğini söylüyor.
Fethullah Gülen Bey’den, gök kubbeyi hafiften titretecek bir ses seda henüz yok.
***
Taksim’de, Gezi olaylarının yıldönümünde CNN International muhabiri Ivan Watson, canlı yayın sırasında kimliğini izhar edemedi diye polis müdahalesine maruz kalınca bizim medya kahkahayı basmıştı.
Laf aramızda ben de dahildim buna...
Amerika’da, göstericilerle polisin çatıştığı mıntıkaya girdiler diye Washington Post muhabiri, Huffington Post muhabiri, bilmem kimin foto muhabiri hem de yüzlerine silah doğrultularak, patır patır yere yatırılarak gözaltına alındı. Başka bir CNN muhabiri canlı yayında polis baskını yedi...
Bizim aktivist gazetecilerden değil kıs kıs gülüşmeler, şöyle duyarlı bir tıs dahi yok.
***
Tam da ‘ifade özgürlüğünün, protesto hakkının, gösteri ve yürüyüş hürriyetinin demokrasilerde anlam ve önemi’ne dair şakır şakır şakıyacakken bakın bizimkilerden tıs mıs yok...
Zaten Hamburg’da, militan grupların eylemlerini durdurmak üzere Almanlar kısmi sıkıyönetim uygulamasına geçip üç kişinin kaldırımda yan yana yürümesini bile yasakladığında da sırra kadem basmışlardı. İlk kez olmuyor.
Vaktiyle Almanya’ya rezil olduğumuz yetmezmiş gibi şimdi de Amerika’ya rezil olduk.
Bu Ferguson patırtısında, Gezi gulgulesi kadar iyi bir sınav veremedik maalesef...
Bizim militan grupların sesi soluğu yine kesildi, işte tıs yok.
Paylaş